İsrail'in bugüne kadar 'dostum' dediği Türkiye ile arasına kan koyarak çok büyük bir 'yanlış' yaptığını söyleyen İHH Başkanı Bülent Yıldırım, “Psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldık. Hava soğuktu, buz işkencesi gördük” dedi
İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) Başkanı Bülent Yıldırım, yardım gemilerini basarak sivilleri katleden İsrail'in hem fiziksel hem de psikolojik işkencesine maruz kaldıklarını söyledi. “Silahlı askerler sürekli hakaret etti” diyen Yıldırım, askerlerin güvertede kendilerine buz işkencesi uyguladığını belirtti.
Yıldırım, Fatih Cami'nde şehitlerimiz için düzenlenen cenaze töreninde yaptığı konuşmada, gözaltı süresi boyunca yaşadıkları işkenceyi şöyle anlattı: “İnsanlar, kadınlar, çocuklar tuvalete gidemedi. Bizi geminin ikinci katına aldılar, yerler ıslak, ellerimizi bağladılar. Diz çöktük, 5 saate yakın işkence yaptılar. Maksatlı olarak üstümüzde helikopteri döndürdüler. Helikopter denizden aldığı suyu üstümüze attı. Hava soğuktu, buz işkencesi gördük. İsteseler bütün yaralıları birkaç helikopterle taşıyabilirlerdi, yapmadılar. Arkadaşımızın bacağını uyuşturmadan tedavi ettiler."
İHH Başkanı Yıldırım, İsrail'in uluslararası sularda gerçekleştirdiği kanlı baskın için seçtiği zamana da dikkat çekti. Sabah namazı sırasında baskına uğradıklarını belirten Yıldırım, "Baktık ki aynı Yecüc Mecüc gibi, havadan, denizden, botlardan, her türlü araç kullanılarak bize saldırılıyor. Hani onların karasularında olsak, deriz ki bize saldırabilirler. Birden bire indirme yaptılar” dedi. İsrail komandolarının baskını sırasında gemideki aktivistlerin sadece sivil direniş gösterdiğini belirten Yıldırım, “Bütün basın oradaydı. Dedik ki kol kola girelim, içeri almayalım. Ama işin süreci değişti" diye konuştu.
İHH Başkanı Bülent Yıldırım, 3 gün boyunca İsrail tarafından sorgulandığını ifade etti. İsrail askerlerine "Siz krizi yanlış yürütüyorsunuz" dediğini aktaran Yıldırım, şöyle konuştu: "Sen orada bize demir ve baltalarla saldırmadın mı?' diye sordular. Ben meşru müdafaa yaptığımı söyledim. Helikoptere, botlara karşı bir müdafaaydı bu. Güya 35. dakikada gerçek mermi kullanma izni almışlar. Gaz bombası attılar, parçalar dağıldı. Arkadaşlar yaralandı. İlk kullandığı mermilerden 2'si plastik, biri ince çiviye benzer mermiler. Cevdet kardeşimiz, şehit olmuştur. Basın mensubudur. İsrailliler yukarda ateş ederken sadece fotoğraf çekiyordu. Tam 1 metreden beynini parçaladılar."
Yıldırım, İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere saldırmakla çok büyük bir yanlış yaptığını söyleyerek, 'Bugüne kadar hep Türkiye'yi dost olarak gördü ve istediğinde kullanacağını zannetti; ama artık Türkiye ile kendi arasına kan koydu' dedi. 10 askeri etkisiz hale getirdiklerini anlatan Yıldırım, "Şehit olacağız; ama silah almayacağız dedik ve denize attık. Dünyada İsrail ordusunun güçlü bir imajı vardı, 3-5 gönüllü sizi püskürtebiliyor dedirttik" şeklinde konuştu.
Kanlı baskın sırasında "beyaz bayrak" olsun diye gömleğini çıkarıp salladığını anlatan Yıldırım, İsrail askerlerinin bunu bile umursamadığını belirtti. "Kurşunların gelişi akla ziyan” diyen Yıldırım şöyle konuştu: “Beyaz bayrağa rağmen insanları öldürdüler. Tuvalette 2 ceset vardı, kime ait bilmiyoruz. 9 şehit cesedi verdiler. Ama bizdeki liste daha kabarık. Teslim olan arkadaşlarımızı öldürdüler, bazılarını öldürüp denize attılar. Doktor arkadaşımızı kurşunladılar.”
Saldırının Türkiye ve dünyada büyük yankı uyandırması üzerine, İsraillilerin tutumlarında değişiklik gördüklerine işaret eden Yıldırım, "Eğer Yahudiler, Gazze'de olsa ve Müslümanlar Yahudilere işkence etse, ben bu filoyu yine çıkarırdım" diye konuştu. Bütün dünyaya seslendiğinin altını çizen Bülent Yıldırım, "Bu ambargo kalkacak. Bu ambargo kalkana kadar devam edeceğiz. İnsanlığın kazandığını hep beraber göreceğiz" şeklinde konuştu.
Yıldırım, kendilerine saldıran ve yaralanan İsrail askerlerine yardım ettiklerini söyledi. Bu askerlerin yaralarını sardıklarını, su verdiklerini; ancak bu sırada arkadaşlarından birinin şehit olduğu haberini öğrendiklerini, buna rağmen yaralı İsrail askerlerine su vermeye devam ettiklerini dile getiren Yıldırım şunları kaydetti: “Bu hareketin içinde Müslümanların, Hristiyanların ve vicdan sahibi Yahudilerin olduğunu unutmayacağız. Böylece bütün dünyaya bir ders verdik. Herkes siyonizmin ve İsrail işgalinin olduğunu gördü. Şehadeti, esareti, işkenceyi yaşadık. Allah kimseye vermesin. Allah bir an önce Filistin'i kurtarsın. Her yıl 31 Mayıs'ta Filistin şehitleri anılacak.” Şehit yakınlarına ve cenazeye katılanlara seslenen Yıldırım, “Size müjde veriyorum. Yeryüzüne bereket geldi. Ailelerine söylüyorum, sakın üzülmeyin. Allah bu şehadeti layık olanlara verdi. Asla tanklardan, savaş gemilerinden, İsrail askerlerinden korkmadılar. Onları denize döktüler ve şehadete kavuştular. Verdiğimiz şehitler insanlığın onuru oldu” dedi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Adagül, Gazze'ye insani yardım götürürken İsrail askerlerinin saldırısına uğrayan gemilerde bulunan yardım gönüllülerinin talepleri üzerine inceleme başlattıklarını bildirdi. İşletilen mekanizmanın henüz 'soruşturma' olarak adlandırılamayacağını söyleyen Başsavcı Adagül, olayın hangi başsavcılığın görev alanında olduğunun henüz netleşmediğini ve tartışıldığını kaydetti.