Başbakan Erdoğan, "Kimsenin hayat tarzına müdahale etmedik, etmeyeceğiz Türkiye'de mahalle baskısı yoktur.Halkı kışkırtmayı adet haline getirenler vardır" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, halkoylamasına ilşikn olarak, 'Aziz milletimiz hiç bir tereddüte ve tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tercihini ortaya koymuş, iradesini sandığa yansıtmış, kendi geleceği adına kendisi takdir yetkisini kullanmıştır' dedi.
Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında konuştu. En son geçtiğimiz Pazar günü Ankara'da güvenlik zirvesi, İstanbul'da da yeğeninin düğününe katılan Başbakan Erdoğan, ilk resmi programında partisinin il başkanlarıyla bir araya geldi.
Halk oylamasındaki çalışmaları nedeniyle, AK Parti yönetimine, milletvekillerine, il, ilçe, belde başkanları ile yönetimlerine, kadın ve gençlik kollarına teşekkür eden Erdoğan, halk oylaması sonuçlarının uzun süre konuşulacağını, sonuçları üzerinde derinlemesine analizler yapılacağını kaydetti.
'Aziz milletimiz hiç bir tereddüte ve tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tercihini ortaya koymuş, iradesini sandığa yansıtmış, kendi geleceği adına kendisi takdir yetkisini kullanmıştır' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
'Tercihini ortaya koyan tüm vatandaşlarımızın iradesi saygıdeğer, makbul, kıymetlidir. Halk oylamasında öncelikle demokrasimiz kazandı, güç buldu. Değişim iradesi, demokratik siyaset kazandı. Sonuç, güven ve istikrar ortamına katkıda bulundu, genel bir memnuniyet uyandırdı.
Yeni bir anayasa, kapsamlı bir anayasa yapılması, 12 Eylül 1980 müdahalesinin ürünü olan bu anayasanın değiştirilmesi konusunda geniş mutabakat vardı. Hazırlıklar yaptık, kapı kapı dolaştık, ancak bu adımlar kimi zaman bizzat siyasetçiler, kimi zamanda vesayetçi zihniyetler tarafından engellenmek istedi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulması konusunda dönemin Meclis Başkan tarafından yapılan çağrı karşılık bulmadı. Siyasi parti gruplarının bu isteksiz ve uzlaşmadan uzak tavrı karşısında biz bir taslak hazırladık. Bunun üzerinden mutabakat arayışına girdik. Bu çabalarımız da sonuçsuz kaldı. Adeta sulandırdılar süreci. Bazıları kapağını açmadan açıklama yaptı, taslağa hiç bakmadan kesin hükümler verildi. Biz yine vazgeçmedik. Anayasa değişikliği yönündeki toplumsal taleplerin daha fazla ertelenemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak zor kararı verdik. Siyasi riskini üstlenerek taslağı Genel Kurul'a getirdik. Biz milletin vekilleri olarak üzerimize düşeni yaparız, son sözü, kararı milletimize bırakırız.'
Meclis Genel Kurulu'nda anayasa değişikliği görüşmelerinde muhalefet partilerinin değişiklik paketi ile alakalı konuşmadıklarını, katkıda bulunmadıklarını, 'garip şeyler konuştuklarını, zaman zaman hakaret ettiklerini, zaman zaman da konuyu farklı yerlere nasıl çekeriz düşüncesiyle harekete ettiklerini' belirten Erdoğan, 'Onlar, konuyu oralara çekerken, biz de ya sabır çektik. Milletimizin sağduyusuna, basiretine inandık, değişim ve demokrasi noktasındaki desteğine inandık' diye konuştu.
Erdoğan, anayasa değişiklik taslağının her türlü engelleme ve Meclis içinden,dışından yapılan her türlü saldırıya rağmen birlik, dayanışma içinde yasalaştığını ifade ederek, muhalefet partilerinin kendi milletvekillerine güvenmeyerek, oy kullanma kabinlerine göndermediğini kaydetti.
Halk oylamasının boykot edilmesi kararını da eleştiren Erdoğan, 'Bu demokratik parlamenter sistemin asla, alınacak bir siyasi parti kararıyla oluşmasını tasvip etmeyen bir süreçtir. Bireysel olarak vatandaş, boykot edebilir, çekimser kalabilir, icabında gider boş zarf da kullanır, ama kalkıp dayatmayla, tehditle boykota teşvik ederseniz, bunu demokrasi olarak göremeyiz' diye konuştu.
Halk oylamasının ardından AK Parti teşkilatının özverili, azimli çalışma sergileyerek, paketin içeriğine ilişkin vatandaşları aydınlattığını ve halk oylamasının ardından her geçen günün değişiklikler lehine yaşandığını, paketin içeriğinin anlaşıldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
'7 Mayıs sabahından 12 Eylül akşamına kadar milletin tercihini etkilemek adına her türlü yola başvurulduğunu sizler de izlediniz. Terör olaylarıyla, provokasyonlarla, iftiralarla, karalama kampanyasıyla süreci başka yere çekmeye çalıştılar. Halk oylamasını güven oylaması gibi lanse ettiler, bunu liderler bizzat 'bu bir güven oylamasıdır, AK Parti'nin güven oymamasıdır, AK Parti'yi millet ya reddedecek ya kabul edecek' diye lanse ettiler. Paketin içeriğini hiç konuşmadan, Anayasa'dan, anayasa değişikliğinden, paketin getirdiklerinden hiç söz etmeden kampanya yürüttüler.
