Голосование HDP Предвыборные обещания 31 марта 2019 | Предвыборная декларация партии ПСР альянс

HDP Уведомление о выборах

2018 SEÇİM BİLDİRGESİ

 

DEĞİŞMELİ. DEĞİŞİR. DEĞİŞTİRELİM…

 

Türkiye bugün, derin bir demokrasi krizi içindedir. Demokrasi krizi, Türkiye halklarını tek bir kalıp içinde eritmek ve her şeyi tekleştirmek isteyen ‘Erdoğan rejimi’nin eseridir. Bu BİZ’lerin kaderi değildir. Ayakta durabilmek adına tüm ülkeyi OHAL’le tutsak alan, parlamentoyu işlevsizleştiren, demokratik siyaseti tasfiyeye soyunan, ülkenin neredeyse üçte birine kayyum atayan bu iktidar demokratik meşruiyetini yitirmiştir. Değişmelidir. Meşru olmayan referandum sonuçlarına dayanarak, ‘partili Cumhurbaşkanlığı’ gibi bir garabet ile yola devam edeceğini sananlar, 24 Haziran’da duvara çarpacaklardır. Ülkeyi uçuruma sürükleyenlere cevabımızı 24 Haziran’da sandıkta vereceğiz. 24 Haziran, halklara, kadınlara, emekçilere zulmeden, doğayı talan eden bu iktidarı değiştirme zamanıdır. 24 Haziran, Türkiye’de güçler ayrılığını, yargı bağımsızlığını, dengedenetleme mekanizmasını, işlevli, çoğulcu ve demokratik bir parlamentoyu var etmek için, HDP ile barajı yıkma, umudu geleceğe taşıma zamanıdır. 24 Haziran’da halkların iradesini ve geleceğini gasp etme peşinde olanlar gidecek. İnanırsak değişir... 24 Haziran seçimlerini, emek demokrasi güçlerinin, halkların, kadınların, gençlerin, çiftçilerin, esnafın zaferine dönüştüreceğiz. Parlamentoda çok daha güçlü bir biçimde yer alacağız. HDP, Türkiye partisidir. Türkiye, HDP ile parlamentoda var olacaktır. HDP, bugün ülkenin içinde bulunduğu krizi emekçilerin ve ezilenlerin lehine dönüştürebilecek ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolunu açabilecek yegâne partidir. HDP, emekçileri ve ezilenleriyle, kadınları ve gençleriyle, farklı din ve inançlarıyla Türkiye’nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısını kapsayacak; ülke halklarına insanca ve onurlu bir “yeni yaşam”ı armağan edebilecek tek partidir. HDP, kararlı bir demokrasi ve barış mücadelesiyle toplumun tüm mağdur kesimlerinin umududur. HDP, “büyük insanlık”tır. HDP, gücünü ve meşruiyetini Türkiye halklarından alır. Türkiye halkları, 24 Haziran’da da 7 Haziran ve 1 Kasım 2015’te olduğu gibi yine hem HDP’yi parlamento dışına itmek isteyenlerin oyunlarını bozacak, hem de bu çabaya rıza gösterip göz yumanları utandıracaktır. HDP olarak halklarımıza, emekçilere ve ezilenlere, bütün barış, demokrasi ve özgürlük güçlerine büyük bir inançla diyoruz ki: Hep birlikte mücadeleyi büyütelim. Halkların demokratik alternatifini oluşturalım. Bu gidişatı değiştirelim. Özgürlüğün sesi ol. Barışın sesi ol. Bütün Türkiye’nin sesi ol. Haydi değiştirelim!

 

YENİ YAŞAMI KURMAK ELİMİZDE

 

AKP’nin “tek adam rejimi” güçler ayrılığını, demokrasiyi, hak ve özgürlük arayışını, kadın özgürlüğü ve eşitliğini yok sayan otoriter bir rejimdir. HDP, “tek adam” otoriterliğİne açık biçimde karşıdır. Geçmişin vesayetçi anlayışıyla ifade edilen parlamenter sistemin, halkları, kimlikleri ve inançları eşit düzeyde görmeyen otoriter anlayışına da karşıdır. 24 Haziran’da ya ‘tek adam otoriter rejimi’ kurumsallaşacak ya da “büyük insanlık” kazanacak. Özgürlükçü laikliğin, çoğulculuğun, kuvvetler ayrımının merkeze alındığı çok dilli, çok inançlı, eşit yurttaşlık temelli demokratik anayasa, ülkedeki tüm toplumsal grupların katılımı ile hazırlanacak. Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, cinsiyet özgürlüğü, barış hakkı, hakikat hakkı, sendika kurma hakkı, grev ve toplu sözleşme hakkı, sosyal güvenlik hakkı, temel gelir hakkı, konut hakkı, engelli hakkı, temiz suya ve yeterli gıdaya erişim hakkı, vicdani red hakkı, kültürel kimlik hakkı, anadilini kullanma hakkı, eğitim ve öğrenim hakkı, bilgi edinme hakkı, adil yargılanma hakkı, çocuk hakları, yaşlı hakları, hayvan hakları... Demokratik Anayasa’da bütün özgürlükler ve haklar garanti altına alınacak. Demokratik anayasa, merkezin tahakkümüne karşı yereli, devletin tahakkümüne karşı toplumu, erkek egemen zihniyetin tahakkümü ne karşı kadını, sermayenin tahakkümüne karşı emeği ve doğayı temel alan yerel demokrasi anlayışını esas alacak. Üniter devlet yapısına ve demokratik parlamenter sisteme tezat oluşturmayan, aksine bu sistemi güçlü kılan yerel demokrasi, demokratik yerinden yönetim modelidir. Yerel demokrasi, hem merkezin yerel tahakkümünü engelleyecek, hem de siyasi istikrarı ve kamusal yaşamın demokratik gelişimini sağlayacaktır.  Demokratik anayasanın verdiği güvence ile yerel demokratik yönetimler tüm Türkiye’de demokratik bir idari yapının teminatı olacaktır. Demokratik anayasa ile güvence altına alınmış yerel demokrasiye dayalı Demokratik Cumhuriyet, tekçiliğin değil çoğulculuğun, otoriterliğin değil demokrasinin, ayrışmanın değil bir arada yaşamanın çatısı olacaktır.

