Tık tık tık: 'Padişah hazretleri borç istemeye geldiler'

Şükran Çiftçi
00:003/01/2010, Pazar
G: 2/01/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Tık tık tık: 'Padişah hazretleri borç istemeye gel
Tık tık tık: 'Padişah hazretleri borç istemeye gel

Veliahd Murat Efendi ve annesi nasıl bir borç girdabındaydı? Sultanların borç para istediği özel bankerler kimlerdi? Hangi padişah, kardeşine israflı harcamaları yüzünden tehdit mektubu yazdı?' gibi pek çok ilgi çekici sorunun cevabı roman tadındaki bu kitapta gizli.

19. yüzyılın ikinci yarısı… Cihan İmparatorluğu'nun varlığı artık geriye kalan birkaç ışık huzmesinden ibaret. İsraflar, bitmeyen senetler ve gittikçe büyüyen borçlarla akşam güneşinin batması pek yakın. Terzi, Doç. Dr. Arzu Terzi, Timaş yayınlarından çıkan 'Saray Mücevher iktidar' isimli kitabında bu dönemi, Sultan Abdülaziz, V.Murat ve Sultan II.Abdülhamit üç geninde yaşanan olaylar ile iktidar ve mücevher ekseninde ele alıyor. Galatalı bankerlerden alınan borçları ve israflarla gitgide büyüyen alacaklı zincirini, yağmalanan sarayı, kaçırılan mücevherleri, belgeler ve fotoğraflarla sunan 'Saray Mücevher İktidar' isimli kitap, bir solukta okunabilir olmasıyla diğer tarih kitaplarından ayrılıyor. Kitabın ayrıntılı bilgi verdiği başlıklardan biri de Veliahd Murat ve israflı harcamaları. 1861 yılından itibaren sultan ve şehzadelerin maaşları maliye hazinesinden ödenmeye başlanıyor; ama tıpkı devlet memurlarının maaşları gibi saray maaşlarında da düzenli ödeme yapılamıyor. Şehzadeliğinden itibaren harcamalarında oldukça aşırılığa kaçan Murat Efendi'ye her ay tahsis şehzadelik ve devamındaki veliahtlık maaşı da yeterli olmuyor. Bu maaşlar, bir de geç verilince sultan, aynı dönemdeki diğer hanedan üyeleri gibi Galatalı bankerlerden aldığı parayla geçimini sağlıyor. İsraflık bu düzeyde olunca V.Murat'ın saray dışına olan borcu diğer hanedan üyeleriyle boy ölçüşemeyecek dereceye ulaşıyor.

YAKA PAÇA ÇIKARDILAR

Kitabın en iz bırakan kısımlarından biri de Abdülaziz ve ailesinin saraydan çıkarılış sahnesi. Bir zamanlar sarayda ve ülkedeki son sözün sahibi olan kişiler, yeni hükümdar Sultan Murat'ın annesi ve Mabeyn Müşaviri Damat Nuri Paşa'nın isteği ile yaka paça evlerinden atılıyor. Eski sultanın annesiyle, diğer saray fertlerinin ve cariyelerinin üzerlerinde kalan mücevherler, altınlar ve gümüş eşyalar sorgusuzca çekip alınıyor. Subaylar, Abdülaziz'in üçüncü kadını rütbesinden olan Nesrin Hanım'ın mücevher sakladığı şüphesiyle, örtündüğü şalı zorla açıp, kadını açık seçik ortada bırakıyor. Bu hakaretler o dereceye varıyorki zaten hasta olan Nesrin Hanım bu olaydan sonra ölüyor. Mücevher olayı o kadar abartılmışki Pertevniyal Valide Sultan'ın başından geçen yine böyle bir hazin olaya da tanıklık ediyoruz: Tahttan indirilen Abdülaziz'in kısa bir süre sonra ölümüne şahit olan annesi Pertevniyal Valide Sultan, oğlunun kanlar içindeki cesedi üzerinde feryat ederken bile bir zabit, onun kalan son takıları, küpesi ve yüzüğünün peşinde görülüyor. Bu da yetmemiş gibi Sultan Abdülmecit'in oğullarından Nureddin Efendi'nin ağalarından Necip, Pertevniyal Valide Sultan'ı kolundan çekerek, yalınayak, yaşmaksız ve feracesiz bir şekilde mahkemeye götürüyor. Kitapta tam da bu anı bir belgeyle Pertevniyal Valide Sultan'ın ağzından anlatıyor. Müsrif harcamalar ve borçlarıyla bilinen Pertevniyal Valide Sultan'ın mühürlü odasından oğlunun tahttan indirilmesinden sonra sekiz sandık altın ile dört sandık tahvilat çıkarılıyor ve bu altın sandıkların her birini 8 hammal anca kaldırabiliyor. Eee beş bin yüz yirmi hokka altını kaldırmak kolay olmasa gerek.


Abdülhamit'ten ağabeyine tehdit mektubu

Kitapta borç senetleri, makbuzlar, fotoğrafların yanı sıra aile mektuplarına da yer veriliyor. Bu mektuplar arasında öyle biri var ki sert üslubuyla buram buram öfke kokuyor. Bahsi geçen olay şöyle gerçekleşiyor: Ağabeyi V.Murat aklî dengesini yitirince onun yerine Abdülhamit, tahta geçiyor. Galata ve Beyoğlu'nda borçlu olmadığı dükkân kalmayan V.Murat'ın alacaklıları bu haberi alır almaz para almak için saraya üşüşüyor. Yeni padişah, bu borçları nasıl ödeyeceğini düşünürken V.Murat'ın ve ailesinin müsrif yaşamlarından vazgeçmemeleri Abdülhamit'i çileden çıkartıyor. Bunun üzerine 'Benim tarafımdan biradere selam etsinler' diye başlayan ve devamında gayet sert bir üsluba bürünen mektubu kaleme alıyor. Abdülhamit, saray tarafından kendilerine ödenen maaşla Çırağan'da geçimlerini sağlayan bu ailenin bol harcamalı hayatlarına son vermezlerse kendilerine hiçbir ödeme yapılmayacağı dair tehditte bulunuyor.