Bahar düşünceleri

Saadet Berrin Üstüner
00:004/04/2010, Pazar
G: 3/04/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Bahar düşünceleri
Bahar düşünceleri

Baharın geldiği, güneşin yavaş yavaş ısıtmaya başladığı şu günlerde, kalın elbiselerimizi terk edip ince açık renkli kıyafetleri hazırlamanın, müşterilerimize sunmanın heyecanını yaşarken, haklı yorgunlukların unutulduğu evlerimiz, akşam olduğunda nasıl da huzur verir biz çalışan hanımlara.

Kafkas kökenli bir ailenin gelini olmam hasebiyle merak ettiğim bu ırkla ilgili birçok kitabı okumuşluğum var. Bu mücadeleci ırkın kadınlarının Dağıstan'da nasıl mücadele ettiklerini, savaşan eşlerinin, oğullarının yollarını bazen yıllarca beklediklerini okumuştum. Şeyh Şamil 'in hayat hikâyesi çok dikkatimi çekmişti. Oğlunun Rusların elinde yıllarca savaş esiri olarak kalması, uzun yıllar sonra kavuşma hikâyelerinin süreci çok duygulandırmıştı beni. Özellikle Şeyh Şamil'in Hac'ca gidişinde Kâbe'de karşılanışı bütün dünya Müslümanları tarafından beklenmesi, gördüğü saygı ve ilgi üzerine Kâbe'nin üzerine çıkarılarak insanları selamlaması tarihin enteresan olaylarındandır.

Şimdi bu ırkın yerleşik hayat düzenine hiç kavuşamayan kadınları, Moskova metrosunda patlayan canlı bomba oldukları iddiasıyla gündemdeler. Altından hangi ülkenin hangi istihbarat teşkilatının çıkacağı meçhul olan bu olayı yakından tanıdığım çekingen, naif çeçen kadınları nasıl yapabilsin?

Yüzyıllardır dağ ve mücadele kültürünün etkisiyle yaşamaya alışmış bu insanların genleri, inatçı, tuttuğunu koparan insanlar topluluğuna dönüşmüştür. Herkesin yabancı bir isim zannettiği bizim markamız JaaDe de inat, tuttuğunu koparan anlamına gelen eşimin sülale adıymış. Çeçenlerin erkekleri sert mizaçlı, bildiğinde direten insanlarken, kadınları daha ürkektir. Buradaki Kafkas kökenli vatandaşlarımız kadınıyla erkeğiyle örf ve adetlerine sıkı sıkıya bağlı yaşamaya çalışırken, Moskova'dan gelen haber hepimizin kanını dondurdu. Nasıl bir ruh halidir ki insan kendi canına kıyarken bir sürü masum insanı da beraberinde öldürüyor.

Bizler memleketimizde şu huzurun ve barışın şükrünü ne kadar biliyoruz acaba? Afganistan, Filistin, Irak, Çeçenistan'daki kadınlar baharın geldiği şu günlerde içimiz kıpır kıpır ederken ne durumdalar acaba?

Bizler baharın gelişiyle evlerimizi, eşyalarımızı, gardırobumuzu yenilemek isterken onlar ellerindekini muhafaza edebilme korkusuyla yaşıyorlar.

Savaşlar kaos ortamları kadınları ve çocukları daha bir derinden yaralar.

Moskova' da canlı bomba olduğu varsayılan çeçen kadınları da keşke bizler gibi ana, eşleriyle yurtlarında huzurla baharı karşılayabilselerdi. Ölen Rus kadınlarının da evde bekleyen çocukları, eşleri vardı.

Bütün kadınlar şu günlerde bahar temizliği yapıyor olsaydık, badanalarımızı yapıp halılarımızı silkeleseydik, yataklarımızı yorganlarımızı havalandırsaydık, yerlerini değiştirdiğimiz eşyaları göstermek için okuldan gelecek çocuklarımızı işten gelecek eşlerimizi bekleseydik, yolda el işimizi alıp beş çayına komşumuza gidebilseydik tüm dünya kadınları olarak çok çok yorulsak, ama yatağımıza girdiğimizde huzurla uyuyabilseydik.