 

KÜRT SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ DEMOKRATİK CUMHURİYETİ İNŞA EDECEĞİZ

 

Türkiye halklarının huzura, güvene, refaha kavuşmasının yegâne yolu Kürt sorununda kalıcı barışı sağlamaktır. Kürt sorununun çözümü, demokrasi sorununun çözümüdür. Barış, sadece çatışmaların, ölümlerin ve acıların olmaması değil, aynı zamanda erdeme, iyiliğe, bir arada yaşama doğru atılan en büyük adım olacaktır. Barış mücadelesi demokrasi mücadelesidir, özgürlük mücadelesidir. Özgür bir ülke için, Demokratik Cumhuriyet için, yerel demokrasi ile güçlendirilmiş parlamenter sistem için, tekçi anlayıştan kurtulmak için atılacak en güçlü adım barış olacaktır. 24 Haziran kalıcı ve onurlu bir barış için umuttur. Savaş politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalışanlara, kayyumcu zihniyete, ablukalarla ve yıkımlarla insanları yerinden edenlere inat, barış diyenler kazanacak. 24 Haziran, eşit yurttaşlık temelinde farklılıklarımızla birlikte yaşayabileceğimiz bir Türkiye’de kendimizi de, kentimizi de, ülkemizi de yöneteceğimiz dönemin başlangıç günüdür. Anadillerimizle, kendi kimliklerimizle ve kültürlerimizle var olduğumuz, tekliğe karşı çokluğun hâkim olduğu ‘Demokratik Türkiye’ye açılan yeni bir kapıdır. Kürt sorununun çözümü, kadim halkların ortak yaşam iradesinden geçmektedir. Ortak vatanımızda bir arada yaşayacağız. Demokratik Cumhuriyeti ve kalıcı barışı birlikte var edeceğiz. en güzel ülke adaletin olduğu ülkedir.

 

MAHKEMELER TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ OLACAK

 

“Tek adam rejimi” Türkiye’yi adaleti arayan bir ülke haline getirdi. 20 Temmuz OHAL sivil darbesinden sonra yargı tamamen siyasallaştı, HSK ve mahkemeler iktidarın emrine girdi. AİHM kararları artık Türkiye tarafından uygulanmamaktadır. Milletvekillerimiz ve belediye eş başkanlarımızın da aralarında olduğu tüm muhalifler, adil olmayan yargı kararları ile cezaevinde tutulmaktadır. İktidarın siyasi taleplerinin aksi yönünde karar veren hâkimler ya ihraç edilmekte ya da tenzili rütbeye uğramaktadır.

• Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldıracağız.

• OHAL’i kaldıracağız. Haksız ve hukuksuz bir şekilde KHK’lerle ihraç edilen tüm kamu emekçileri işlerine geri dönecek.

• OHAL’e dayanılarak kayyım atanan belediye eş başkanları görevlerine geri dönecek. KHK’lerle kapatılan tüm muhalif medya ve sivil toplum kuruluşları yeniden açılacak.

• AKP döneminde, kayırmacılık ve usulsüzlük içeren tüm atamalar ve sınavlar tespit edilerek adalet sağlanacak.

• 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağı açığa çıkarılarak yasal işlem başlatılması için adım atılacak.

• HSK’nin yapısı yeniden düzenlenerek özerk bir kurum haline dönüştürülecek. Adalet Bakanı HSK yapısından çıkarılacak.

• Yargının bağımsızlığı, tarafsızlığı ve demokratikleşmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılacak.

• İddia ve savunma makamları yargı sisteminde eşit hale getirilecek.

• Savcılık ve savcıların çalışma büroları adliye binaları dışında ayrı bir kamu binasında olacak.

• Savcılığa bağlı adli kolluk teşkilatı oluşturulacak. Adli kolluk teşkilatı soruşturma sırasında avukatlara da hizmet sunacak.

• Ev, işyeri ve üst aramalarında, gözaltına alma ve tutuklamalarda keyfi uygulamalara son verilecek.

• Herkesin anadilinde hizmet alabileceği yargı koşulları oluşturulacak, mahkemelerdeki tercümanların parasının yargılananlar tarafından ödenmesi uygulamasına son verilecek.

• Özel yaşamın gizliliğini ihlal eden yasadışı telefon dinlemeleri engellenecek, mahkemelerde delil olarak kabul edilmeyecek.

 

SİYASİ PARTİLER VE SEÇİM YASALARINI DEĞİŞTİRECEĞİZ!

 

AKP, “tek adam” rejimi ile siyasi partileri lağvetmek, tek parti devleti modeline geçmek istemektedir.

• Siyasi Partiler Yasası’nda tabanın, seçmenlerin, üyelerin kararlara doğrudan katılabildiği düzenlemeler yapılacak.

