Doğulu yazarların İstanbul'un anlattıkları Kültür AŞ'nin yayınladığı, Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul, bu kente doğulu entelektüellerin gözünden bakmanızı sağlıyor
Doğu ile Batı'nın buluştuğu, Avrupa ile Asya kıtasının kesiştiği İstanbul, hem Doğu'nun hem de Batı'nın düşünce ve duygu dünyasında vazgeçilmez figür olarak tarihsel bir önem taşıyor. Bu önemin farkında olan Kültür AŞ, Yabancı Gazetecilerin Gözüyle İstanbul kitabından sonra Doğulu Yazarlar Gözüyle İstanbul adlı çalışmayı geçtiğimiz hafta piyasaya sundu. Kitap, İslam dünyasının entelektüel hayatında ağırlığı olan isimlerin bu şehre sevdalarını dillendirdikleri yazılardan oluşuyor. Eserde yazarlar, okuyucuyu kişisel deneyimlerinden yola çıkarak, farklı bir İstanbul'un sokaklarında gezdiriyorlar. Çağdaş doğulu gazeteci, şair ve yazarların gözünden İstanbul'u göstermek için hazırlanmış kitapta, Hoda Barakat (Lübnan), Jamal Manjoub (Sudan), Adonis (Suriye), İmane Humeydan Younes (Lübnan), Salma Jayyusi (Filistin), Reza Bareheni (İran), Amer Houssein (Pakistan), Hamid Dabashi (İran), Shamsur Rahman Faruqi (Hindistan), Abir Zaki (Suudi Arabistan), Muhammed Sıddık Mahmoud (Irak), Miral Al Tahawi (Mısır) gibi önemli kalemlerin İstanbul hakkındaki yorumları yer alıyor.
İstanbul için madde ve manayı bir arada yaşayan kaotik bir şehir tanımını yapan yazarlardan Şair Abır Zaki, sözlerine Napolyon'un “Dünya tek bir devlet olsa başkenti İstanbul olurdu” cümlesiyle başlıyor. Zaki, İstanbul'u kaderin ve zıtlıkların şehri olarak tanımlıyor. Şair Adonis ise “Geçmiş başkentler vardır. Hem geçmişte hem de bu gün başkent olan şehirler vardır. Ama İstanbul hepsinden farklı. İstanbul geleceğin başkenti olmayı hak eden bir şehir” demeden geçemiyor. Çağdaş Arap edebiyatının en önemli yazarlarından Hoda Barakat ise şöyle yazıyor: “Kızıma Otuz yaş gününde hediyem İstanbul olacak diyorum. Beyrut savaşları yüzünden çocukluğu yaralı olan, ergenliği Paris gurbetinde geçen sen, sıkıntılı zamanların endişesini taşıyan ruhun sakinleşecek ve o şehirde birbirinden uzak iki yakayı birleştireceksin. Orada, en dar boğazda, yaralarını dikmiştir dünya.”