Sultan 3. Selim döneminde sarayın başressamı olan Konstantin Kapıdağlı'nın çizdiği “Sultan 3. Selim'in Bayram Merâsimi” adlı yağlıboya tablosu, saraydaki bayramlaşmaları en güzel şekilde anlatıyor.
Bu hafta Tarih Sandığı'ndan bir yağlı boya tablo çıkarıp üzerinde konuşalım istedik. Çünkü saraydaki bayramlaşmaları en güzel böyle anlatabilirdik. Sultan 3. Selim döneminde sarayın başressamı olan Konstantin Kapıdağlı'nın çizdiği “Sultan 3. Selim'in Bayram Merâsimi” tablosunda Topkapı Sarayı'nın 2. avlusu olan Alay Meydanı'nda yapılan bir bayram töreni oldukça detaylı ifâde edilmiş. Sâdece bu tablo bile saraydaki törenlerin düzen ve disiplini, ciddiyet ve asâleti hakkında bir fikir vermeye yetiyor.
Tabloda Pâdişah 3. Selim, hâlen Topkapı Sarayı Hazîne Dâiresi'nde bulunan altun bayram tahtına oturmuş. Taht zümrüt ve zebercetlerle süslü. Pâdişah, peygamberimizin sünneti seniyyelerine uygun kırmızı kaftanını giymiş. Karşısında duâ eden şeyhülislâm ya da nakîbüleşrâf ile tahtın sağında duran sadrazam beyaz kaftan giymişler. Sadrazam ve sağında duran kaptanıderyâ, her ikisi de kallâvî kavuk giymişler. Kaptanıderyânın da yanında Rumeli ve Anadolu kazaskerleri var. Pâdişahın tahtının sağ arkasındaki zenciler Dârüssaâde Ağası ve Harem ağaları, sol arkasında da silahtar ağalar ile şehzâdeler ve şehzâdelerin lalası duruyor. Pâdişahın baktığı istikâmette elinde asâlarıyla 2 teşrîfâtçı, ulemâ sınıfından müderrisleri pâdişahın huzûruna dâvet ediyorlar. Pâdişahın sağ tarafında Enderun ağaları, onların biraz ilerisinde yeniçeri ağaları ve subayları, revakların altında sağlı sollu saray hademeleri, sarı kıyâfetliler ise iç ağaları. Tablonun en sağındaki çınar ise pâdişahların cenâze namazlarının kılındığı “Musallâ Çınarı”. Tabloda dikkat çekici şeylerden biri de; pâdişahtan başka oturanın olmayışı. Zîrâ pâdişahın huzurunda oturulmaz.
Tören boyunca fonda mehter sesi uzaktan uzağa duyulurdu. Törenin başlamasıyla devlet erkânı mevkî ve makam sırasına göre sağ taraftan gelir, pâdişahın eteğini öperek soldan ayrılırlardı. Sadrazam, kazasker gibi yüksek mevkîdeki devlet erkânı etek öperken pâdişah da tâzîmen ayağa kalkardı. Daha sonra gelen defterdar, nişancı, reisülküttâp ve defter emîni ise etek yerine eşik öperlerdi. Şeyhülislâm ise ulemâ sınıfının başı olduğu için etek ve eşik öpmez, pâdişahın önünde temennâ durarak elini öperdi. Zîrâ ilmin izzeti etek ve eşik öpülmesine müsaade etmezdi. Pâdişahın huzurundan ayrılan devlet erkânı, kendileri için tahsis edilmiş yere geçerek tören süresince saygıyla ayakta dururlardı.
Osmanlı sultanları bayram ve Cuma namazlarını umûmiyetle saraya yakın câmilerde edâ ederlerdi. Topkapı Sarayı'nda iken Ayasofya ya da Sultanahmet, Dolmabahçe Sarayı'nda iken Bezmiâlem Vâlide Sultan Câmii, Çırağan'da iken Büyük Mecidiye, Yıldız'da iken Hamidiye Câmileri… Yine makamlarına göre atlı ya da yaya, pâdişahı tâkip eden bayram alayı câmide cemaatle bayram namazını edâ ettikten sonra aynı nizam ve intizam içinde saraya dönerlerdi. Bayramın 2. günü pâdişah, Gülhâne Parkındaki Alay Köşkü'ne geçer, şeyhülislâm, kaptanıderyâ ve İstanbul kaymakamı gibi devlet erkânının, maiyetleriyle birlikte bayram tebriklerini kabul ederdi. Bayramın 3. günü ise Topkapı Sarayı'nda pâdişahın huzûrunda cirit oyunu oynanırdı. Harem halkı da sarayda düzenlenen çeşitli gösteri, tiyatro gibi eğlencelere katılır, ziyâfetler verilir, zaman zaman da fayton ya da kayıklarla mesîre yerlerine gidilirdi.
Sultan Abdülmecid Dolmabahçe Sarayı'nı yaptırınca Topkapı Sarayı Alay Meydanı'ndaki bayram törenleri, Dolmabahçe'nin Muâyede Salonu'nda yapılmaya başlandı. “Bayramlaşma Salonu” anlamına gelen “Muâyede Salonu” Dolmabahçe Sarayı'nın en görkemli kısmı. Üstü bir kubbeyle örtülü salonda 4.5 ton ağırlığında Bohemya kristalinden 664 mumluk bir de Çek avizesi mevcuttur ki, sırf bu avizeye dahi paha biçilemiyor. Zîrâ daha önce de söylediğimiz gibi “Pâdişahın huzûrunda oturulmaz.” Ramazan ve Kurban Bayramlarında Topkapı Sarayı Hazîne Dâiresi'nde muhâfaza edilen altun muâyede tahtı bu salona getirilip, salonun kara tarafına yerleştirilirdi. Bayram namazı akabinde pâdişah bir süre, tahtın sağ tarafında bulunan odasında şehzâdelerin bayram tebriklerini kabul eder, bu esnâda devlet erkânı da salondaki yerlerini almış olurlardı. Nihâyet pâdişah koca salonun kapısında görününce Mızıka-i Hümayun “selam” marşını çalar, biblo gibi dizilmiş hiç kımıldamadan duran, uzun boylu delikanlılardan oluşmuş Hademe-i Hassa-i Şahane (Saray Tören Kıtası) hep bir ağızdan, yüksek sesle “bayram alkışı” yaparlardı: Daha sonra pâdişah bayram tahtına oturur, Nakibuleşraf'ın (Peygamberin sülalesinden bir zat) yaptığı duayla bayram merâsimi başlardı. Salonun üst katında, tahtın tam karşısındaki balkonda büyükelçiler, solundaki balkonda diğer dâvetliler, sağdaki balkonda ise saray orkestrası yerlerini alırdı.