Fatih Terim'den Haluk Ulusoy'a spor kamuoyunun önemli isimleri futbolcuların bir sendika çatısı altında toplanması gerektiğini söyledi. Üstelik bu taleplere devlet düzeyinde de destek geldi Ancak bugüne kadar herhangi bir girişimde bulunulmadı. Sporun büyük abileri tartışadursun, eski Galatasaraylı Metin Kurt ve Forza Livorno grubu spor emekçilerini örgütlemek için kolları sıvadı.
Son bir yıldır spor kamuoyunda bir sendikalaşma sevdası almış başını gidiyor. Spordan sorumlu bakanlıktan ünlü teknik direktörlere ve futbolculara kadar birçok spor adamı artık sendika kurma zamanının geldiğini söylüyor. Ancak bu kadar heveslisi olmasına rağmen halen bir spor sendikası kurulabilmiş değil. Sendika merakı geçtiğimiz yıldan bu yana hız kazansa da “Futbol-Sen” tartışmalarının kökeni 60'lı yıllara kadar gidiyor. Türkiye'de ilk futbol sendikası 1965 yılında “Türkiye Profesyonel Futbolcular Sendikası” adıyla kurulmuş, 1975 yılında adı “Futbol-İş” olarak değiştirilmişti. Futbol-İş, 1984 yılında tüzük ve teşkilatlarla ilgili mezvuata uymadığı için kapatılarak tarihe gömülmüştü.
Sendikal arşivlerde arkasında bir tek belge bile bırakmadan yok olan Futbol-İş bir yana 70'li yıllardan bu yana futbol ve sendika denildiğinde ilk akla gelen isim Galatasaraylı milli futbolcu Metin Kurt oldu. 1975 yılında kurdukları Amatör Sporcular Derneği'nde 70 bine yakın sporcuyu bir araya getiren, attığı gollerle takımını üç kez şampiyonluğa taşıyan primleri ödenmediği için grev başlatarak Kayseri Spor'a sürülen trübünlerin “Halkçı Metin”i Metin Kurt, sendika tartışmaların yoğunlaştığı bugünlerde, eski arkadaşlarını bir araya getirerek daha sonra sendikaya dönüşmeyi hedefleyen “Spor Emekçileri Derneği” kurmak için çalışma başlattı.
Metin Kurt'la futbolun sendikal tarihini ve 1 Mayıs İşçi Bayramı'nda ilan etmeye hazırlandıkları Spor Emekçileri Derneği'nin konuştuk.
70'li yıllarda kendi deyimiyle sahanın halka en yakın bölgesinde oynayan bu nedenle adı “Halkçı Metin”e çıkan Kurt, muhalif eylemlerin, grevlerin yaygın olduğu yıllarda takımını greve taşıyan muhalif bir futbolcu olarak ünlenmişti. Kurt o kadar muhalifti ki antrenör ve idarecilerin önünde oynamamak için maçın birinci devresinde sağ açık, ikinci devresinde sol açıkta görev alıyordu. Yıllarca top koşturduğu takımın stadına yakın bir yerde buluştuğumuz Kurt, aradan geçen yıllara rağmen muhalifliğinden bir şey kaybetmemiş. Nitekim iki yıldır hazırlıklarını sürdürdüğü derneklerini anlatırken, eski bir futbolcudan çok tecrübeli bir sendikacıyı andırıyordu.
Kurt'un başında bulunduğu girişimin amacı sporcuların primler, ücretler sözleşmeler gibi haklarının düzenlemesiyle sınırlı değil. Yalnızca kazanmaya endeksli, gösteri temelli bir spor anlayışını reddeden Kurt, işe sporu sorgulamakla başlayacaklarını söylüyor. Kurt'a göre hem yazılı hem görsel spor basınında sporcuların performansları ve özel hayatları dışında başka bir şey tartışılmıyor. Oysa öncelikli olarak tartışılması gereken konu sporun neye hizmet etmesi gerektiği. Kurt ve girişiminin amacı Türk sporunda yeni bir başlangıç oluşturmak. Bunun için önümüzdeki yılın ortalarına doğru ağırlıklı olarak akademisyenlerin ve sporcuların katılacağı bir “Ulusal Spor Kurultayı” toplamayı da hedefleyen Kurt, sporcuların örgütleneceği, şikeye, siyasete, dopinge alet edilmeyeceği bir ortam yaratmanın sporun geleceği için kaçınılmaz olduğu inancında.
