Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan açıklamada, "Bu çirkin saldırı, hangi din ve inançtan olursa olsun sağduyu ve vicdan sahibi herkese insanlık adına ağır bir mahcubiyet yaşatmıştır" denildi.
Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Filistin'in Gazze şehrine düzenlediği saldırının, "hangi din ve inançtan olursa olsun sağduyu ve vicdan sahibi herkese insanlık adına ağır bir mahcubiyet yaşattığı" bildirildi.
Açıklamada, son yüzyılda meydana gelen olaylara "ibretle" eğinildiğinde, "sorumsuzca davranan yetkililerin, çatışma yanlısı odakların, kendi çıkarları uğruna ötekinin hayatını hiçe sayan ve dünyayı kan gölüne çevirmekten çekinmeyen ihtiras sahiplerinin ürettiği şiddet ve savaşların karşı şiddetleri nasıl beslediğinin, kalplerde kin ve nefreti nasıl derinleştirdiğinin ve bütün dünyayı müteselsil bir savaş, şiddet ve kaos ortamına nasıl sürüklediğinin üzülerek görüldüğü" ifade edildi.
"Özellikle son yüzyılda gelişmiş ülkeler açısından stratejik önem taşıyan Orta Doğu ve İslam dünyasındaki müdahale, işgal, şiddet ve hak ihlallerinin bu coğrafyadaki insanların kin, nefret, intikam ve düşmanlık duygularını kökleştirerek, toplumsal hayat ve sağduyuyu altüst ettiği" belirtilen açıklamada, şu hususlara yer verildi:
"Gazze'ye yapılan, aralarında yaşlı, hasta, çocuk ve kadınların da bulunduğu yüzlerce insanın ölümüne, yaralanmasına, ev ve iş yerinin yerle bir olmasına sebep olan bu çirkin saldırı, hangi din ve inançtan olursa olsun, sağduyu ve vicdan sahibi herkese insanlık adına ağır bir mahcubiyet yaşatmıştır.
Herkesin gözü önünde cereyan eden ve amacı da herkesçe bilinen bu olayların 'din ve medeniyet çatışması' olarak sunulmasını, bir tespit ve öngörü olarak değil, barışı katleden gerçek failleri göz ardı ettirmeyi ve çatışmayı daha geniş bir zemine yaymayı hedef alan stratejik bir eylem planı olarak değerlendirmek gerekir.
Tekrar vurgulamak gerekir ki bunu bir din ve medeniyet savaşı olarak, hatta savaş olarak nitelemek gerçeği görmemek olur. Bu ve benzeri olaylar, bütün dinlerin gayrı ahlaki olarak kabul ettiği kirli bir güç gösterisidir. Tarihte iktidarını güç gösterisi ve ayrımcılık olarak sergileyenlerden çok çekmiş bir ulusun, tarihin değişik dönemlerinde zulme, şiddete ve ayrımcılığa maruz kalanların bugün eline güç geçirdiğinde veya güç odaklarının desteğini aldığında benzeri acıları başkalarına yaşatıyor olmasını bütün dünya ibretle izlemektedir.
Bu son gelişme, aynı zamanda yıllardır barış için sarf edilen çok yönlü çabalara indirilmiş ciddi bir darbe olup, bütün bölgenin istikrarsızlığını perçinlemekten, toplumlara nesiller boyu sürecek kin, öfke, nefret ve şiddet yüklemekten başka bir işe yaramayacaktır.
Bize emanet olarak verilmiş bir dünyayı fesat ve tuğyanla, isyan ve zorbalıkla yaşanılamaz hale getirmek sadece insanlığa karşı suç değil, ilahi vahiyden ve rahmet elçisi bütün peygamberlerden de nasipsizliktir. Kimden gelirse gelsin her türlü haksızlığa karşı çıkmak, dini, dili, ırkı ve cinsiyeti ne olursa olsun mazlumun yanında olmak, semavi dinlerin ve kutsal kitapların ortak çağrısıdır. Bunun için de bugün bütün dini kurum ve liderlerin bir sınavla karşı karşıya olduğunu, bu trajik gelişmeleri kınamalarının yeterli olmayacağını, şiddet, zulüm ve fesadın önlenmesi, huzur ve barışın tesisi için hem kendi ülkelerinde hem de dünya kamuoyuna yönelik olarak seslerini yükseltmelerinin ve insani duyarlılığı geliştirmelerinin sadece dini değil insani ve ahlaki bir vazife haline de geldiğini ifade etmek isteriz." Açıklamada, Filistin'de yaşanan "insanlık dramı"na seyirci kalmayıp sorumluları teşhis etmek, kınamak, hasta ve yaralılara yardım elini uzatmanın insani bir ödev olduğu" vurgulanarak, "Ancak, kayda değer bir ekonomik güce ve uluslararası etkinliğe sahip İslam ülkeleri de dahil, dünya uluslarının ve sorumlu devlet adamlarının asıl görevi; savaşı, şiddeti ve orantısız güç kullanımını önlemek, bunu önleyecek uluslararası mekanizmaları çalıştırmak olmalıdır" görüşü belirtildi.
"Masum sivillerin ölümüne yol açan, semavi dinlerin ortak öğretisine, insanlık değerlerine uluslararası hukuka ve sivillerin hedef alınmasını suç sayan bütün anlaşmalara aykırı olan bu tür saldırıların ve şiddetin bir an evvel sona erdirilmesi" istenilen açıklamada, hür ve medeni dünyanın bu vahim gelişmeler karşısında tavır alması, insani yardımların etkin biçimde bölgeye ulaştırılması konusunda geç kalınmaması" dileğinde bulunuldu.