Sızıntı Dergisi'nin 30 yılı kutlandı. Derginin yola çıkış serüvenine ortak olmuş biri olan Kaynak Holding Başkanı Naci Tosun, Sızıntı'yı çıkarmak için Anadol marka bir araba ile Anadolu'nun köy köy kasaba kasaba dolaşıldığını söylüyor.
2008'in son gecesi… Çemberlitaş'ta, Fırat Kültür Merkezindeyiz. Dışarının soğuk ve gürültüsüne rağmen içeride, sıcak bir iklim karşılıyor bizi. Sızıntı Dergisinin 30. yılı ve vefa ödül töreni vesilesiyle buradayız. Merdivenleri çıkıp salona girene kadar gençler, “Hoş geldiniz” diyor. Yüzlerindeki aydınlığa denk bir ışıkla aydınlatılmış salona girip ön sıralara yakın boş koltuklardan birine oturuyorum. Salonun içine düzenli aralıklarla asılmış olan afişlere bakıyorum göz ucuyla… “Cehalet en kötü arkadaş, ilim en vefalı yoldaştır”, “İyilik görmenin yolu iyilik yapmaktan geçer”, “Sen tohum at git, kim hasat ederse etsin” … ve her bir vecizenin altında ortak ifade… “diyenlerin okuduğu dergi” Ve “diyenlere” bakıyorum sonra; her bir vecize ile aydınlık simalarında bir bağ kurarak... Yüzüne baktığımı fark eden gülümsüyor; telaşlarına ortak ediyor bir kısmı beni: böyle bir gece 30 yılda bir yaşanır.” Bir dergi bu kadar mı okul olur… ve bir dergi bu kadar mı yansır okurunun, sözüne, sesine, yüzüne…
Program sunucusunun kürsüye yönelmesiyle salon içindeki hareketlilik de duruluyor. Kaynak Holding Yönetim kurulu başkanı Naci Tosun davet ediliyor önce. Naci Tosun, Filistin halkına yapılan zulümler karşısındaki teessüratını ifade ediyor sözlerinin başında. Derginin yola çıkış serüvenine ortak olmuş biri olarak 70'li yıllara götürüyor sonra dinleyicileri. O günün gençliğinin içine düşürüldüğü kaosun, karışıklığın en önemli sebeplerinden birinin, materyalist bir dünya görüşüyle ortaya konmuş olan kitaplar, dergiler olduğunu söylüyor. O dönemde birkaç dertli insanın, “bu milletin çocukları için ne yapılabilir” sorusunu kendilerine sorduklarını, Sızıntı çıkmadan önce oldukça zor şartlarda, Anadol marka bir araba ile Anadolu'nun köy köy kasaba kasaba dolaşıldığını anlatıyor. O akşam bu işe emek verenlerin her birine birer plaket verildi; fakat o anda onların yüzlerindeki ışıltının sebebi, salonda her biri Sızıntı'nın kaynağından beslenmiş pırıl pırıl simalar ve onlar gibi dünyanın dört bir yanına sevgi, barış ve hoşgörü iklimi yaşatan gönül erleriydi.