Spor Emekçileri Derneği örgütlenme gücünü ağırlıklı olarak 12 Eylül'de kapatılan Amatör Sporcular Derneği'nden alıyor. Ancak yeni girişim düşünsel olarak bir hayli yol kat etmiş. 12 Eylül öncesinin hareketli günlerinde sol, futbol alanına bir hayli yabancıydı. Metin Kurt'a göre bunda Sovyetlerin spora bakış açısının önemli bir etkisi vardı. Sovyetlerde sporcular yaptıkları işten para kazanmadığı için Türkiye'deki solcu sporcular da profesyonel sporu bir çeşit afyon olarak görüyordu. Bugün başta futbol olmak üzere büyük paraların döndüğü bir sektör haline gelen spor camiası içinde birçok çelişkiyi ve hak gaspını da barınrıyor Kurt'a göre. Futbol ve sendika deyince milyonlarca dolara transfer olan sporcuların ne gibi bir sendikal sorunu olabilir sorusu akla gelse de malzemecisinden, top toplayıcısına, masöründen doktoruna kadar çeşitli alanlarda görev alan binlerce insanın yer aldığı sektörde örgütlenmek acil bir ihtiyaç olmuş Kurt ve arkadaşları için. Spor Emekçileri Derneği'nin hedef kitlesini de işte bu emekçiler oluşturuyor.
Metin Kurt'un girişimine destek veren kuruluşlardan biri de Forza Livorno. İtalya'nın liman kenti Livorno'nun takımı olan A.S Livorno'nun endüstriyel futbola karşı renklerin kardeşliği projesini Türkiye'ye taşıyarak örgütlenmeye başlayan Forza Livorno “taraftarizmle” taraftarlık arasında fark oluşturmaya çalışıyor. Bir forum sitesi aracılığıyla bir araya gelen topluluk paneller, seminerler, eğitim çalışmaları düzenleyerek fikirlerini en geniş kitleye anlatmaya çalışıyor. Forza Livorno bu amaçla “Sol Açık” adlı bir de dergi yayınlıyor. Forza Livorno'nun amacı yakın bir gelecekte örgütlülüklerini trübünlere de taşıyorak artık bir çatışma alanı haline gelen spor seyirciliğini spor zevkine dönüştürmek.
Forza Livorno'nun şu an dört bine yakın üyesi var. Üyelerinin hatırı sayılır bir bölümü çeşitli taraftar gruplarından geliyor. Halkın Takımı (BJK) Tek Yumruk (GS) Vamos Bien (FB) Alkaralar (Gençlerbirliği) Şimşekler (Adanademirspor) ve birçok ikinci lig takımın taraftarları Forza Livorno'nun katılımcıları arasında.
Takım tutmayı bir mutluluk sayan ancak takımın kutsanmasına karşı çıkan grup üyeleri yayınladıkları bir deklarasyonla her türlü spor sendikası girişimini destekleyeceklerini de ilan etmişlerdi.
Bugüne kadar futbolcuların bir sendika çatısı altında toplanması gerektiği birçok kişi tarafından diye getirildi ancak bir türlü kurulamadı. Geçtiğimiz yıl Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği Başakanı eski futbolcu Turgay Şeren, Fatih Terim, Haluk Ulusoy, Türk-İş Genel Başkanı Salih Kılıç spor sendikası önünde herhangi bir engel olmadığını söylemiş, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin de bir girişim olduğu taktirde destek vereceklerini açıklamıştı. Metin Kurt'un girişiminde haberdar etiğimiz Turgay Şeren'e bu kadar güçlü bir irade oluşmuşken neden bir hiçbir adım atılamadığını sorduk.
Sendika kurmak için öncelikle bazı yasal engellerin aşılması gerektiğini söyleyen eski kaleciye göre en yakıcı sorun sendikalı futbolcuların pirmleri ödenmediği ya da geciktiği takdirde grev yapıp yapamaycağı. Şeren'e göre, hiçbir kulüp yönetimi böyle bir girişime sıcak bakmaz futbolcular da greve kalkışamaz. Önemli olanın sendikayı kurmak değil yaşatmak olduğunu söyleyen Şeren, kendisinin de içinde yer aldığı Futbol-İş'in heyecanla kurulduğunu bancak zamanla tabeladan ibaret kaldığını söylüyor. Futbol-İş tabelası da hatıra olarak alan eski genel sekreterlerinin evini süslüyormuş. Metin Kurt'un girişiminden memnuniyet duyduğunu imkanları ölçüsünde destek de verebileceğini söyleyen Şeren, kalıcı bir sendikanın nasıl olması gerektiğini şöyle anlatıyor: Diyelim İstanbulsporlu futbolcular baş kaldırdı grev yaptı. O gün bütün birinci lig takımları maça çakmayarak destek verebileceklerse böyle bir örgütlülük ve duyarlılık oluşuturulabilecekse, ellerine pankartları alıp sokağa çıkabilecekse sendikanın bir anlamı olur.