• Seçim barajı kalkacak. Temsilde adaleti sağlamak için Meclis’te bütün partilerin aldıkları oy oranında temsil edilebilmesinin yolu açılacak.

• Kadınların eşit temsiliyeti ve katılımı güvence altında olacak.

• Eşbaşkanlık sistemi siyasi partilerin bütün kademelerinde yasal hale getirilecek

• Milletvekili dokunulmazlıkları, kürsü dokunulmazlığı ve ifade özgürlüğü ile sınırlandırılacak.

• Kamu emekçilerine siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyet yapma hakkı tanınacak.  en güzel ülke insan haklarına saygı duyulan ülkedir.

 

16 İNSAN HAKLARI GÜVENCE ALTINDA OLACAK

 

2002 yılında insan hakları vurgusuyla iktidara gelen AKP, 16 yıl boyunca yaşam hakkından işkenceye, ifade özgürlüğünden toplanma özgürlüğüne kadar tüm anayasal hak ve özgürlüklerde adeta bir enkaz bıraktı. 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri (örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) askıya aldı. AKP’nin militarist, eril ve nefret söylemi içeren dili insan haklarını ihlal edenleri cesaretlendirdi. Cezasızlık sistematik hale getirildi. Barış isteyen yurttaşlar ve akademisyenler kovuşturmaya uğradı ve tutuklandı.

• AKP tarafından OHAL’de askıya alınan ve fiili uygulaması gerçekleştirilmeyen insan hakları sözleşmelerini tekrar uygulamaya başlayacağız.

• İşkence ve kötü muameleye mutlaka son vereceğiz.

• Hak ihlali yapan kamu görevlilerinin yargılanmaları önündeki yasal ve idari engelleri kaldıracağız.

• İnsanlığa karşı suçlarda zamanaşımını kaldıracağız.

• Gözaltı süresi tüm suçlamalar için en fazla 1 gün olacak.

• Somut delil olmadan yargılama yapılmasına izin vermeyeceğiz.

 

İNSANLIK ONURU İÇİN DEĞİŞTİRECEĞİZ

 

2018 yılı Mart ayı itibariyle Türkiye’de cezaevlerinde yaklaşık 225 bin mahkûm bulunmaktadır. Cezaevlerinde doluluk oranından ötürü insanlık onuruna aykırı koşullar açığa çıkmaktadır. Yurttaşlar adalet isterken, AKP halklarımıza yeni cezaevlerini yatırım müjdesi olarak sunmaktadır. Cezaevlerinde yoğunlaşan insanlık onuruna aykırı ortam ve muameleler neticesinde, siyasi tutsaklar peş peşe yaşamını yitirmektedir. Cezaevlerinde bulunan binlerce siyasi 17 tutsağa “rehine” muamelesi yapılmaktadır. Cezaevlerinde çocuklara yapılan taciz, tecavüz ve kötü muamele korkunç boyutlara ulaşmıştır. Hasta mahpuslara sunulması gereken sağlık desteği sağlanmamaktadır.

• Hasta mahpusların derhal serbest bırakılmasını sağlayacağız. Mahpusların dışarıda tedavi edilebilmeleri için tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınacak raporlar yeterli görülecek.

• Başta cezaevinde bulunan 70 bine yakın öğrenci olmak üzere haksız yere tutuklu olan gazeteciler, kadınlar, siyasetçiler TCK’da yapılacak adil düzenlemeler ile özgürlüğüne kavuşacak.

• Cezaevlerindeki tecrit uygulamalarına son verilerek cezaevi idarelerine verilen “infaz yakma” yetkisini kaldıracağız.

• “Politik suçlar” suç kategorisi olmaktan çıkarılacak.

• Nefret suçları ile insanlığa karşı işlenmiş suçlar dışında, hiç kimse politik görüşleri ve eylemi nedeniyle suçlanmayacak.

• F Tipi Cezaevi uygulaması bitecek. Siyasi tutsaklara genel af getireceğiz.

• Terörle Mücadele Yasası, İç Güvenlik Yasası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası ve Polis Vazife ve Salahiyet Yasası’nı kaldıracak, Ceza Yasası’nda gerekli demokratik değişiklikleri yapacağız.

• Çocuk cezaevleri kapanacak. Cezaevleri sivil denetime açılacak.

 

HALKLARA EŞİTLİK, İNANÇLARA ÖZGÜRLÜK

 

Türkiye’de AKP dönemi kadar halkların ayrıştığı, inançların baskı altına alınarak özgürlüklerinin elinden alındığı başka bir dönem olmamıştır. AKP’nin inancı siyasete alet eden tavrı ve inançlar ara 18 sında ayrımcı yaklaşımı inanç özgürlüğünü engellemekte toplumsal ve inançsal yozlaşmaya sebep olmaktadır.

• Özgürlükçü laiklik anlayışını ısrarla savunacağız.

• İnançların devletin tekeline alınmasına son vereceğiz.

• İnanç ve vicdan özgürlüğünü eşit yurttaşlık temelinde anayasal güvenceye kavuşturacağız.

• Biz’ler, din, mezhep, felsefi görüş ayrımı yapmaksızın, tüm halkların ve inançların kendilerini özgürce ifade etme hakkını savunacağız.

• Demokratik Anayasa ile din ve devlet ilişkilerini düzenleyen tüm yasal ve kurumsal ilişkileri yeniden organize ederek İnanç Hizmetleri Üst Kurulu’nu kuracağız. Bu kurulda her inançtan bir temsilci bulunacak.

• Başta Cemevleri olmak üzere, Alevilerin bütün ibadet mekânlarını “ibadethane” olarak tanıyacak ve kamu güvencesi altına alacağız.

