Ucunda başka birşey var biliyoruz

Murat Aksoy
00:003/01/2010, Pazar
G: 2/01/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Ucunda başka birşey var biliyoruz
Ucunda başka birşey var biliyoruz

STK'daki aramaların uzamasını sadece teknik sorunlarla açıklamak kolaycılık gibi görünüyor. Bu aramalar bir iz üzerinde olduğumuzu gösteriyor. Suikast şüphesi ile başlamıştı ama ucunda sanki başka bir şey var. Ama öğrenmek için çok beklemeyeceğiz

Yeni yılın ilk günlerindeyiz. Umarım bu yıl ülkemize ve dünyaya barış ve mutluluk getirir. Öyle olacak mı, bu ayrı bir soru ancak yılın son bir haftasında yaşadıklarımız Türkiye için 2010 ile 2009 arsında büyük makas farkı olacağını gösteriyor. Çünkü geçtiğimiz yılın son günlerinde Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı ve sivil hakim ve savcılar, Seferberlik Tetkik Kurulu binasına girerek şüphelendikleri bazı konuları aydınlatmaya çalışıyorlar. Arama yapılan yer karanlıkta kalmış ve aydınlatılmayı bekleyen önemli dosyaların olduğu bir merkez. Kurulduğu 1952'den bu yana devletin düşman algısına göre sürekli yeniden yapılandırdığı bir merkez.

Elbette savcıların burada yaptıkları araştırmalar tarih olarak bu kadar eskiye gitmese de; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik suikast iddiaları ve olası bir darbe girişiminin açığa çıkarılması konusunda önemli ipuçlarına ulaşılacağı beklentisi hakim.

Savcıların sürdürdükleri araştırmaların uzaması her ne kadar teknik zorluklarla açıklansa da, bunun daha rasyonel bir açıklaması mutlaka olmalı. Ve akla gelen olasılık, daha elle tutulur ipuçlarının bulunduğu ve bunun izinin sürülmesidir. Bu yüzden merkezdeki çalışmalar bir süre daha sürecek ve muhtemelen başka merkezleri de kapsayacaktır.

Peki nasıl başladı bu süreç? Bir ihbar telefonuyla. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yönelik bir suikast şüphesiyle. Yapılan soruşturma buradan başlıyor. O zaman cevaplamamız gereken bir soru ortaya çıkıyor. Neden birileri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast planı yapıyor, hedefleri ne?

Bu sorunun basit bir cevabı var: Çünkü AK Parti hâlâ birilerinin gözünde yasaklı çocuk. Ve o birileri Türkiye'yi otoriter bir zihniyete mahkum etmek, bilgiyi ve doğruyu kendi tekeline alıp toplumu buna göre dizayn etmeye devam etmek istiyor. Siyaseti kendi tekellerinde tutmak, toplumu, toplumsal talepleri devre dışında tutarak kendi küçük iktidarlarını sürdürmek istiyorlar. 2002'den bu yana sahip oldukları iktidar alanlarının daraldığını düşüyorlar. Bu yüzden AK Parti'den hazzetmiyorlar.

SİYASETSİZLİĞİ SİYASET SANMA

AK Parti'yi devirmek için herşeyi yapabileceklerini gördük. 2003'te, 2004'de ve sonrasında dört darbe planı, 2007'de 27 Nisan e-muhtırası, sonrasında AK Parti'yi Bitirme Eylem Planı ve son olarak Kafes Eylem Planı. Bütün bunların nihai hedefi açık. Şu anda STK'da yapılan aramalar sanki yeni bir suçüstünü yeni bi planı ortaya çıkarma girişimi. Türkiye'de 2002'e bu yana iktidarda olan AK Parti hükümeti ile toplumun bir kesimi yaşananları demokratikleşme ve özgürleşme olarak okurken, bir kesim ise bu süreci muhafazakârlaşma ve doğuya dönme olarak okuyor. Ve bu iki toplumsal kesim arasında sağlıklı bir diyalog kurulamadığı için özellikle AK Parti iktidarına korku ile bakanlar, korkularının siyasetine mahkum durumdalar. Bu durumun onlar açısından somut adı “siyasetsizliktir”. Ve bu kesimin korkularını siyaseten kullananlar ise siyaset adı altında siyasetsizlik yapıyorlar.

Bu yüzden AK Parti'ye kuşku ile yaklaşanların öncelikle bir iç hesaplaşma yaşamaları gerekiyor. Gerçek korkuları sahip olduklarını düşündükleri iktidarlarının kaybetmek mi, yoksa salt kuşku mu? Bu hesaplaşmanın adı siyaset. Ancak AK Parti karşısında siyasi alanı dolduracak, siyaset yapan bir siyasal güç olmadığı için bu hesaplaşma sürekli erteleniyor.

AK Parti karşısında siyasetin devre dışı kaldığı noktada ise bütün planlar, AK Parti ve siyaseti devre dışına çıkarmak üzerine kurgulanıyor. Geride bıraktığımız bütün darbe planlarının hedefi önce kaos yaratmak sonra darbe yapmak.

Ancak bu siyasetsizliği sadece AK Parti'ye karşı olan siyasal partiler değil, ontolojik olarak bu sürece hem siyaseten hem de toplumsal talepleri açısından destek vermesi gerekenler kendi siyasal duruşlarını bir kenara bırakmış “apo”litikleşmiş davanın peşinden gidiyorlar. Türkiye'de olan biten büyük değişime gözlerine kapatmış kendi küçük dünyalarında hülyalar içindeler.

2010'DA HERŞEY FARKLI OLABİLİR

2009'un son günlerinde STK'da gerçekleşen aramalar 2010'un 2009'dan da öncesinden çok farklı bir Türkiye'nin ipucunu veriyor bize. Gerçekten Türkiye değişiyor ve bu değişimi kör-topal yürüyen AK Parti ile yaşıyor. Son olarak şunu belirtmek gerekiyor ki, aramaların bu kadar uzun sürmesi de sonuçları açısında hayra alamet olarak okunsa da ortaya çıkanlar açısında böyle olmadığı görülüyor. Bu kadar uzun bir aramayı sadece teknik sorunlarla açıklamak kolaycılık gibi görünüyor. Bu aramalar bir iz üzerinde olduğumuzun işareti. Suikast şüphesi ile başlamıştı ama ucunun daha büyük plana gittiği görünüyor. Bu plan ne mi? Öğrenmek için çok beklemeyeceğiz sanıyorum.