Suriye modernliğin gölgesinde kalmadı

Sevil Kuzu
00:002/01/2011, Pazar
G: 1/01/2011, Cumartesi
Yeni Şafak
Suriye modernliğin gölgesinde kalmadı
Suriye modernliğin gölgesinde kalmadı

Sıradan şehir yaşamının aksine insanların daha birlikte olduğu bir yaşamı tercih edenler için Suriye özenilecek bir ülke. Çarşısıyla ve mahalle pazarlarıyla modern olmayan, samimi bir yaşam tarzı var burada.

Ortadoğu'nun önemli bir ülkesi olan Suriye son yıllarda bir hayli fazla misafir ağırlıyor. Misafirler çok uzaktan değil, komşuları Türkiye'den. Vizelerin kalkması iki ülke arasındaki geliş-gidişleri artırdı, her iki ülkeye de kolaylıklar sağladı ancak ülke halkları arasındaki bağ zaten hep vardı. Bu bağın tek sebebi yalnızca akrabalıklar değil, mesela Hatay'da birçok esnaf ve işadamı Suriyeli meslektaşıyla sıkı bir iletişim ve alışveriş halinde. Sadece ticaret değil artık eğitimde de Suriye'nin başkenti Şam, Türklerin yanı sıra yabancı öğrenciler, Dimeşk ve Ebunnur üniversitelerindeki dil kurslarında Arapça öğreniyor. Kısa mesafelerde açılan onlarca markete ya da büyük alışveriş merkezlerine burada sık karşılaşmıyorsunuz. Fakat Şamlılar, modernliğin gölgesinde yaşamayan bir halk. Bu şehir yapısıyla kalabalık otobüs garlarında koşuşturan, mahalle pazarları, Hamidiye, Cuma ve Çerkeziye çarşılarında hızlıca alışveriş yapan Suriyelilerin yerinde olmak istiyorsunuz adeta.

ŞAM'IN DAR SOKAKLARI

Eski Şam denilince akla ilk gelen o müthiş dar sokaklar. Her köşesi fotoğraflık bu sokakların. Sokak köşelerinde bulunan Hz. Meryem ve Hz. İsa'ya ait kısımlar da toplumsal yapının nasıl olduğuna dair önemli ipuçları veriyor. Suriye kahvesini tatmak isteyenleri ağırlayacak kafeler, sizi kendi ülkenizde hissettiren samimi ve birbirine yakın evler... Burada sanki 100 yıl öncesinin yaşam biçimi gelenek gibi sürdürülüyor. Bab Tuma bölgesinde ise daha çok Ermeniler yaşıyor. Buradaki evler biraz daha modern, taş ya da kagir binalar. Ama aralarında gerçekten, geniş avlulu, çok güzel sedef işlemelerle süslü binalar var. Ev halkını rahatsız etmemek için bakmaya çekinseniz de, avluların büyüsüne davet eden açık kapılar ister istemez nazarınızı çekiyor. O avluda Suriye usulü bir çay ya da kahve içme hevesi içinizde, bakışlarınızı sokakların güzelliğine, evlerin mimari yapısına doğru sürüklüyorsunuz.

TÜRKİYE'YE ÖZLEM DUYUYORLAR

Şam halkının çok hoş bir de hali var. Çok doğallar. Sizi yolunuzdan çeviriyor, Türk dizilerindeki karakterler sanki gerçekmiş gibi onlar hakkında oldukça ciddi sorular sorup, ayrıntılı cevap bekliyorlar. Gündemde Araplar sadece Türk dizilerine olan hayranlığıyla biliniyor gibi ancak, Türkiye'ye balayına gitmek isteyen genç kızların samimi soruları, sizle daha yeni tanışmalarına rağmen teklif edilen bir akşam yemeği, hayranlıktan daha öte Türkiye'ye olan özlemi hissettiriyor. Bu samimiyet kahvaltı yaptığınız, kahve içtiğiniz mekânlarda da sizi buluyor muhakkak.

GÜN KAHVE VE FEYRUZ'LA BAŞLIYOR

Şam'da sabahları taksiye, minibüse bindiğinizde dinlediğiniz o insana huzur veren ses Feyruz'a ait. Feyruz kadar vazgeçilmez bir şey daha var; o da sabahları kahvaltı öncesinde içilen bir kahve. Türkiye'de sabahları Türk kahvesi içen kaç kişi vardır bilmiyorum ama Suriyeliler güne kahveyle başlıyor. Bu arada Türkiye'de beğenerek yediğimiz her türlü şerbetli tatlının benzeri Şam'da da var. Ancak yediğiniz yer bir tatlıcı dükkânı değil, bir tatlıcı tezgâhı. Şamlılar, gündüz sıcağında sokak köşelerinde satılan taze sıkılmış meyve suyuyla serinliyor, sokakta tezgâhlarda satılan şerbetli tatlıları keyifle yiyor.

'HİKAYE ANLATICISI'YLA MEŞHUR ŞEHİR

Eski Şam bölgesindeki birçok kafe, akşam saatlerinde dolup taşıyor. Burada halk, güvenle gezip dolaştıkları bu vakitlerde Şam'ın ünlü mekânı Nevfara Cafe'ye geliyorlar. Burada içilen nefis bir kahvenin eşliğinde hikaye anlatan bir ses kulağınıza iliştiğinde şaşırmayın, çünkü Nevfara, hikaye anlatıcısıyla meşhur daha çok. Arapça kitaplarda bile anlatılan bu gelenek Şam'ın bu mekânında yıllardır sürdürülüyor. Zaman zaman 'Hikâye anlatıcı' diye bilinen sevimli amcalar değişse de, Şamlıların ve Amerika, Fransa, Japonya gibi ülkelerden Şam'ı ziyarete gelen turistlerin, padişah tahtı kadar şık ve güzel yerinde oturarak hikâye anlatan amcaya olan ilgileri devam edecek gibi görünüyor.


Şam Kalesi'nin yanında şehrin merkezinde bulunan Emevi Camisi, Şam'ın kalbi adeta. Hz. İsa'nın Emevi Camisi'nde bulunan Ak minare'ye ineceğinin rivayet edilmesi ve Hz. Yahya'nın (a.s) kabri ve Hz. Hüseyin'in (r.a) mübarek başının burada bulunması caminin Müslümanlar için ehemmiyetini artırıyor. Bu arada yalın ayak dolaştığınız avluda, sadece Müslümanları değil, farklı dinden birçok insanı görebiliyorsunuz. Sıcak aylarda oradaysanız, avlu kenarlarında serinleyen Şamlıları görmeniz mümkün.


Bilal Habeşi'nin Türbesi

Şam'da önemli kişilerin türbeleri bulunuyor. Bunlardan biri de Hz.Cafer-i Tayyar ve Bilal-i Habeşi Hz.'lerinin yattığı türbe. Bir mezarlık içinde bulunan aynı türbede yatıyorlar.


fotoğraflar Nezihe Esen Gök