Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kongo ziyaretinde kendisine eşlik eden gazetecilere Balyoz darbe planıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Balyoz ve Ergenekon soruşturmalarının Türkiye'nin şeffaflaşma ve normalleşme sürecinin bir sonucu olduğunu belirten Gül, Balyoz planı için, “Bir hukuk devletinde olacak şeyler değil. Ciddi bir konu. Ciddi gerçekten...” yorumunu yaptı.
Kalabalık bir işadamı heyetiyle Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ne giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ko-nakladığı Grand Oteli'nde gazetecilere gündemdeki konularla ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Ergenekon gibi önemli soruşturmaların Türkiye'nin şeffaflaşması anlamına geldiğini belirten Gül, Balyoz darbe planıyla ilgili olarak “Bir hukuk devletinde olacak şeyler değil. Ciddi bir konu. Ciddi gerçekten…” yorumunu yaptı.
Gazetecilerin “Ergenekon ve Balyoz gibi önemli davalar var. Hadiseleri olağanüstü buluyor musunuz” sorusuna da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül şu karşılığı verdi: “Türkiye şeffaflaşıyor. İlk defa bütün bunlar normalleşme sürecidir, diyen benim. İlk defa Türkiye şeffaflaşıyor, diyen benim. Tabii ki bunların içinde hukuk devletine yakışmayan şeyler var. İlgili savcılar, mahkemeler, mevcut hukuk bunlara bakıyor.”
Ergenekon ve Balyoz gibi davalara bakan mahkemelerin eski Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin (DGM) yerine kurulduğuna, soruşturmaya bakan savcıların ise özel yetkili savcılar olduğuna dikkat çeken Gül şöyle konuştu:
“DGM'leri benim başbakanlığımda değiştirirken açın bakın o gün kim ne demiş? Bu savcılar, özel yetkili savcılar. Eski DGM'lerin ismi değişti, askeri üyeler ayrıldı, sivil üyeler kondu. İhtisas mahkemeleri oldu. Bu savcıların, normal savcılardan farklı özel yetkileri var. Bu tip konuları didik didik edecek. Her kurum kendi içerisinde yanlış yapanı ayıracak. Çok açık. Büyük kurumların içerisinde yanlış yapanlar olabilir, olacaktır. Alacak kenara konacak o kadar.”
Balyoz soruşturması kapsamında yapılan operasyonların ardından Çankaya Köşkü'nde Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ ile yaptığı zirvenin yargıya müdahale tartışması başlattığının hatırlatılması üzerine Gül, “Normal hukuki sürece kim ne yapabilir ki? Türkiye'de mahkemelere hiç kimse bir şey diyemez. Kendimiz konuştuk. Bu tip işler bizim açımızdan olağanüstü değil. Bir gün önce de toplayabilirdim. O zaman daha çok olağanüstü diyecektiniz. Bizim her yaptığımız hareketin neticesini düşünmemiz lazım” diye konuştu.
Zirveyle ilgili “Gayet güzel bir değerlendirme oldu” diyen Gül, “Herkes nasıl gördüğünü söyledi, Başbakan, Genelkurmay Başkanı… Ben tavsiyelerimi yaptım. Parti başkanlarını kabul ettiğimde de onlara olup biteni anlattım” dedi. “Siyasi parti liderlerinin zirveye ilişkin eleştirileri oldu mu?” sorusuna ise Gül, “Hepsi çok memnundu. Çok iyi yaptınız dediler” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Gül yeni anayasa tartışmaları ve yargı reformuyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye yeni bir anayasa fırsatını kaçırdı” sözlerinin hatırlatılması üzerine Gül, “Öyle bir şey demedim. Farklı yorumlandı” dedi. TBMM'nin her zaman gündemine hakim olduğunu belirten Gül, “Çok kıymetli Mec-lis'tir. Türkiye'nin önemli siyasi akımları temsil edilmektedir. Geçen Meclis böyle değildi. Temsil kabiliyeti açısından belki de bulunmaz bir Meclis. Kimse bu Meclis'i küçültemez, kimse bu Meclis'i küçük göremez, önemsiz göremez” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'la yaptığı görüşmeye ilişkin bir soru üzerine ise Gül şunları söyledi: “Baykal, bana Anayasa ve yargı reformuna karşı olduklarını söyledi. Kategorik olarak karşılar. Yeni Meclis'e bırakılması gerektiğini düşünüyorlar. Yüksek yargı temsilcilerinin ise çeşitli kaygıları var. Onları da hükümetle paylaştım.”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin son yıllarda bütün Afrika ülkelerinde kredibilitesinin arttığını bu nedenle BM Güvenlik Konseyi'nin geçici üye seçilmesi için biri hariç bütün Afrika ülkelerinin destek verdiğini söyledi. Gül şöyle konuştu: “Türkiye, Afrika'ya karşı temiz duygularını, fiiliyatıyla da gerçekleştirdi. TİKA birçok Afrika ülkesinde büro açtı. Düzenli şeklide yardımlar yaptık, eğitim yardımları vs. Türkiye için çok gurur verici bir şeydir, sadece insani duygularla hiçbir şey beklemeden devlet ve sivil toplum ile ortaklaşa yapılan karşılıksız yatırımlar 1.5 milyar dolar civarında. Yıllık 1 milyar doların üstünde yardım yapan ülkeyiz Afrika'ya. Bu çok gurur duyulacak bir şey.”
Türkiye'nin Afrika'ya yaptığı karşılıksız yardımların tüm dünyanın dikkatini çektiğini anlatan Gül, “Herkes Türkiye'nin kuruluşları üzerinden yardımlarımızı yapalım diye müracaat ediyor. Rusya'dan İskandinavya'ya kadar örnekleri var. Bizde sömürgecilik geleneği olmadığı için Türkiye'nin temiz niyetlerini hepsi görmüştür. Bu çalışmalarımız devam ederken mevcut Afrika büyükelçiliklerimize 17 büyükelçilik açarak açılımımızı güçlendiriyoruz” dedi.
Gül, Kongo Cumhurbaşkanı Joseph Kabila ile biraraya geldi. Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Gül, Afrika ile ilişkilerinin samimi duygulara dayandığını belirterek, “Türkiye, dünyanın Afrika'ya karşı borcu olduğuna inanıyor” dedi. Gül, Türkiye'nin uluslararası kuruluşlarda Afrika'nın sesi olduğunu vurguladı. Türkiye'nin Afrika açılımını desteklediklerini ifade eden Kabila da Ankara'ya elçilik açacaklarını söyledi.