Kırmızı çizgimiz etnik ayrımcılık

Yeni Şafak
00:0013/08/2009, Perşembe
G: 13/08/2009, Perşembe
Yeni Şafak
Kırmızı çizgimiz etnik ayrımcılık
Kırmızı çizgimiz etnik ayrımcılık

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Rize'de yaptığı konuşmada, "Ayrımcılığı kabul etmiyorum. Batı neyse bizim için, Batı da o. Kırmızı çizgimiz etnik ayrımcılıktır. Kimseyi ayırt etmeyiz diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Devletin zirvesinde bizler bugüne kadar gerilim istemedik, istemiyoruz. Şu anda bir demokratik açılım sürecini başlattık ve bunu hızla devam ettiriyoruz. Çünkü benim ülkemde Türk, Kürt, Laz, Abhaz, Gürcü, bu ayrım olmayacak' dedi.

Erdoğan, Rize'nin Fındıklı İlçesi Kent Meydanı'nda düzenlenen Toplu Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada Türkiye'nin her bir şehrini, ilçesini nasıl nakış nakış işliyorlarsa, aynı biçimde Rize ve ilçelerini de nakış nakış işlediklerini ve geleceğe hazırladıklarını söyledi.

Tıpkı Rize'de, Fındıklı'da olduğu gibi 10 yılların ihmalini telafi etmenin gayreti içinde olduklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

'İşte şurada gördüğünüz cami ihmal edilmişti, şu anda restorasyonu yapılıyor. İnşallah kısa bir süre sonra camimizi eski haliyle bitirmiş olacağız. Tam 30 yıl boyunca 'Rize'ye üniversite getireceğiz' dediler. Rize'de oy toplamak için her gelişlerinde üniversite sözü verdiler. Ama 30 yıl boyunca bu sözlerini tutmadılar. İktidara geldik gerekli çalışmaları yaptık ve Rize'yi üniversiteyle buluşturduk. Aynı şekilde 30 yıl boyunca Karadeniz Sahil Yolu dediler, biz gelene kadar yüzde 35'ini yaptılar. Biz geldik yüze 65'ini, dört buçuk  yılda bitirdik. Şu anda biraz eksiklikler var. Bu eksiklileri de kısa zamanda bitiriyoruz ve böylece Sarp'tan, Samsun'a kadar bölünmüş yol. Samsun, Ankara arasını da bitirdik. Sarp'tan, Ankara'ya hız yapmadan ortalama yüz kilometre hızla 10 saate gidebileceğiz'

Erdoğan, demokratik açılım çalışmasına da değinerek şunları kaydetti:

'Devletin zirvesinde bizler bugüne kadar gerilim istemedik, istemiyoruz. İşte bak şu anda bir demokratik açılım sürecini başlattık ve bunu hızla devam ettiriyoruz. Çünkü benim ülkemde Türk, Kürt, Laz, Abhaz, Gürcü  bu ayrım olmayacak. Çünkü, biz 780 bin kilometre karelik vatan topraklarını bir biliyoruz. Batı ne ise Doğu da o. Kuzey ne ise Güney de o.  Yollarıyla yatırımlarıyla her şeyiyle Türkiye ayağa kalkacak. İşte şu gördüğünüz sahil yolu ihmal edilmişti bitirdik. Çünkü ayrımcılığı kabul etmedik. Yahu şunu görün yeter.'


Başbakan Erdoğan, 'Çeteler, mafyalar bizim dönemimizde olması gereken yere gittiler' dedi. Erdoğan, yapılan yollarla Sarp-Ankara arasında kaza riskinin azaldığını ifade etti.

Yeni yollarda modern bir yolculuğun yaşanacağını ifade eden Erdoğan, 'Yani Hans, Helga bunu yaşıyor da benim Ahmedim, Mehmedim, Ayşem, Fatmam onlar bunu niye yaşamasın, onların hakkı değil mi?' diye sordu.

Erdoğan, 'Millet odaklı siyaset' anlayışıyla bu çalışmaları yaptıklarını belirterek, şunları söyledi:

'(Önce insan) dedik. (İnsanı yücelt ki devlet yücelsin) dedik. Ve hastane kapılarında çekilen çileleri biliyorsunuz. İşte o çileleri de biz sona erdirdik. Eksiklikler yok mu? Tabii var. Ama değerli kardeşlerim yılların ihmali var. Bakın şimdi biz hastanelerimize doktor bulmakta zorlanıyoruz, sıkıntımız var. Niye? Geldik YÖK'e dedik ki (Ne olur şu tıp fakültelerini arttır, ne olur gel şu doktorların sayısını arttıralım). Bize ne dediler biliyor musunuz? (Kapasite ancak buna müsaade ediyor) dediler. YÖK'e bir gün dedim ki (Bize bunları anlatmayın biz Batıyı da inceliyoruz). Batı'da incelemelerimiz neticesinde şunu gördük, ortalama rakamları veriyorum, Almanya'da bir profesöre ortalama 24 öğrenci düşüyordu. Türkiye'de ne kadar düşüyordu biliyor musunuz? Yüzde 3.7. Orada 24, bizde 3.7. yani 4 böyle sen doktor yetiştirebilir misin? Yetiştiremezsin? Şimdi Rizemizde de tıp fakültesi var. Bir çok üniversiteye tıp fakültesini getirdik. Aklıselim şu anda YÖK'te hakim oldu onun için bu gerçekler görüldü. Biz doktoru kalkıp da şahsımız için istemiyorduk ki ülkemiz için istiyorduk. İstiyorduk ki gençlerimiz bir an önce doktor olsunlar. (Kapatmayın önlerini, açın önlerini) yok tıkadılar. Ama şimdi önleri açılıyor inşallah daha bol miktarda doktorlarımızın olmasıyla hemşirelerimizin, sağlık memurlarımızın olmasıyla hastanelerdeki eksiklikleri gidermiş olacağız.' 

