Türkiye'nin Kürt sorununun çözümü için attığı adımlar ve Kandil'in boşaltılması şekillenmeye başlandı. PKK'nın en büyük üssü konumundaki Kandil boşalacak. Türkiye'ye dönüşler Mahmur üzerinden olacak. Ancak Kandil'den inenlerin bir süre Mahmur yakınlarında oluşturulacak rehabilitasyon merkezinde sosyal hayata intibakları sağlanacak.
Kürt sorununun çözümü konusunda atılan adımlar yoğun diplomasi trafiğiyle birlikte hız kazandı. PKK üyelerinin Türkiye'den çekilmelerinin sona ermesinin ardından Kandil'den Mahmur'a inişlerin başlayacağı belirtildi.
Referandum sürecinde ortaya çıkan ve “devlet” tarafından yalanmayan görüşmelerin son bir ay içinde yoğunluk kazandığı ve Kürt sorununun çözülmesinde büyük mesafe alındığı öğrenildi. Konuyu yakından takip eden uzmanlar, geçen hafta kamuoyuna yansıyan ve Abdullah Öcalan'ın ifadesi ile Hakkari'deki bombalı saldırının kendisi ile yapılan görüşmeleri hedeflemiş olabileceğini söylemesini buna örnek olarak gösterdi.
Ankara ve Diyarbakır'daki kaynaklar, Öcalan ile yapılan görüşmelerde iki konu üzerinde mutabakata varıldığını belirtti. İlkinin içeride çatışma riski yüksek olan yerlerde geri çekilme, sınıra yakın bölgelerde ise sınır dışına çekilme, ikincisi ise devletin özellikle imha amaçlı her türlü operasyondan uzak durması. Aynı kaynaklar, iki maddenin büyük oranda gerçekleştiğini, sırada eylemsizlik kararının uzatılmasının olduğunu ifade etti. Ancak bir başka kaynak şunu ifade etti; “Süreç devam ettiği için PKK eylemsizliği önce iki hafta, sonra süresiz uzatacak.”
Önemli mesafeler kat edilen süreçte, bundan sonraki adımların, "PKK'lıların sınırdışına çekilmesi, eylemsizlik kararının süresiz uzatılması ve sonrasında Kandil'den Mahmur'a inişlerin başlaması" olduğu öğrenildi. Ancak bu planda en kritik noktanın Mahmur olduğu belirtildi. İkinci bir Habur kazası yaşamamak için Türkiye'ye dönecek olanların önce Mahmur'da bir süre kalması planlanıyor. Türkiye'ye dönüşlerin Mahmur üzerinden olacağı, bunun için Türk yetkililerin Mahmur yakınlarında rehabilitasyon amaçlı yeni bir yerleşim yeri oluşturması üzerinde durulduğu belirtildi.
Bu süreçte Kuzey Irak'la yapılan görüşmelerde, Türkiye'ye dönmek istemeyen PKK'lıların bölgede sosyal hayata karışmaları için gerekli şartların oluşturulması ve Suriye uyruklu PKK'lılara da vatandaşlık verilmesine yönelik çalışmalara ağırlık verildiği ifade edildi.
Aysel Tuğluk'un İmralı ziyareti, önümüzdeki dönemde Kürtlerin, Demokratik Toplum Kongresi'ne (DTK) atfedilen önemin bir işareti olarak algılandı ve Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un DTK'ya eşbaşkan olması siyasallaşan aktörlerin ve PKK'nın sorunu artık silahsız çözüm iradesinin bir göstergesi olarak yorumlandı. 600'den fazla STK'yı içinde barındırması, Türk ve Tuğluk'un ılımlı tavırları DTK'nın çözüm konusundaki rolünü daha iyi açıklıyor.
Diyarbakır Barosu eski Başkanı Sezgin Tanrıkulu, durumu şöyle ifade etmişti: "Yaklaşık bir aydır devlet ile Öcalan'ın görüştüğünü tüm Türkiye öğrendi. Peki ne oldu, hiç. Artık Batı'dakilerde bu sorunun çözülmesini istiyor ve bunun içinde konuşmaktan başka yol olmadığını biliyorlar.."
Bu kadar olumlu gelişmenin ard arda gelmesinin çözüm için umutları artırdığını dile getiren Ankara ve Diyarbakır'daki kaynaklar, bu süreci kesintiye uğratabilecek tek şeyin provokasyon olduğu konusunda hem fikir oldu. Ankara'dan bir kaynak şunu ise "Bu aşamada olabilecek provokasyonlar, sadece süreci kesintiye uğratmakla kalmaz, aynı zamanda sonraki süreçte olumlu bir adım atmayı daha da zorlaştırabilir. Çünkü çözüme her yaklaşıldığında, gerçekleşmeyen çözüm sadece umutları değil, gencecik fidanları da öldürüyor" dedi.