Zaman Gazetesi Yazarı, Ahmet Çakır, bugünkü köşe yazısında, Hürriyet Gazetesi'nin Balyoz Darbe Planı'na yer vermemesini kaleme almış.
Bu konuyu sürdürmeyi gerçekten istemiyorum ama her gün ortaya yeni durumlar çıkabiliyor. Doğrusunu isterseniz Hürriyet'in "Balyoz"u bile görmezden gelmeyi başarabildiği bir ortamda bunun ne önemi olabilir ki sorusunu ben de kendime soruyorum ama Ertuğrul Özkök'ün Erman Toroğlu övgüsü üzerinde durulmayacak gibi değil.
Ülkede kıyametlerin koptuğu bir günde Toroğlu yazmak, Ertuğrul Özkök'ün bugüne kadar ortaya koyduğu çizgisine uyuyor ama Milliyet'in bile bu korkunç iddiaları manşet yaptığı günde Hürriyet'in tavrı insanı gerçekten korkutuyor.
Esasen, Toroğlu'nun kendini gerçekte olmadığı birşeyler sanmaya başlamasında Özkök'ün önemli bir rolü var. Özkök, spor gazeteciliği mesleğine yıllarını vermiş insanları acımasızca harcarken Toroğlu'nu gökyüzünden inme bir yıldız gibi sunması, bugüne gelinmesindeki önemli etkenlerden biri.
Toroğlu, bu işe başlarken gerçekten önemli işler yaptı. Hıncal Uluç'la birlikte futbol kurallarının konu edildiği Kale Arkası programı, milyonlarca insana çok şey öğretti. Sonrasındaki gazete röportajlarıyla da Toroğlu kendini gösterdi.
Ancak sonrasında işler rayından çıkmaya başladı. Özellikle de Ertuğrul Özkök'ün ona kuyrukluyıldız muamelesi yapması, Toroğlu'nun dramının başlangıç noktasıydı. Elbette ki Özkök bunun farkında, biraz da günah çıkarmaya çalışıyor.
Özkök'e göre Toroğlu'nun önümüzdeki dönemde artık Maraton programını sürdüremeyecek oluşunun genel çerçevesi neymiş biliyor musunuz? Buyrun:
"Aslında sadece ona değil, Türkiye'nin bütün renkli insanlarına karşı muazzam bir cadı avı kampanyası yürütülüyor."
Allah Allah! Gördünüz mü olanı... Herhalde bu cadı avının ilk adımı olarak kendisinin yerinden edilmesini görüyor Özkök. Eh, ardından da Toroğlu gelince korkunç bir kampanya oluyor bu. Vah vah! Öteki kurbanlar kim acaba? Emin Çölaşan, Bekir Coşkun filan olabilir mi?
Özkök bu kadarla da bırakmıyor:
"Yıllardır komplekslerinin altında iki büklüm çete savaşı vermiş vasatlar ittifakı, düzenli ordu haline gelip taarruza kalktı."
Seçtiği sözlere dikkat edin. Sanki "Balyoz"u görmezden gelmenin nasıl bir gazetecilik anlayışı olduğunun utancı bilinçaltına sinmiş gibi, kalemine oyun ediyor... Toroğlu ile ilgili ve eğlenceli olma iddiasındaki bir yazıda "çete savaşı", "düzenli ordu" gibi ifadeler başka ne anlama gelebilir?
Toroğlu'nun "eğlendirmeyi" iyi bildiği yolundaki görüşü isabetli Özkök'ün ama madalyonun bir yüzüne bakıyor. Toroğlu'nun kahvehane muhabbeti düzeyinde eğlendirici özelliğinin olduğunu kimse inkâr edemez. Ancak o eğlenceye kimlerin malzeme edildiğini hiç düşünmüş mü Özkök?
Başta hakemler olmak üzere, yöneticiler, teknik adamlar ve futbolcuların nasıl aşağılandıklarını, düpedüz hakarete uğradıklarını unutmuş olabilir mi? O programlarda Toroğlu'nun kimseyi incitmeden, sadece zekâya dayalı espriler yaptığını söyleyebilir mi? Bu kapsamda tek örnek gösterebilir mi?
Özkök, yazısının son cümlesinde "Söyleyin kime zararı var..." derken bunları düşünme zahmetine katlanmış mıdır?
Evet, Erman Toroğlu bu memleketin renklerinden biriydi. Onu kimse inkâr edemez. Başka nitelikleri de vardır. Onlara da kimse birşey diyemez. Ancak özellikle milyonlara seslenme konusunda vasat biri olan Toroğlu'nun bu kadar büyütülmesi, kaçınılmaz sonunu da hazırlamıştır. Bu kadar basit!
Aslında Özkök, düşüncelerinde samimi ise şunu yapabilir: Bundan sonra herhangi bir televizyon kanalında -ellerinde bu imkânlar fazlasıyla var- birlikte programa çıkıp o muhteşem renklerini ortaya koysunlar ve insanları eğlendirsinler! Toplum da bu renklerden yoksun kalmasın...
Gazetecilik yarışma mesleğidir, televizyonculuk da öyle. İmkânlarınız sonsuz. Hodri meydan! Birşey yapıp çıkın halkın karşısına. Ne olacağını hep birlikte görelim...