• Her öğrencinin kendi inancı ile ilgili ders alma özgürlüğü olacak.

• Devlet tarafından el konulmuş vakıf malları ve taşınmazlar iade edilecek, benzer uygulamalara son verilecek ve devletin tasarrufundan doğan maddi zararları tazmin edilecek.

• Yurttaşların yaşam biçimi ve kıyafetine müdahale edilmesine hiçbir şekilde izin verilmeyecek.

• Farklı inanç ve halkların kutsal değerlerini ve mekânlarını tehdit eden, kültürel yaşam alanlarını yok eden yapılaşmalar olmayacak.

 

GEÇMİŞ VE HAKİKATLERLE YÜZLEŞME

 

Geçmişi ile yüzleşmeyen toplumlar bugünlerini anlayamaz ve geleceklerini kuramazlar. Barış içinde yaşamanın şartlarından biri geçmişle yüzleşme ve hakikat arayışıdır.

• Tarihte farklı halklara ve inançlara karşı yapılan soykırım ve katliamlar karşısında, bu halklardan devlet adına özür dilenmesi için gerekli çalışmaları yapacağız.

• Yaşanan soykırımlar, tehcir, katliamlar, infazlar, kayıplar ve benzeri uygulamaların araştırılması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması amacıyla “Hakikat Komisyonları” kuracağız.

 

ZORLA YERİNDEN EDİLENLER VE ZORUNLU GÖÇ

 

Zorla yerinden edilme ve zorunlu göç bir topluma verilecek en büyük zararlardan biridir. Sosyal, siyasi ve ekonomik boyutları olan bu zararın, etkisi yüzlerce yıl sürmektedir.

• Biz’ler, yerel demokrasi anlayışımızla yerinde yaşamın kurulması için zorunlu göç hafızası ile yüzleşerek tazmin ve çözüm yolları üreteceğiz.

• Bugüne kadar zorla yerinden edilmeler nedeniyle devlet veya yerleşik kişiler tarafından işgal edilen tüm mülkler sahiplerine iade edilecek.

• 2015 yılında başlayan sokağa çıkma yasakları adı altındaki ablukalarda, yerinden edilenlerin tüm zararı tazmin edilecek.

• Mayınların ve savaş atıklarının Ottowa Sözleşmesi gereğince temizlenmesini, mayınlı arazilerin tarımsal üretim yapmak üzere kullanıma açılmasını sağlayacağız.

• Sınır barajları ve HES projeleri ile kentsel dönüşümün neden 20 olduğu yeni zorla göç ettirme politikalarına son vereceğiz.

• Kentten köye geri dönüşü teşvik edeceğiz. Dönüş yapanların üretime katılmaları için maddi destek sunacağız.

 

KORUCULUK SİSTEMİ KALDIRILACAK

 

• Koruculuk sistemi lağvedilerek suça karışmış olanların yargılanması sağlanacak. Bu gruplar tarafından el konulan mülklerin iadesiyle sebep oldukları zararın tazmini gerçekleştirilecek.

• Suça bulaşmamış olan korucular toplum yararına programlar kapsamında istihdam edilecek.

 

VİCDANİ RED HAKKI GELECEK

 

Türkiye’nin imzasının bulunduğu uluslararası sözleşmeler, AİHM kararları ve aynı zamanda inanç ve vicdan özgürlüğü hakkını söz konusu eden Türkiye Anayasası, vicdani red hakkının yasalaştırılmasını gerekli kılar.

• Eline silah almak istemeyen, militarizme karşı olan gençlerin zorunlu askerlik yapmama hakkını güvence altına alacağız.

 

NEFRET SUÇLARI CEZASIZ KALMAYACAK

 

Nefret söyleminin temelinde önyargılar, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, her türlü ayrımcılık, cinsiyetçilik ve homofobi yatar.

• İnsanların nefret söylemiyle damgalanmasına, suç algısı ve düşmanlık yaratılmasına karşı duracağız ve nefret suçlarının cezalandırılması için çalışacağız.

 

SIĞINMACILAR VE MÜLTECİLERE EŞİT VE ÖZGÜR YAŞAM

 

Türkiye’de farklı statülerde 4,3 milyon göçmen yaşıyor. AKP, mültecileri “misafir” olarak tanımlamaktadır. Ulusal/uluslararası sorumluluk 21 larını yerine getirmemekte ve mültecilerin haklarını inkâr etmektedir. Geçici Koruma Rejimi uluslararası normlara uygun değildir. AKP’nin mülteci politikaları neticesinde, Türkiye’de mültecilere yönelik nefret söylemi yükselmekte ve linç girişimleri gerçekleşmektedir. AKP’nin AB ile mültecilerin yaşamı üzerinden yaptığı pazarlıklar ise dünya tarihinin kara sayfalarında çoktan yerini almıştır.

• Mültecilere eşit yurttaşlık hukuku kapsamında, özgür ve eşit bir toplum inşa edeceğiz. Mülteci ve sığınmacılarla ilişkileri “yardım kampanyası” üzerinden değil, “hak konsepti” üzerinden kuracağız.

• Mülteci kamplarını ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar için her zaman denetime açık tutacağız. Mültecilere yönelik ırkçı, milliyetçi saldırılar ve nefret söylemi ile ilgili yasal düzenlemeleri yapacağız. 1951 Cenevre Sözleşmesi’ndeki çekinceleri kaldıracağız ve mülteci statüsünün Avrupa dışından gelenler için göç ve iltica kapsamına dâhil edilmesini sağlayacak düzenlemeleri gerçekleştireceğiz.

