Bakan Günay, "'Ne yazık ki geçmiş yıllarda 'akılsız bazı yönetimlerin elinde' Nevruz günü bir tehlike günü ve düşman günü haline getirildi" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, artık herkesin Nevruz'u 'bir siyasi gösteri meselesi' değil, 'gerçek bir doğa olayı' olduğunu fark etmeye başladığını belirterek, 'Ne yazık ki geçmiş yıllarda 'akılsız bazı yönetimlerin elinde' Nevruz günü bir tehlike günü ve düşman günü haline getirildi ve insanların içlerinden coşkuyla gelen o kutlama sevinci engellenmeye çalışıldı' dedi.
Bakan Günay, Nevruz kutlamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, Nevruz'un bütün ön Avrasya toprağında, Hindistan'dan Ege kıyılarına kadar tüm coğrafyanın ortaklaşa kutladığı ve insanların içinde hissettiği, gece ile gündüzün eşitlendiği bir dönem olduğunu söyledi.
Bugün artık güneşin hükmünün, aydınlığın hükmünün, karanlığın hükmünü yenmeye başladığını bildiren Günay, şunları kaydetti:
'Tarım ve toprakla uğraşan insanlar için gerçekten tam bir müjde. Artık bundan sonra daha çok güneş göreceksiniz, daha çok güneş ışığıyla birliktesiniz, toprağınızla uğraşacaksınız. Çiçekler yeşerecek, tomurcuklar açacak, bu doğrudan doğruya insanların içinde gelen en köklü en eski bayramlardan birisidir. Biz önceki yıl UNESCO'ya Hindistan'dan bu tarafa, İran ve Azerbaycan ile birlikte Nevruz'u somut olmayan kültürel miras, bir büyük zenginlik olarak kabul ettirdik. Artık Nevruz bizim UNESCO tarafında da kabul edilmiş evrensel ortaklaşa bayramımızdır.
Ne yazık ki geçmiş yıllarda 'akılsız bazı yönetimlerin elinde' Nevruz günü bir tehlike günü ve düşman günü haline getirildi ve insanların içlerinden coşkuyla gelen o kutlama sevinci engellenmeye çalışıldı. Haksız gerginlikler ve talihsiz olaylar yaşandı. Artık herkes Nevruz'un böyle bir siyasi gösteri meselesi değil, gerçek bir doğa olayı olduğunu fark etmeye başladı.'
Bu yeni farkındalık ortamında şenlikli, esinlikli ve güzellikli bir bayramı hep beraber kutlamak istediklerini bildiren Günay, bundan sonraki günlerin, günün aydınlığında bereketli ve bolluk içinde geçmesini diledi.
'Bu aşamanın sağlanmasına kadar çok bedeller ödendi ve devletin aklını başına alması gerekti' diyen Bakan Günay, şöyle devam etti:
'Önceki yıllarda on-on beş yıl öncesini çok iyi hatırlıyorum. Nevruz için toplanan toplulukların üzerine Türkiye'nin çoğu yöresinde polisin nasıl şiddetle gittiğini, Nevruz ateşi yakılmasın, Nevruz şenlikleri yapılmasın, toplantı olmasın diye nasıl güvenlik güçlerinin amansızca mücadele ettiği biliniyor. Bir taraf da Nevruz'u bir siyasi gösteri şekline dönüştürmeye çalışıyor. Hala bunu yapmaya çalışanlar var ama ikisi de yanlıştı. Fakat asıl akıllı olması gereken şey taç giyen baştır, akıllı olması gereken devleti yönetenlerdir. Bunda korkacak bir şey yok, yeşilden, sarıdan, maviden, mordan, aldan, kahverengiden korkulmaz. Bunlar doğanın, coğrafyanın renkleridir. 'Başınıza taç yapayım takalım denmesi' gerekirken, ne yazık ki renkler, farklı dillerin türküleri düşmanca bir korkuyla, gerdirme çatışma vesilesi yapılmıştır.'
Devletin Nevruza ilişkin çok resmi törenler düzenlemeye başladığını ifade eden Günay, 'Ben bu kadar resmi olarak kutlanmasını çok doğru bulmuyorum. Daha günlük hayatın içinde, halaylar çekilerek, daha gerçek bir halk bayramı olarak kutlanmalıdır. Oraya da varacağız. 10-15 yılda aldığımız yola bakıyorum şimdi. Oraya da varacağımızı ümit ediyorum' dedi.
Geçmişte bir çok yanlışlar yaşandığını ama artık Türkiye'nin bir çok konuda artık aklını başına devşirdiğini ve devşirmeyi sürdürdüğünü anlatan Kültür ve Turizm Bakanı Günay, geçmişte yerel dillerden korkulduğunu, şimdi yerel dillerde televizyonlarda sabahtan akşama yayın yapıldığını, türküler söylendiğini, halaylar çekildiğini söyledi.
İnsandan kaynaklanan güzelliklerin tehlike olmadığını ifade eden Bakan Günay, 'Susturma, yok sayma, asimile etmeye kalkma, eritme, bunlar tehlikelidir. Bunlar her zaman tepki verir. Yoksa siz o coşkuyu paylaşıyorsanız ve o farklılığı zenginlik olarak veriyorsanız bundan kimsenin kaybı olmaz' diye konuştu.