İki hafta boyunca kitapseverlerin yoğun ilgisiyle karşılaşan 4. Beyoğlu Sahaf Festivali'ni geride bırakıyoruz. Nasıl mı?
Kültür ve sanata verdiği destek ile İstanbul'a çok şey katan Beyoğlu Belediyesi güzel bir festival düzenledi. Taksim Gezi Parkı'nda, yani Taksim'in orta yerinde gerçekleşen 4. Beyoğlu Sahaf Festivali kitapseverlerin yüzünü güldürmeyi başardı. Festivalde Kadıköy, Moda, Sarıyer, Ortaköy, Beyazıt, Şişli ve Beyoğlu gibi İstanbul'un birçok ilçesinden 74 sahaf vardı. Festivalin geçtiğimiz Salı günü bitmesi gerekirken 5 Ekim'e kadar uzatıldı. Festivalde epey bir kalabalık vardı. Geçmişin izlerini taşıyan, sarı yapraklı kitapları bulmanın keyfi yaşandı. İnsanlar büyük özlemlerle aradıkları kitapları bulmaya gelmişti. Birkaç sahafla sohbet ettiğimde her müşterinin böyle olmadığını anladım. Onlara göre müşteriler ikiye ayrılıyor çünkü. Nasıl mı?
Bir grubun aradığı kitabın adı, sanı, tarihi belli. Kafaya koymuş, o kitabı almadan gitmeyecek. Diğer grubun ise kafası karışık. Kitap okumak istiyor ama kararsız. Ortaya konulan seçme kitapları inceliyorlar saatlerce. Çoğu sahaftan duyduğum bir şey aslında beni biraz düşündürdü. Ne mi? Sahaf Festivali'ne gidip de her yerden kolayca edinilebilecek, “Son çıkan kitaplar” diye zikredilen kitapların sorulması. 2010 yılının en çok kazanan yazarı Elif Şafak'ın “Aşk” adlı romanı en çok sorulanlar arasındayken, son günlerde adından sıkça söz ettiren Hanefi Avcı'nın “Haliç'te Yaşayan Simonlar” adlı kitabı da oldukça popüler.
Aldığımız duyumlara göre son dönemde Türk edebiyatı klasiklerinden birkaçının televizyon dizisine uyarlanması kitap satışlarını da canlandırmış. Çok sevgili sahaflarımız geçen yıl Yaprak Dökümü, Hanımın Çiftliği ve Samanyolu adlı kitaplardan epey iyi satışlar sağlamış. Şimdi ise Vedat Türkali'ye ait, üçüncü bölümü geçtiğimiz hafta yayınlanan ve olay yaratan “Fatmagül'ün Suçu Ne?” adlı kitap sorulmaya başlanmış bile. Ayrıca Ezel dizisinin senaryosunda kendini belli eden Dostoyevski'nin “Kumarbaz” adlı kitabı da epey talep ediliyormuş. Ben biraz geç öğrendim ama dizideki Ramiz Dayı oradaki bir karakterle neredeyse aynı cümleleri konuşuyormuş. Bunu söyleyen sahafa göre, dizinin senaristleri gerçekten klasiklerden besleniyormuş. Birkaç sahaftan duyduğum kadarıyla felsefe kitapları da epey ilgi görüyormuş.