Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) seçilmiş üyeleri tarafından yapılan açıklamada, Adalet Bakanı'nın, yüksek kurulun aldığı kararların gereğini yerine getirmediği ileri sürülerek, Adalet Bakanlığının kendisine bağlı Adalet Müfettişleri eliyle hakim ve cumhuriyet savcıları hakkında iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınması uygulamasını sürdürdüğü bildirildi.
'HSYK'nın Seçilmiş Üyelerinin Basın Açıklaması', başlığıyla yapılan yazılı açıklamada, son zamanlarda kamuoyunu yoğun bir şekilde meşgul eden ve sade vatandaşlarda dahi dinlenildiği ve izlendiği endişesi yaratan iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınmasıyla ilgili uygulamaların HSYK tarafından dikkatle takip edildiği kaydedildi.
'Türkiye'de böyle bir korkunun yaratılmış olması günlük yaşamda bile insan hakları ihlali olarak değerlendirilmektedir' denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
'HSYK, Adalet Bakanı'nın emri veya onayıyla bakan adına görev yapan Teftiş Kuruluna bağlı Adalet Müfettişlerinin talebi üzerine CMK'nın 135. maddesi kapsamında hakim ve cumhuriyet savcılarına ait telefonlarla ilgili iletişimin tespiti, dinlenilmesi ve kayda alınması yolunda bir mahkemece verilen kararın kanun yararına bozulması için Yargıtay'a başvurulması yönünde 11 Haziran 2009 tarih ve 331 sayılı kararı almıştır. Adalet Bakanı'nın da başkanı olduğu Yüksek Kurulunun bu kararın gereği Adalet Bakanlığınca bugüne kadar yerine getirilmediği gibi bu konuda Yüksek Kurula herhangi bir bilgi de verilmemiştir.
CMK'nın 309. maddesinde düzenlenmiş bulunan kanun yararına bozma müessesesi Adalet Bakanına tanınan bir hak değil, anılan madde ile verilen yasal bir görevdir. Verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı konusunda Yargıtay denetimine başvurulması istenen HSYK, anayasal bir kuruluştur. Adalet Bakanı, kendisinin başkanı olduğu yüksek kurulun aldığı kararın gereğini yerine getirmediği gibi aksine kendisine bağlı Adalet Müfettişleri eliyle hakim ve cumhuriyet savcıları hakkında iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması uygulamasını sürdürmüştür. Bu durum, kabul edilemeyen, anlaşılamayan bir tutum olup, kanun yararına bozma başvurusunda bulunmanın sadece Adalet Bakanının takdirine bırakıldığı görüşüyle açıklamak mümkün değildir. HSYK, aldığı kararların Adalet Bakanlığı tarafından ivedilikle yerine getirilmesini beklemekte olup, bunun takipçisi olacaktır.'