• Mültecilerin can güvenliğini sağlayacağız. Göçmen işçilerin yaşadığı barınma, sağlık, kayıt dışılık, eşitsizlik, iş güvencesi, sendikal örgütlenme hakkı ile ilgili sorunlarını çözeceğiz. Mülteci kadınların iş ve sosyal hayatta karşılaştıkları bütün zulümleri ivedi bir şekilde çözeceğiz. Mülteci çocuklarının eğitim haklarını anadilinde almaları için gereken tüm hazırlıkları yapacağız. en güzel ülke ekonomide adaletin olduğu ülkedir. 24 Türkiye ekonomisi hasta, adeta boğuluyor! İşçiler, çiftçiler, emekliler, memurlar, gençler, kadınlar kısaca toplumun neredeyse tamamı hayat pahalılığının altında eziliyor. Esnaf kepenk kapatıyor. Aileler, “nitelikli” ve ücretsiz eğitim hizmeti alamadıkları için çocuklarının geleceği hakkında ciddi kaygılar taşıyorlar. Ek ödemelerin yüksekliği nedeniyle, nitelikli bir sağlık hizmeti nerdeyse hayal oldu. Asgari ücretliler açlık sınırının altındaki maaşlarıyla değil ayın sonunu, ortasını dahi getiremiyor. AKP, 16 yıllık iktidarının sonunda, uyguladığı ekonomi politikalarıyla, yalnızca bir avuç yandaşını zenginleştirdi. Saray, kendine yandaş 20 dolar milyarderi ve 40’ı aşkın, dünya çapında inşaat firması yarattı. Döviz kuru, faiz, enflasyon ve dış açık rakamları alarm veriyor. Ekonomik kriz nedeniyle bir panik seçimle karşı karşıyayız, ama alternatifsiz değiliz.

 

TÜRKİYE, HDP İLE NEFES ALACAK

 

HDP’nin ‘Barışçı ve Katılımcı Güven Ekonomisi’nin hedefi; dayanışmacı, kararların halkın iradesiyle alındığı, toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir ekonomik bakışla, üretenlerin ekonomik ilişkiler üzerinde denetimini artırmaktır. Perspektifimiz; doğa ile uyumlu ekonomi ve insan onuruna yaraşır istihdam yaratmak, dar gelirlilere gelir artışı sağlamaktır.

• Bu program için gerekli parasal kaynağı; kamusal israfları önleyerek ve adaletli bir vergi politikasıyla sağlayacağız. Böylece yoksulluk sınırının altında yaşayan yaklaşık 60 milyon yurtta şımıza aktaracağımız gelir ile hem adaletli bir yaşam hem de adaletli bir ekonomi var edeceğiz.

• HDP’nin ekonomi politikalarının kırmızı çizgisi, emekçinin haklarıdır. Mor çizgi kadınların hakları, yeşil çizgi ise tüm canlıların ekolojik haklarıdır. HDP olarak, emek ve doğa dostu, verimli, 25 adaletli bir ekonomi programı; emek ve doğa dostu bir büyü me modeli ile esnafın, çiftçinin, memurun, işçinin, emeklinin ekmeğini ve sofrasını büyüteceğiz. Asgari Ücretliler...

• Asgari ücreti net 3.000 liraya yükselteceğiz. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı dâhil, kamuda çalışan hiç kimseye, bu asgari ücretin 3 katından fazla maaş ödenmeyecek.

• Bütçeden sosyal haklara ayrılan kaynağı ikiye katlayarak, yoksulluk sınırının altında gelire sahip tüm hanelerde uygulayacağımız

 

SOSYAL HAKLAR PROGRAMI ile yoksulluğa son vereceğiz. Yoksullar...

 

• HDP iktidarında yoksulluğu yok edene kadar SOSYAL HAKLAR PROGRAMI uygulayacağız. Bu kapsamda; hane geliri aylık 6.000 liranın altında olan hanelerin gelirini uygulayacağımız sosyal politikalarla kademeli olarak yoksulluk sınırının üzerine çıkaracağız.

• Yoksulluk sınırının altında gelire sahip kamu çalışanlarına 1.000 TL zam yapacağız. • Yüzde 40 ve üzeri engel oranı olan tüm engellilere aylık 1.000 lira,

• Emekli maaşı olmayan 1 milyon yaşlıya aylık 1.000 lira,

• Tüm işsizlere aylık en az 1.000 lira,

• Sığınma evlerinde yaşamını sürdürmek zorunda kalan tüm kadınlara uygun iş ve yaşam imkânı sağlanana kadar 1.000 lira ödeme yapacağız.

• Emekli geliri en az 3.000 lira olacak. 26 Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler... AKP’nin sadece yandaş 19 firmaya verdiği 135 milyar liralık teşvik programı gibi teşvikler iptal edilecek. KOBİ’lere yönelik istihdam ve yatırım odaklı şeffaf bir teşvik sistemi kuracağız. İlave istihdam yaratmaları koşuluyla istihdam teşviki vereceğiz. Böylece işsizliği önemli oranda azaltacağız. Firmalar arasında rekabeti ortadan kaldıran tekelleşmeyi önleyerek büyük sermayeyi değil, KOBİ’leri destekleyeceğiz.

• Antitekel yasası çıkaracağız.

• KOBİ’lerde en az yarısı kadın olacak şekilde 5 milyon kişiye insan onuruna yaraşır yeni iş imkânı sağlayacağız.

