-İbrahim Ethem kafası karışık düşünceler içinde tahtına oturdu. Bir süre sonra da uyuyakaldı. Gece yarısına doğru sarayın damından birtakım tıkırtılar, ayak sesleri duyarak uyandı. “Kim var orada!” diye gürledi. Damdan cevap geldi:
-Yabancı değilim!.. Devemi kaybettim de onu arıyorum.
İbrahim Ethem bu cevaba çok kızdı ve daha sert bir sesle haykırdı:
-Be hey şaşkın adam, hiç damda deve aranır mı?
Bunun üzerine damdaki şahıs şu karşılığı verdi:
-Be hey gafil! Sen, Allahu Tealâ'yı ipek ve atlas döşekler içinde, inci ve altın tahtlar üzerinde arıyorsun ya?.. Bunun damda deve aramaktan ne farkı var?
İbrahim Ethem:
-Kimsin sen? Benden ne istiyorsun maksadın ne?..
-Uyan ey gafil! Uyan! Uyan!..
Sultan İbrahim Ethem kızgınlık ve şaşkınlık içindeydi. Durmadan emirler yağdırıyordu.
-Nöbetçiler! Koşun! Etrafı arayın! Yabancı birini bulursanız yakalayıp bana getirin!.. Çabuk!