GDO konusunda araştırmalar devam ederken, GDO şirketlerince de desteklenen araştırmalarda olumsuz sonuca ulaşan bilim adamları işlerinden oluyor. Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Özkaya, GDO'lu ürünlerde gen geçişi yaşandığını belirterek, sonucunun çevreye de ciddi zararlar vereceğini söyledi
Devam eden GDO araştırmaları şirketlerce de desteklenirken, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayfun Özkaya, araştırmalardan olumsuz sonuç alan bilim insanlarının işinden bile olabildiğini söyledi. "GDO ile ilgili iddialara daha az ilaç kullanılacağı, verim artışı olacağıdır. Gerçek tam tersi" diyen Özkaya, GDO uygulamalarının yüzde 85'inin ot öldürücülere karşı bitkilere dayanıklılık kazandırılmasıyla alakalı olduğunu vurguladı.
GDO'lu bitkilerin üretildiği ülkelerde ilaç kullanımının arttığını belirten Özkaya, "Arjantin'de glyphosate kullanımı 14 kat arttı. Verim artışı iddiası da doğru değildir. Hindistan'da GDO pamuk dönüm başına 370 kilogram verim vaat etti. Ancak ortalama verim 50 kilo oldu' dedi.
Özkaya, teknolojiyle bilim arasında bir ayrım yapmak gerektiğini ve GDO'nun biyoteknolojiye indirgenemeyeceğini söyleyerek, 'Kırk yıl boyunca asbestin zararsız' diye kullanıldığını ve üstelik o dönemde Avrupa Birliği'nin Brüksel'deki ana binasının bile asbest maddeyle kaplı olduğunu ifade eden Özkaya, şöyle devam etti: 'Sonra bilim insanlarının çabalarıyla asbestin zararlı olduğu ortaya kondu. Ondan sonra asbest yasaklandı. Brüksel'deki o meşhur AB binası da terk edildi."
GDO'lu ürünlerin insanlarda alerjilere yol açtığı ve hayvan deneylerinin çok olumsuz olduğunu iddia eden Özkaya, Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin geçen yıl yaptığı bir çalışmada ise GDO gıdalarla beslenen farelerin 34 nesil sonra büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlendiğini anlattı.
GDO'nun biyoçeşitliliğe tehdit oluşturduğunu vurgulayan Özkaya, 'İngiltere'de 2007 yılında GDO kolzadan yabani akrabası olan yabani hardala gen geçişi ispatlandı. GDO yerli gen kaynaklarını zamanla ortadan kaldıracak. Tehlike sadece insana değil çevreye de yönelik. Bir felakete yol açabilir. Yaygın olarak GDO uygulaması olan pamuk, mısır, soya ve kolzada sonuçlar olumsuz. Şimdilerde GDO yandaşları hiç gerçekleşmemiş bazı olayları ileri sürerek GDO'ya prestij kazandırmak istiyorlar. Bunlardan biri, A vitamini içermesi nedeniyle dünyanın kurtarıcısı gibi gösterilmek istenilen altın pirinç. Halbuki piyasaya henüz sürülmedi. Diğeri de omega 3 içerdiği söylenen soyadır. Bu çeşit de piyasaya sürülmedi. Bu tohuma da GDO yöntemleri ile herbisit direnci kazandırılmaya çalışıldı' dedi.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, çok eleştiri aldığı genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ile ilgili düzenlemesini savunmak için bastırdığı broşürü sanal ortama taşıdı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde yayımlanan ve tartışmalara neden Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ürünlere ilişkin yönetmelikte değişiklik yaptı. Değişiklik ile 26 Ekim'den önce kontrol belgesi alınmış ürünlerin ithalatında, bu ürünlerin Avrupa Birliği'nin kabul ettiği kriterlere uygun olması koşulu ile izin, başvuru ve ithalat hükümleri 1 Mart 2010 tarihinden itibaren uygulanmaya başlayacak. Öte yandan, “Gıda veya yem GDO'lardan biri ya da birkaçını toplamda en az yüzde 0.9 oranında içeriyor ise, GDO'lu olarak kabul edilecek” ve “Gıda veya yemin yüzde 0.5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmeyecek” fıkraları yürürlükten kaldırıldı. Ayrıca bakanlık 'Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Gerçeği' broşürü, e-posta kutularına düşmeye başladı.