Biz, sahada milletimizin içinde de Meclis'te olduğu gibi sağduyu ile hareket ettik. Biz, anayasayı, değişikliği, değişimi konuştuk. Biz, yarınları konuştuk. Türkiye'nin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini konuştuk. 12 Eylülde kazanan AK Parti olmamıştır. 12 Eylülde kazanan 73 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuştur. 12 Eylül'e kazanan Türkiye olmuştur, 12 Eylül'de kazanan hukuk olmuştur, demokrasi olmuştur, millet olmuştur. 12 Eylül'de kazanan sadece evet diyenler değil, onlarla birlikte hayır diyenler olmuştur. Ben, sizlere 'evet diyenler gaflet, dalalet, hıyanet içindedir' demiyorum. Bu zihniyeti telin ediyorum, lanetliyorum. Bu zihniyet ayrımcıdır, bu zihniyet bölücüdür, bu zihniyet ülkemizin bu güzel insanlarının gönlüne maalesef şüpheyi koyan zihniyettir. Bunlar rantiye şebekeleri ve sürekli olarak insanına farklı bakan zihniyettir, böyle baktıkça hep kaybedecektir. Benim milletim her geçen gün bunları çok daha iyi tanıyor.'
Başbakan Erdoğan, AK Parti olarak gündeme getirilen değişikliğin halktan onay alması sebebiyle kendilerini başarılı saydıklarını kaydederek, bunun anayasa değişikliğine verilmiş bir destek olduğunun da farkında olduklarını vurguladı.
'Biz milletimizin talebini seslendirdikçe, beklentisini karşıladıkça, doğru adımı attıkça inanıyoruz ki milletimiz de bizi yalnız bırakmayacaktır, destekleyecektir'diyen Erdoğan, halk oylamasının sonuçlarının AK Parti'nin ilgili kurullarınca tüm boyutlarıyla takip edildiğini, il başkanlarının da illeri bazında sonuçları iyi analiz etmelerini istedi.
Erdoğan, 'Halk oylamasından gereken dersleri çıkarmaya çalışıyoruz. Halkın mesajını doğru okumayanlar, alamayanlar yanlış yapmaya devam ederler' diye konuştu.
Halk oylamasının sonuçlarının alındığı 12 Eylül gecesi kendilerine yakıştığı gibi davrandıklarına işaret eden Erdoğan, 'Halk oylaması sonucu karşısında sokaklara dökülmedik, çığırtkanlıklar, çılgınlıklar yapmadık. Gayet olgun, tevazu içerisinde neticeyi karşıladık. Çünkü şımarıklığa gerek yoktu. Bütün mesaj zaten sandıkta verilmişti' dedi.
AK Parti olarak herkesi kucaklamaya, millete doğru mesaj vermeye çalıştıklarını, yaşanan tatsızlıklar için özür dilediklerini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
'Tüm siyasi partileri işbirliğine davet ettik. Ancak bazı muhalefet partileri, halk oylaması öncesinde olduğu gibi sonrasında da korkutan, suçlayan, iç karartan söylemelerine devam ettiler. Bazı kesimler 'artık karanlık bir döneme girdik' dediler, 'karanlık bir dönem başlıyor' dediler. Acaba ne karardı, kararan ne var? Her şey ortada. Kendi hesaplaşmalarını yapamadıkları için bu açıklamaları yapıyorlar, milletin iradesine saygı duymayı lafta ifade ediyorlar, öz de değil. Öz, işte o 'karanlık bir gün başladı' ifadesi. Bunları da ben milletimin ferasetine havale ediyorum.
AK Parti'ye karşı statüko ittifakında yer alarak, kendi düşüncelerine ve ideallerine tamamen ters olan siyasi partilere işbirliği yapmaktan çekinmeyenler, AK Parti'yi kendilerini bitirmek için başka partilerle işbirliği yapmakla itham ettiler. Kimse bizi kendileri gibi zannetmesinler. Biz milletin aleyhine, değerlerimizin, düşüncelerimizin, ilkelerimizin aleyhine bir işin içinde olmayız. Biz, kafasını kuma gömenlerden, gündüz vakti gözünü kapatıp, kendisini gece olduğuna inandırmaya çalışanlardan, aklına ve vicdanına karşı yanlışta ısrar edenlerden olmadık olmayacağız. Türkiye'nin kutuplaştığını, Türkiye'nin kendi deyimleriyle 'bir karpuz gibi bölündüğünü' iddia edenler, her zaman olduğu gibi sandık sonuçlarını okuyamayanlar, milletin verdiği mesajları almamak için ayak direyenlerdir. Biz, Türkiye haritasını beyaz ve kahverengi ya da mavi ve kırmızı olarak boyamanın sandık sonuçlarına bu şekilde bakmanın son derece isabetsiz olduğuna inanıyoruz.'