Nevruz'un korkulu rüya olmaktan çıktığını kaydeden Vali Efkan Ala, “ Diyarbakır artık geriye dönüş istemiyor ve gelişmeye katkıda bulunuyor. Siz vatandaşa bir adım gittiğinizde o size üç adım geliyor” dedi
Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarının sakin geçmesinde önemli bir payı olan Diyarbakır Valisi Efkan Ala, devletin vatandaşlara bir adım yaklaşması halinde vatandaşın devlete üç adım yaklaştığını belirterek, “Ben genel olarak Diyarbakırlıların sağduyusuna inanıyordum. Sadece inanmak değil, sağduyulu olduklarını biliyordum. Tahmin ettiğimiz gibi de Nevruz'da bizi sıkıntıya sokacak önemli bir şey olmadı” dedi. Vali Ala, yüz bine yakın kişinin katıldığı Nevruz kutlamalarının ardından Nevruz'u ve Diyarbakır'ı Yeni Şafak'a değerlendirdi.
Nevruz öncesi gereken tüm tedbirleri aldıklarını belirten Ala, değerlendirmeleri aşan sürpriz bir durumla karşılaşmadıklarını ifade etti. Ala, “Diyarbakır zaten Nevruz ve problem kelimelerini artık yan yana kullanmak istemiyor. Nevruz festival çağrışımı yapmalı. Böyle günler bir şehrin imajını restore etmeli. İmaja negatif değil pozitif katkılar sunmalı. Nevruz korkulu bir rüya olmaktan çıkmalı ki kanaatimce çıkmıştır” diye konuştu. Nevruz'la ilgili herhangi bir endişe taşıyıp taşımadığına yönelik sorumuza ise Ala, “Ben genel olarak Diyarbakırlıların sağduyusuna inanıyordum. Sadece inanmak değil, sağduyulu olduklarını biliyordum. Yasaya aykırı küçük bazı sorunlar oldu. Onların da gereği yapıldı” cevabını verdi. Efkan Ala'nın değerlendirmeleri şu şekilde: “Ben şuna inanıyorum: Vatandaşa bir adım gittiğinizde o size üç adım geliyor. Türkiye'deki istikrar havası, iyi beklentiler ve olumlu gelişmeler burayı da doğrudan etkiliyor. Buradaki insanlarımız da Türkiye'deki değişim sürecinden olumlu etkileniyor. Geriye dönüş istemiyor ve gelişmeye de katkıda bulunuyor. Diyarbakırlının ortaya koyduğu budur. Diyarbakır, birlikte bir şeyler talep ettiğini göstermiştir. Bu olumlu sonucu üreten vatandaştır. Kim ne derse desin, ben ne dersem diyeyim. Vatandaşla diyalogun, iletişimin sonucudur. Demek ki biraz normalleşme, vatandaşın olaylara olumlu bakmasına neden oluyor. Bunu iyi okumak lazım. Diyarbakır'da 1 milyon insan yaşıyor. 1 milyon insanı görmek lazım. 1 milyonu gördüğünüzde böyle bir sonuç çıkıyor. Daha da iyi olacaktır. Provokasyon her zaman, her şartta olabilir. Bazen kimin yaptığını tahmin eder, önlemini alırsınız. Bazen de öngöremezsiniz. Önemli olan sürekli başkalarının ne yapacağına kafa yormak yerine, kendi yapacağınızı iyi bilmeniz. Sonucu üretecek olan sizin ne yaptığınız ve nasıl yaptığınızdır. Kimsenin suç işlemeyeceğinden emin olsanız bile bu tür toplantılarda pozitif güvenlik hizmeti sunmakla yükümlüsünüz. Sadece yasaklamak, engellemek için orada değilsiniz ki..”
“Vatandaşlar kendi hayat standartlarında bir yükselme talep ediyorlar. Bunu sağlayacak değişim süreçlerinin de zarar görmesini istemiyorlar. Son birkaç yılda tabii ki hayat standartları iyileşti. Fakat burada geçmişin ağır sorunları var. Bunu kabul etmek lazım. Mesela işsizliğin giderilmesi önemli. Altyapı konusunda epeyce yol alındı. Eğitimde ve sağlıkta çok ciddi adımlar atıldı. Örneğin bu senenin sonunda tamamlanacak 1000 derslikle birlikte üç yıl içerisinde 2500 derslik devreye girmiş olacak. 1100 yerleşim birimine su götürüldü. Bu çok önemlidir.”
“Diyarbakır, burada yatırım yapacaklara, dışarıdan sermaye getirecek olanlara daha cazip bir şehir olmak için kendini hazırlıyor. Vatandaş bunu görüyor. Daha istikrarlı bir Diyarbakır'a daha çok sermaye gelecektir. Yatırımlar oluyor, Sayın Başbakan özel olarak üzerinde duruyor. Sorunu çok olan şehirlerin de fırsatları çok olur. Avantajları kullanmak insanların ellerindedir. Diyarbakırlı da bunu biliyor ve gerçekleşmesi için elinden gelinden yapacaktır. Bu gelişmelere engel olanları da engellemeye çalışacaktır. Çünkü ödediği maliyetin farkındadır. Aşmaya çalışıyor. Aşacaktır da...”