Hititlerin hukuk sistemini inceleyen Erdal Doğan, “Mülkiyet ve egemenliğe dayalı olan Roma hukukuna göre daha modern ve insancıl olan Hitit hukuku fakültelerde ders olarak okutulmalı” diyor.
Erdal Doğan, Hrant Dink cinayeti ve Malatya'daki Zirve Kitabevi davalarının avukatı. Yazar kimliğiyle de tanınan Doğan'ın geçtiğimiz haftalarda piyasaya çıkan “Hitit Hukuku” adlı kitabı son yıllarda hukuk tartışmalarına boğulan ülkemizde özgürlükçü ve demokratik bir hukukun nasıl olması gerektiğiyle ilgili önemli ipuçları veriyor.
Hem ülkemizde hem de tüm modern dünyada uygulanan hukukun temelini oluşturan Roma hukukunu sorgulayan Doğan, kitabında Roma'dan binlerce yıl önce, ilk yazılı anlaşmaları yapan, kadının statüsünü yükselten, tazminat hukukunu getiren Hititlerin insan ve doğa merkezli hukukunun yerine mülkiyeti temel alan Roma hukukunu benimsemesini insanlık adına bir kayıp olarak nitelendiriyor.
Doğan, merkeziyetçi, sert yaptırımları olan köleci ve cinsiyetçi Roma hukuku karşısında Hititlerin hukukunun daha insancıl, barışçı ve doğacı özellikleri nedeniyle üniversitelerde en azından karşılaştırmalı ders olarak okutulmasını istiyor. Doğan'a göre, ait olduğumuz hukuk dünyası, suç ve ceza anlayışı, evrendeki yerimizi, demokrasimizi, doğaya bakış açımızı ve pek çok şeyi etkiliyor. Mülkiyeti ve devleti temel alan Roma hukukunun toplumsal ve siyasal ilişkilerimizdeki kuşatmasına karşı yaşadığımız topraklarda yaklaşık 4 bin yıl önce uygulanan Hitit hukukunu bilmemiz, mevcut hukuk karmaşasında özellikle önem kazanıyor. Peki Hitit hukuku Roma'ya göre nerelerde farklılık taşıyor ve farklılıklar hayatımızı nasıl etkiliyor?
Doğan'a göre, Anadolu'da siyasi birliği kuran ilk uygarlık olan Hititler merkezi bir yapıya sahip olmasına rağmen önceki ve sonraki imparatorluklardan farklı olarak, egemenlikleri altına aldıkları devletleri yok etmek yerine onların dinlerini, tanrılarını ve kültürlerini içerme yolunu seçiyorlardı. Hitit krallarının vasal devletlerde görevlendirdiği garnizon komutanlarına, ele geçirdiğiniz yerlerdeki hukuk daha üstünse o hukuku uygulayın dediğini aktaran Doğan, bugün Birleşmiş Milletler Kurucu Antlaşması'nın 51. maddesindeki devletlerin birbirine karşı kuvvet kullanmasına yönelik maalesef bugün uygulanamayan düzenlemelerin, Hititlerin vasal devletleri ile yazılı antlaşmalarda görülebildiğini ve asırlarca uygulandığını söylüyor.
Hitit uygarlığıyla ilgili araştırmalara oldukça geç bir tarihte başlandı. Ancak Doğan'a göre Hitit hukukunun kayıp olması yalnızca bilinmemesiyle açıklanamaz. Roma uygarlığının insanlığa bir milat olarak sunulmasının bilinçli bir tercih olduğunu savunan Doğan şunları söylüyor: “Bugünkü iktidar anlayışının Roma'nın siyasi felsefesine ihtiyacı var. Bugün Roma'dan beri süregelen bir uygarlığı yaşıyoruz. Bu uygarlık savaşla beslenen, militarizme ve güce dayalı. Hititler bilinmiyordu, geç keşfedildi ancak Homeros, İlyada'yı Hititlerin kullandığı Luvi lisanında yazmıştı. Homeros tarih boyu biliniyor ancak Hititler bilinmiyorsa burada bir tercih var demektir.”
Bugün bütün demokratik açılımlarımızı Avrupa Birliği üyeliğine endeksli bir biçimde yapıyoruz. Ancak üyeliğini hedeflediğimiz AB hukukunun kaynağı da Roma. Zaman zaman AİHM'nin Roma hukukunu aşındıran demokratik hamleler yaptığını söyleyen Doğan'a göre, bu hamleler tam bir demokrasi için yine de yeterli değil. Kitabını yalnızca Türkiye'ye yönelik değil tüm dünya için yazdığını söyleyen Doğan, “Yapmamız gereken AB üyeliği için var gücümüzle çalışırken öte yandan kendi topraklarımızda binlerce yıl önceki Hitit uygarlık felsefesinin sağlayacağı bilgi, donanım ve ufuksal açıcılıkla AB yapısını adilane ve şeffaf hale getirecek manivelaya sahip olabiliriz. Tabi önce ülkemizin standart bir hukuk ve gelir dağılımını adilane hale getirmesi zorunlu” diyor.
Kapatma davası, başörtüsü yasağı, 367 çoğunluğu, 301. madde gibi hukukun siyasallaşmasına örnek gösterilen uygulamalar Doğan'a göre yalnızca hukukun siyasetin emrine verilmesinden kaynaklanmıyor. Ülkemizin de ait olduğu Roma hukuk dünyasının tüm bunlara cevaz verdiğini savunan Doğan, “Çözüm için bu hukukun kaynaklarını sorgulamalıyız” diyor.
Platon'un devleti ve Roma hukukunu esas alan toplumlardaki kanun önünde eşitlik ilkesinin bir kandırmaca olduğunu savunan Doğan, TESEV'in bir araştırmasına göre hakimlerin yüzde 70'inin devleti gözeterek karar verdiğini aktarıyor. Doğan,“Yargıçlar halk adına değil devlet adına karar veriyor. Bu Platon'un devletidir. Hititlerde krallar bile halk adına yargılanabiliyordu” diyor.
Hitit hukuku araştırmalarında Dink'in başına gelenlerin de etkili olduğunu söyleyen Doğan şöyle devam ediyor: “Bu mesleğimin ilk yıllarından gelen bir isyan. Kitabı tamamlandığımda Hrant'a göstermiştim ama öldürülünce bastıramadım. Yaşadıklarım, baktığım yerin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Bu hukuk nefes alamıyoruz.”