Bu slogana muhtelif 'fikir, icat proje yarışmalarının afişlerinde sıkça rastlarsınız. Devamında şu cümle gelir. “Hayata geçirilemeyen fikrin kıymeti yoktur.”
Ülkeyi Kurtarma, Yaşatma ve Güzelleştirme Derneği'nin üyelerinden biri olarak hep dillendirdiğim ve asla bıkmayacağım bir reçetem var: Ahlaktan yana nasibini almış, edebin kıymetini bilmiş, şehirli olmanın hikmetine ermiş Anadolu insanının hayatın orta yerinde daha fazla görünür olması!
Sebebi de gayet açık. Anadolu insanı, ne zaman bu ülkeye dair güzel hayaller beslese, hayallerini yazdığı notlar memleketin hard diskine format atılan süreçlerde hep çöp kutusuna gitmek zorunda kaldı. Bu çöp kutusunun geri dönüşümü olmadığı için ya da kurtarılan belgelerde 'biraz değişim, biraz deformasyon' kaçınılmaz olduğu için olsa gerek formatı yiyen Anadolu insanı, her seferinde sil baştan yeniden başladı.
Aslında her yeni başlangıçta 'nasıl olsa 10 yılda bir format yiyoruz' bu yazdıklarımız da silinecek korkusu nedeniyle fikir üretmekten çekinse de hep yeniden başlamayı da başardı. Hatta en son 10 yıl kadar önce Şubat'ın 28'ine denk gelen formattan sonra da artık 'yedek almayı, tedbirli davranmayı' da düşünür hale geldi.
Bu yeterli mi peki? Hayır.
Çünkü unutulan bir şey var. Fikir dediğin şey, şişede, kendini muhafaza ederek durmuyor.
Durdukça yıllanıyor ama bu yıllanmışlık fikre tat katmıyor, aksine hazmını ve lezzetini daha da zor hale getiriyor.
Çünkü inanarak kurduğunuz hayaller ve fikirler sadece zihinde kaldığı sürece dönüşümünü de sürdürüyor. Hatta bu dönüşüm, fikrin hayata geçirileceği sokakta da devam ediyor. Yani piyasa koşulları da değişiyor. Bu, fikrinizi piyasaya yeniden uyarlamak anlamına geliyor. Sonunda da bir gün hayata geçirdiğiniz fikrin artık sizin fikriniz olmaması demek oluyor.
Sözün özü, sokağa indirmediğiniz fikriniz, projeye dönüştürüp uygulamaya koymadığınız hayaliniz, tüm kalbinizle inandığınız ama sokakta adı anılmayan idealize yaşam tarzınız, her formatta biraz daha sokağın hali hazırdaki fonksiyon, form ve estetiğine uyum sağlıyor.
Bir sonraki formata imkan vermemek en güzeli, ancak bu formatın sadece hard diskin fiziksel olarak çizilmesiyle olmadığını da bilmek gerek!
Ne de olsa her formatın amacı, fikrin çöpe gitmesini sağlamak değil mi?
Fikrinizi dönüştürerek bunu kendiliğinizden yaptığınız için format için balyoz filan kullanmaya da gerek kalmıyor. Yani fikriniz zaten değişmiş, dönüşmüş, piyasadaki benzerleriyle aynı olmuş, özetle çöpe gitmiş oluyor.
Bu yüzden şimdi bir adım daha ileriye geçmek, fikirleri, hayalleri, hayata yani sokağa taşımak gerekiyor.
Ama estetik yoksunu kültür-sanat işleriyle, zihinsel kalite ve kalbî derinlikten uzak ve dostlar alışverişte görsün kabilinden sığ belediyecilik faaliyetleriyle değil. Lütfen...