Erdoğan, sözlerinin arkasında durduklarını ve durmaya da devam edeceklerini ifade ederek, 'Yapamayacağımızı vaat etmedik, çünkü biz ne dedik, (ne aldatan olacağız ne aldanan olacağız). Canla başla çalışarak gerçeğe dönüştürüyoruz' diye konuştu.

9 bin 500 kilometrelik bölünmüş yol yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, 15 bin kilometrelik bölünmüş yol hedeflerine ulaşmanın kararlılığı içinde olduklarını söyledi. 

Erdoğan, 500 bin toplu konut yapmayı hedeflediklerini anımsatarak, '7 yılda 370 bin konutu yakaladık, inşaatları devam ediyor. Bunların 250 binini sahiplerine teslim ettik' dedi.


'VATANDAŞIMIZIN KÖPRÜ ALTLARINDA YAŞAMASINI İSTEMİYORUZ'

 Hiçbir geliri olmayan vatandaşlar için konut yaptıklarını da belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

'Çünkü biz vatandaşımızın köprü altlarında, sokaklarda, caddelerde yaşamasını istemiyoruz. Hiç olmazsa  başlarını sokacak bir yerleri olsun istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir, sosyal... Bugüne kadar gelenler Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal devlet olduğunu hiç konuşmadılar.' 

Şu anda Türkiye'de üniversitesi olmayan il kalmadığını ifade eden Erdoğan, 'Bunlar neyle yapılıyor. Çeteler, mafyalar bizim dönemimizde olması gereken yere gittiler. Bizden önce çetelerden, mafyalardan bu ülkede gezilmiyordu. Bu ülkede birileri Ergenekon'un avukatlığına soyunurken biz milletimizin avukatlığına soyunduk. Aramızdaki fark buydu' dedi.

Başbakan Erdoğan, 'Muhalefet bir şeyler söyleyip duruyor konuşuyor; 'zam zam zam...' Kusura bakmayın, biz dışa bağımlı olmayan hiçbir şeye zam yapmadık, yapmıyoruz yapmayız' dedi. 

Erdoğan, Rize'nin Fındıklı ilçesinde Kent Meydanı'nda düzenlenen 'Toplu Açılış Töreni'nde ÇAY-KUR'u iflas ettirecek şekilde işçi alımı yapamayacaklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: 

'Bir zamanlar Rize'de oy toplama arzusuyla vatandaşın çayları alıp o çayları derelere döken iktidarlar vardı. Peki bu derelere dökülen çayların paraları kimin cebinden çıkıyordu gene benim vatandaşımın cebinden çıkmıyor muydu? Ondan sonra ülke yönetilebiliyor muydu? Yönetilemiyordu. Git, karşılıksız para bas, milleti aldat... Biz karşılıksız para basmadık bu ülkede. 

Muhalefet bir şeyler söyleyip duruyor konuşuyor; 'zam zam zam...' Kusura bakmayın, biz dışa bağımlı olmayan hiç bir şeye zam yapmadık. Yapmıyoruz, yapmayız...'


'BİZ TÜRKİYE'YE İNANDIK'

 

'Etnik ayırımcılığa 'hayır' dediklerini' belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Yaradılanı yaradan ötürü seveceğiz dedik. Yola böyle çıktık. Kimseyi ayırt etmeyeceğiz. Türk'ünü, Kürt'ünü, Laz'ını, Çerkez'ini, kim olursa olsun, hepsini Allah için seveceğiz. Makam, mevki için insan sevilmez, makamlar geçicidir. Para, pul için sevilmez, elden çıkıcıdır. Sadece insan olduğu için seveceğiz ve 'dinsel milliyetçilik de yapmayacağız' dedik. Bunu da yapmıyoruz, bu ayrım da olmuyor.

Biz Türkiye'ye inandık, biz milletimize inandık. Türkiye'nin enerjisine, Türkiye'nin zenginliğine inandık. Hiçbir sorunu erteleme lüksüne sahip değiliz. Türkiye'nin dinamik, zeki bir gücü var, biz bu güce, yani insanımıza inandık. 

Bu millet inanırsa, bu millet birbirine kenetlenirse, bu millet azmederse yapamayacağı yoktur. Aşamayacağı engel yoktur. Allah'ın izniyle, milletimizin desteğiyle bunu bir noktaya doğru getirdik, getiriyoruz ve engelleri aşarak inşallah tüm bunları bitireceğiz. Ve şimdi bu dört tane tesisimizin açılışını yapıyoruz. Bu tesislerimiz, Fındıklı'mıza, tüm çevreye hayırlı olsun diyorum. Emeği geçenleri huzurunuzda kutluyorum. İlgili bakanlarıma, milletvekillerime, belediye başkanlarıma, valilere teşekkür ediyorum'