• Kadın emeği yoğun KOBİ’leri özel bir program kapsamında destekleyeceğiz. Esnaf ve Küçük Sanatkârlar...

• Hakça Dağıtım Programımızla dar gelirli vatandaşlarımızın gelirini artıracağız, böylelikle alışveriş artacak, esnaf nefes alacak.

• AKP döneminde mantar gibi çoğalan, ithalata bağımlılığı büyü ten, kurulduğu yerlerde trafik sıkışıklığını artıran AVM’lere yeni ruhsat vermeyeceğiz.

• Zincir marketleri, esnafın varlığını tehlikeye attığı bölgelerde yasaklayacağız. Esnafın vergi yükünü azaltacağız.

• Esnaf dayanışma sandıkları kuracağız.

• Yerel yönetimlerle işbirliği içinde ve kooperatifleşmeyle şoför esnafına mazot desteği, balıkçı esnafına balıkçılık desteği sağlayacağız.

• İşçi, çiftçi, esnaf, memur, emekli olan yoksulluk sınırının altın 27 daki tüm yurttaşlarımızın, toplam 50 bin liraya kadar olan her türlü banka borçlarının faizlerini sileceğiz. Anapara borçlarını sıfır faizli ve uzun vadeli olarak yeniden yapılandıracağız. İcra takiplerini durduracağız. Çiftçiler Nefes Alacak

• Çiftçiye mazot, gübre, ilaç ve tohum desteği artırılacak. Çiftçiye ürün alım garantisi verilecek.

• AKP’nin uygulamadığı, "Milli gelirin en az yüzde 1’i oranında (36 Milyar Lira) çiftçiye destek” kanunu derhal uygulanacak.

• Tarımsal arazilerin konutlaşmasının ve sanayileşmesinin önlenmesi amacıyla Tarımsal Sit Alanları tesis edilecek.

• Tarım ve hayvancılık alanında temel sorunlara ilişkin ARGE alanları hızlı bir şekilde oluşturulacak.

• Sulama, tohumculuk, hayvan besiciliği teknolojilerinde dışa bağımlılık azaltılacak. Bu amaçlara uygun kooperatifleşme imkanları artırılacak.

• Yayla yasakları derhal kaldırılacak köylere geri dönüşün koşulları oluşturulacak, bu kapsamda çiftçilere canlı hayvan ve arazi desteği sağlanacak.

 

ÇÖZÜM: HAKÇA DAĞITIM PROGRAMI (HDP)

 

• HDP iktidarında adaletli ve etkin bir vergi sistemi kurarak, HAKÇA DAĞITIM PROGRAMI (HDP) için kaynak yaratacağız. Gelir ve servete göre artan oranlı bir sistemle, çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alacağız. Bu vergileri yoksulluğun azaltılması, istihdam yaratılması, nitelikli kamusal eğitim, ücretsiz sağlık ve ulaşım hizmetinin sağlanmasında kullanacağız. ÖTV ve KDV gibi vergilerin, gelirler içerisindeki payını düşüreceğiz.

• Asgari ücretten vergi almayacağız.

• Gelir vergisi reformunu yapacağız. Yoksulluk sınırının altında gelire sahip vatandaşlarımızın vergi yükünü düşüreceğiz. Vergide en düşük dilimi yüzde 5’ten başlatacağız. Ücretliler için en az geçim indirimi uygulamasına geçilmesini sağlayacağız.

• AKP döneminde sermaye geliri elde edenler adaletli bir biçimde vergilendirilmediği için toplam servetin yüzde 60’ı nüfusun yüzde 1’inin elinde kümelenmiştir. Servete duyarlı vergilendirme ile bu haksızlığı gidereceğiz.

• Türkiye’de kazanıp, paralarını yurtdışındaki vergi cennetlerine kaçıranlardan hesap soracağız. Bu kişilerin yurtdışındaki vergi cennetlerindeki varlıklarını tespit edip vergilendireceğiz. Bu durumu tespit edilen siyasetçiler ve birinci dereceden akrabaları için hukuki denetimle ağır hapis cezaları getireceğiz.

• Kurumlar vergisini küçük kurumlar için yüzde 15’ten başlatarak ölçeğe göre artan oranlı hale getireceğiz. Üretim ve istihdamı teşvik için yatırım indirimi istisnasını yüzde 100’e kadar çıkartıp, amortisman süresini kısaltacağız. Sosyal Büyüme Modeli

• Kamusal hizmetleri bir hak olarak önceleyen projeler için yeni bir ekonomik ve sosyal kalkınma modeli uygulayacağız. Kamuözel ortaklığı modeli ile normal maliyetin en az yüzde 40 üzerinde olan yatırım ve fonlama modeline son vereceğiz.

• Türkiye’yi kamu hukuku dışında bir anonim şirket gibi yönetmeye çalışan AKP’nin, bu projeleri ve finansman modellerinin yerine, doğrudan demokrasi mekanizmalarını harekete geçireceğiz. HDP iktidarında, Türkiye’nin her bölgesinde bölge halkı nın gerçek ihtiyaçlarını önceleyen yeni örgütlenme modelini 29 hayata geçireceğiz. İşçi çiftçi tüketici kooperatifleri ve müştereklerden yana bir ekonomi modeli uygulayacağız.

• HDP iktidarında kurulacak Bölgesel Yatırım Bankalarının kurucu bileşenleri; Hazine, yerel yönetimler/belediyeler, işçi sendikaları, işçi, çiftçi ve tüketici kooperatifleri, halk meclisleri ve demokratik kitle örgütleri olacak.

