Gediktepe baskınından sonra terörle mücadelede yeni bir yapılanmaya gidiliyor. Detayları netleşmeye başlayan konsepte göre PKK saldırıları artık sınırlarımız içinde değil, sınırlarımızın öte yanında karşılanacak. Teröristlerin saldırması beklenmeyecek, taarruza yani baskına dönük bir strateji tercih edilecek. Kısa süreli hedef ise örgüt liderlerine yönelik büyük bir operasyon.
Dağlıca'da 21 Ekim 2007'de 12 askerimizi şehit verdiğimiz baskın terörle mücadelede dönüm noktası olmuştu. Başbakan Erdoğan'ın 5 Kasım'da ABD Başkanı Bush'la yaptığı görüşmeden sonra ABD ile anlık istihbarat alışverişi sağlanmış ve Türkiye-ABD-Irak arasında üçlü mekanizma kurulmuştu.
20 Haziran'da 9 askerimizin şehit olduğu Gediktepe baskınından sonra da terörle mücadele konseptinde önemli değişikliklere gidiliyor. Gediktepe'den sonra Cumhurbaşkanı başkanlığında yapılan güvenlik zirvesinde, ardından toplanan bakanlar kurulunda bu önlemler olgunlaştırılarak, MGK'ya götürülmüştü.
Hükümette, “Biz neler yapılması gerektiğini tespit edip, MGK'da yapılacakları konuşacağız” şeklinde bir yaklaşım hakimdi. Başbakan Erdoğan'ın Toronto'da ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmede ise, PKK ile mücadelenin Irak boyutu ağırlıklı olmak üzere ABD'den beklentiler konuşuldu. Gediktepe'den sonra terörle mücadelede yeni bir yapılanmaya gidiliyor.
Bir- PKK saldırılarını sınırlarımız içinde karşılamak yerine, sınırımızın öte yanında karşılamayı hedefliyoruz.
İkincisi savunmaya dönük değil, taarruza yani baskına dönük bir strateji tercih ediliyor. Bakanlar Kurulu toplantısında bir bakanın, “Neden karakollarımızda onların baskın yapmasını bekliyoruz. Onlar bizim baskın yapmamızdan korksunlar” dediğini kaydetmek gerekiyor.
12 Eylül'deki referandumdan önce yetişirse kimse şaşırmasın. PKK'ya karşı geniş çaplı bir operasyon hazırlığının yapıldığı kulağımıza geliyor. Ancak bu kez farklı bir şey var. Strateji şu: PKK liderlerinin alınması ya da etkisiz hali getirilmesi. Belki yanlış bir benzetme olacak ama İsrail, Yahudilerin imha edilmesi emrini verenleri uzun yıllar sonra da olsa bulunduğu ülkelerde ya öldürdü ya kaçırıp İsrail'de cezalandırdı. Türkiye, Öcalan dışında neredeyse bir tek PKK liderini alamadı.
Ankara'da üzerinde çalışılan stratejilerden biri bu. Yani örgüte şok bir darbe vurulması hedefleniyor. Hem de lider kadrosuna.
Yeni Şafak'ın duyurduğu gibi terörle mücadele bölgesine profesyonel askerlerin gönderilmesi hızlandı. 1996 yılında Genelkurmay'a açılan 15 bin kadronun doldurulmasıyla sağlanacak bu. Vatani görevini yapan Mehmetçik de bölgede olacak ancak çatışma bölgelerinde profosyoneller istihdam edilecek.
Ağustos ayında tamamlanıyor. Ayrıca hudut güvenliği profosyonel askerlere bırakılıyor. Bunun bir adım ötesi Kara Kuvvetleri'nin sınırlardan çekilip, Türkiye- Suriye sınırında olduğu gibi Jandarmaya geçmesi olacak.
Çalışması süren ise 'özel ordu' değil, 'özel birlik.' TSK'nın içinde. Bunlar askerliğini komando olarak yapanlar arasından seçilecek. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin subayları tarafından yetiştirilecek. 5 yıl 10 yıl süreyle bölgede görev yapacak. Rütbe almayacaklar. Daha doğrusu rütbeleri olmayacak. Görevleri bitince yüklü bir tazminat ödenecek, devlet onlara bir kadro verecek. Bu şekilde Susurluk sürecinde olduğu gibi mafyaya tetikçi olmaları önlenmek isteniyor.
ABD ile gerçek zamanlı istihbarat paylaşımının ötesine geçildi. Güvenlik birimleri bunun yararının hemen görüldüğünü belirtiyorlar. Bu şekilde PKK'nın 3 saldırısının önlendiği belirtiliyor. 150- 200 kişilik gruplar halinde baskın yapmaya hazırlanan PKK'lıların istihbaratı iletilmiş, savaş uçaklarımızın sınır ötesine operasyonlarıyla, bu grupları etkisiz hale getirmeleri sağlanmış. Ayrıca Toronto'daki Erdoğan-Obama görüşmesinden sonra Kuzey Irak'ın hava sahası tamamen açıldı. Bir Heron'umuz Kuzey Irak'ta uçmak suretiyle bize oradan sürekli görüntüler aktarıyor. PKK ile mücadelede ABD'nin Türkiye'ye güçlü desteği olarak yorumlanıyor bu. ABD'liler, “Ne talep geliyorsa karşılıyoruz” diyorlar.
ABD'den 6 adet insansız hava aracı Predator uçaklarından istiyoruz. ABD bunları Afganistan ve Irak'ta kullanıyor. Ayrıca Predatorlar'ın üzerine silah monte edilmiş şekli olan Reaper'den de 2 adet talep ettik. ABD yönetimi bunları kongreye sunacak. Bir gelişme var. 2 Süper Kobra'nın onayı Kongre'den çıktı, 2011 yılının başında bize teslim edecekler. Biz ayrıca 9 adet kobra Helikopter almak üzere de ABD'den talepte bulunduk. 1984'den bu yana PKK ile mücadele ediyoruz. En büyük zafiyetimiz terörle mücadele politikalarında sürekliliğin olmaması. 1993'te de Predator uçaklarını kullanmıştık. Devam ettirilmedi. Yıl 2010 bugün yine Predator istiyoruz. Genelkurmay Başkanı Başbuğ son operasyonları canlı yayınla izler gibi izlediklerini söyledi. Heronlar sayesinde gerçekleşti bu. Neden bir askeri uyduğumuz yok sorusu bugün daha büyük anlam taşımıyor mu? Sınırlarımıza fiziki engel konulması yani duvar çekilmesi için 1990'lı yıllarda brifingler verilmişti Türkiye. Elektronik duvar örülmesi ya da sensör sistemi kurulması da yine o yıllarda gündeme gelmişti.