• Kamu finansmanında vergileme esas alınacak. Ağırlıklı olarak üst gelir gruplarından ve üretken olmayan sermayenin vergilendirilmesinden alınacak vergiler bu projelerin finansmanı için öncelikli olarak kullanılacak.

• Merkez Bankası finansmanı kapsamında ise kamu finansmanı nı tamamlayıcı olarak söz konusu projeler için yatırım bankaları uzun vadeli bono/tahvil gibi borçlanma senetleri çıkartılacak ve Merkez Bankasının öncelikli olarak bu senetleri çok düşük faizle satın alması sağlanacak.

• Esnafı ve çiftçiyi desteklemek için kurulduğu ileri sürülen Halk Bankası ve Ziraat Bankası yandaş firmalara ve kişilere kredi sağlamaktadır. HDP iktidarında kamu bankaları halkın hizmetinde olacak. Kentler ve Evsiz Yurttaşlar

• Kentlerin rant için yağmalanmasına karşı insan ve doğa dostu kentler inşa edeceğiz. “Çılgın projeler” yerine insan, toplum ve doğa yararına makul projeler gerçekleştirerek herkese insan onuruna yakışır barınma imkânı sağlayacağız.

 

• Yoksulların düşük değerli konutlarından alınan vergiyi yüzde bire düşüreceğiz. Kentsel rantları artan oranlı bir şekilde vergilendireceğiz. Bu kapsamda elde edilen vergileri kuracağımız İmar Fonu’nda toplayacağız. Bu fonu, toplumsal ihtiyaçlar 30 doğrultusunda kentsel alt yapı ve yerinde kentsel yenileme için kullanacağız. Herkese Nitelikli Ücretsiz Kamu Hizmeti Eğitimi kamuoyu denetiminde, nitelikli kamu okullarında gerçekleştireceğiz.

• Sağlık sektöründe, kamu sağlığını tehdit eden piyasalaştırma ve özelleştirme uygulamalarını sonlandıracağız.

• Tüm kamu çalışanlarını kadroya alacağız. Kamuda taşeron/geçici istihdam uygulamasını sonlandıracağız.

• Toplu ulaşım; öğrenci, engelli, emekli, gençler ve yoksulluk sınırının altındaki yurttaşlarımız için ücretsiz olacaktır.

• Su ve elektrik kullanımı asgari ihtiyaç miktarına kadar ücretsiz olacaktır. Böylece, bu miktarların aşılmaması sonucuyla enerji tasarrufu sağlanacak ve kaynak israfı önlenecektir. Bu miktarları aşan tüketimi olanlar ise artan oranlı fiyatlandırmaya tabi olacaktır. Demokratik Bütçe

• Bütçe hakkı temel haklardandır. Meclis’in bütçe yapım ve denetleme hakkını sağlayacağız. Yerel yönetim bütçeleri yerel meclislerde oluşturulacak.

• AKP Hükümeti son yıllarda güvenlikçi politikalara artan oranda kaynak aktarıyor. Bu politikalar ülke içinde toplumsal barışı, dışarıda ise bölgesel barışı tehdit ediyor. HDP iktidarında, Türkiye’de ve bölgemizde uygulayacağımız barışçı politikalar ile bu harcamalardan büyük ölçüde tasarruf edeceğiz.

• Kamu ihalelerinde açıkça yandaşlara verilen davet usulü gibi şeffaf olmayan ihale usulleri kaldırılacak. 31 Demokratik Ekonomi

• Dayanışma ekonomilerini hayata geçireceğiz.

• Kar amaçlı değil toplumsal yarar odaklı yapıları destekleyeceğiz.

• Topluluk ekonomisi ile kooperatifçiliği destekleyeceğiz. Halk çiftliklerini inşa edeceğiz.

• Tarım merkezli, doğa ile barışık, enerji tasarrufunu gözeten çiftlikler ile açlığa, yoksulluğa ve işsizliğe karşı kalıcı çözümler üreteceğiz.

• Üretim sürecinde karar mekanizmalarının içinde üretenler olacak, birlikte üreteceğiz, birlikte yöneteceğiz.

 

KAYNAKLAR AKP’NİN İSRAFINDAN SAĞLANACAK

 

• Türkiye’de kamusal israf devasa boyuttadır. HDP iktidarında yoksulların üzerindeki vergi yükünü artırmadan, israfları önleyerek ortaya çıkarılan kaynağı sosyal haklara ve düşük gelirlilere transfer edeceğiz.

• 2018 yılında 2 milyar lirayı aşması beklenen Cumhurbaşkanlığı bütçesini yüzde 90 oranında düşüreceğiz.

• HDP iktidarında, faizleri emir ile değil güven ile düşürerek faiz giderlerimizi azaltacağız.

Bütün kamu kurumlarında şatafata son vereceğiz.

• Kamu özel ortaklığı kapsamındaki şehir hastaneleri, köprü otoban projelerinde devlet garantisi kapsamındaki ödemeleri durduracağız. Kamu yararına aykırı bu proje anlayışına son vereceğiz.

• Vergi kaçakçılığı, yolsuzluk, ihalelere fesat suçlarına ilişkin yap 32 tırımları arttıracağız.

• Büyük sermayeye yönelik vergi muafiyetine, istisna, indirim ve vergi aflarına son vereceğiz.

• Bütçeden ödenek üstü harcamayı veya örtülü ödeneği sonlandıracağız.

• HDP iktidarında yapılacak tek özelleştirme, makam araçları, makam helikopterleri ve makam uçakları olacaktır. Cumhurbaşkanlığı’nın uçakları özelleştirme kapsamında satılacak. Cumhurbaşkanı dâhil tüm kamu görevlileri tarifeli uçak ve toplu taşıma kullanacak.

• Başta şeker fabrikaları olmak üzere özelleştirmeleri iptal edeceğiz. Siyaset tercihte bulunmaktır. Ekonomi politikalarında tercihimizi yoksullardan, emekten, barıştan, kadından, gençten, çocuktan, doğadan yana kullanacağız. en güzel ülke emekçinin hakkını aldığı ülkedir.

 

EMEK SÖMÜRÜSÜ BİTECEK

 

Emeğin yağmasına dayanan bir sermaye birikim rejimi, AKP iktidarlarının kesintisiz sürdürdüğü öncelikli bir politika olmuş, sürece damgasını vurmuştur. Üretim sürecinde esneklik, güvencesizlik, taşeronluk temel istihdam politikaları olarak öne çıkmıştır. Günde ortalama 6 işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği uygulamalar ‘sıradan birer vaka’ haline gelmiştir. AKP döneminde işsizlik çığ gibi büyümüştür. OHAL rejimi, barış diyen akademisyenlerin işinden atıldığı, mahkeme kapılarında süründürüldüğü, grevlerin yasaklandığı, özgür toplu sözleşmelerin engellendiği, KHK’lerle kamu emekçilerinin ihraç edildiği ve açlıkla terbiye edilmek istendiği ‘emek düşmanı’ bir dönemin adı olmuştur.

• İşçi sağlığı ve iş güvenliği vazgeçilmez bir haktır. Bu konuda gerekli önlemleri alacak, yapısal düzenlemeleri yapacak ve uluslararası standartları istisnasız uygulayacağız. Emek ağırlıklı olacak şekilde ilgili kurumların yönetiminde faaliyet gösterecek olan ‘İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Ulusal Konseyi’nin kuruluşunu sağlayacağız.

• İş cinayetlerinde ana firma ve üst işveren sorumluluğunu esas alacak düzenlemeleri yapacağız. • İnsan onuruna yaraşır bir ücret politikası uygulayacağız. Asgari ücreti vergiden muaf tutacağız. Asgari ücretin, grev hakkını da kapsayacak şekilde eşit temsile dayalı toplu pazarlıkla belirlenmesi için gerekli düzenlemeleri yapacağız.

• Bütün çalışma alanlarında (işsizlerin, emeklilerin, öğrencilerin, çiftçilerin) örgütlenme özgürlüğünün yolunu açacağız. Grev ve toplu sözleşme hakkını bütün çalışanlar için temel bir hak  arama, koruma ve geliştirme aracı olarak güvenceye alacak, hükümetin grev erteleme yetkisini kaldıracağız.

• Resmi haftalık çalışma saatlerini ücret kaybına yol açmaksızın 35 saate indireceğiz.

• Kayıtdışı çalışmayı ortadan kaldıracağız. Sosyal güvenlik sistemi için gerekli kaynağı kayıtlı istihdam üzerinden sağlayacağız.

• Kriz bahanesiyle toplu işten çıkarmaları yasaklayacağız.

• Emeklilerin sendikal örgütlenme özgürlüğü önündeki bütün engelleri kaldıracağız. Emeklilik yaşını düşürecek, mezarda emekliliğe son vereceğiz.

• Kısmi zamanlı çalışanlar için emeklilik koşullarını kolaylaştıracağız.

• İflas eden ya da iflas gösteren işyerlerindeki işçi alacaklarının ödenmesini, devlet ve banka alacaklarına göre öncelikli hale getirecek yasal düzenleme yapacağız.

• Güvenli iş ve güvenli gelecek her emekçinin hakkıdır. Kiralık işçi uygulamasına son verecek, özel istihdam bürolarını kapatacak, istihdama aracılık hizmetlerini kamu eliyle yürüteceğiz.

• Kamu ya da özel bütün çalışma alanlarında taşeronluğa son verecek, taşeronluk sistemini kaldıracağız. Taşeron işçilerin geriye dönük tüm haklarının iadesi için gerekli düzenlemeleri yapacağız. Eşit işe eşit ücret uygulayacak, ayrımsız herkese iş güvencesi sağlayacağız.

• Kıdem tazminatının gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Kıdem tazminatını alamayan işçilerin alacaklarını Hazine güvencesine alacağız.  

• Ev işçiliğini İş Kanunu kapsamına alacağız. Ev işçilerinin örgütlenme, sosyal güvenlik, işçi sağlığı gibi haklarını yasayla düzenleyeceğiz.

• Kadınların yarı zamanlı çalışmasına yönelik düzenlemeler, kurumsal bakım hizmetleri ile desteklenecek. Yarı zamanlı çalışan kadınların işsizlik ödeneği ve emeklilik haklarından yararlanma koşulları genişletilecek.

• Mevsimlik tarım işçiliğini yasal statüye kavuşturacak, örgütlenme özgürlüğünün önünü açacağız. Mevsimlik işçilerin; ulaşım, barınma, beslenme, temiz su, tuvalet, ücret, çalışma saatleri, iş güvenliği, sağlık, sosyal güvence, çocukların eğitimi gibi haklarının işverenlerle işçiler arasındaki sözleşmelerle belirlenmesine imkân sağlayacağız.

• Madenlerde özelleştirme, taşeronlaştırma ve rödovans gibi uygulamalara son verecek, madenleri kamu eliyle işleteceğiz. Madenlerde işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin uluslararası sözleşmeleri imza