Devlet Bakanı Mehmet Aydın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarıyla yaşanan trajedinin, bölgede derin bir kutuplaşmaya ve bölge ülkeleri arasında yeni duvarlar örmesi riski bulunduğunu belirterek, “Kriz daha da büyür ve büsbütün kontrolden çıkarsa, bundan İsrail dahil herkes büyük zarar görecektir” dedi.
TBMM Genel Kurulunda, İsrail'in Gazze'ye saldırısı konusunda söz alan Aydın, sorunun artık dar anlamda ait olduğu coğrafi sınırların ötesine geçtiğini ve küresel boyutta bir insanlık sorunu haline geldiğini bildiren Aydın, bu durumun, sadece Ortadoğu'da değil, dünyanın her köşesinde vuku bulan pek çok sorununu ya doğrudan doğruya ya da dolaylı sebebi, kaynağı olduğunu anlattı. Adil ve kalıcı bir çözüm bulunamadığı, bulunabilmesi için yeterli ve samimi gayret gösterilemediği için Filistin meselesinin on yıllardır uluslararası politikanın ana gündem maddesi olduğuna işaret eden Aydın, “Bu çözümsüzlük zamanın seyri içinde artık küresel bir nitelik kazanmış, bunun sonucu olarak çekilen acı, derinleşen kaygı ve öfkelerle büyük güçler ve uluslararası kurumlar karşısında duyulan yabancılaşma duygusu, meydanlara, sokaklara taşar hale gelmiştir” dedi.
Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı tarihten bu yana insanlık adına elem ve öfkeye sebep veren yeni tablonun, “dünyaya meydan okuyan yeni duruma işaret ettiğini” belirten Aydın, şöyle konuştu:
“İsrail'in askeri harekatı, kuşatma altında esasen günlük hayatlarını bile güç şartlarda sürdürmeye çalışan Filistinli kardeşlerimizin durumunu daha da tahammül edilemez hale getirmiştir. Zaten yetersiz olan ve daha önceki saldırılarla büyük zarar gören altyapı, neredeyse tamamen tahrip olmuş, su ve elektrik şebekeleri çökme noktasına gelmiştir. Hastaneler ve sağlık personeli yaralılara yetişemiyor. Bombardıman neticesinde binlerce insan evsiz, yurtsuz kalmıştır. İsrail, sadece güvenlik riski oluşturan unsurların hedef aldığını ve sırf bunun için kendi deyimleriyle 'bir cerrahi operasyon' yapıldığını iddia etmektedir. Bu nasıl mümkün olabilir? Gazze, dünyada nüfusun en yoğun olduğu bölgelerden biri. 360 kilometre karelik alanda 1,5 milyondan fazla insan yaşamaktadır. Böyle bir ortamda İsrail'in iddia ettiği gibi sivillerin hedef alınmadığı bir harekatın mümkün olabileceğini öne sürmek, bir yanıltma ve kandırmadan öteye geçemez.”
Gazze'de yaşanan insanlık dramının hemen durdurulmasının şart olduğunu belirten Aydın, “Çeşitli mazeretlerin arkasına sığınarak sorunu görmezden gelmek, önemsizleştirmek, küçültme çabaları içine girmek, ses çıkartmamayı akıllı siyaset veya reel politika olarak takdim etmek, yapılması düşünülen Orta Doğu seyahatlerini bile İsrail'in askeri gücüne zaman ve fırsat tanıyacak şekilde programlaştırmak, genelde insanlığın, özelde 1,5 milyarlık İslam dünyasının gözünden kaçmıyor ve kaçmayacaktır” dedi.
Duruma acilen müdahale etmesi gereken, ancak iki satırlık basın bildirisi dahi hazırlamaktan aciz kalan uluslararası kurumların onarılması güç bir güven kaybına doğru sürüklendiğini kaydeden Aydın, Türkiye'nin krizin başından beri olup biteni yakından takip ettiğini, saldırıların başından itibaren tepki ve endişelerini ortaya koyduğunu ve kalıcı ateşkes için çağrıda bulunduğunu vurguladı.
İsrail'in Gazze'ye saldırısının bölge istikrarını son derece olumsuz etkilediğine dikkati çeken Aydın, Türkiye'nin de girişimleriyle başlatılan ve sağlanan olumlu atmosferin ciddi yara aldığını vurguladı. Aydın, “Yaşanan trajedinin bölgede derin bir kutuplaşmaya yol açması ve bölge ülkeleri arasında yeni duvarlar örmesi riski bulunmaktadır. Bölge halkları, Batı dünyasında yaşayan Müslümanlar ve haksızlık karşısında susmayan binlerce Batılı insan, şu günlerde büyük infial içindedir. Gazze'de yaşanan olaylar, zaten kırılgan nitelik taşıyan bölgesel istikrarı tümüyle sarsacak sonuçlara yol açabilecektir. Kriz daha da büyür ve büsbütün kontrolden çıkarsa, bundan İsrail dahil herkes büyük zarar görecektir. Bu tablo karşısında Türkiye ve uluslararası camianın 'bekle gör' yaklaşımı içinde olması, mümkün değildir, doğru, rasyonel ve ahlaki değildir” dedi.
1 Ocak 2009 itibariyle Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyeliği döneminin başladığına işaret eden Aydın, bu görev çerçevesinde bölgede gelişen olayların küresel alana sıçramasını önlemek, barış ve istikrarı sağlamak için her zaman takip ettikleri proaktif barış diplomasisini sürdürmeye kararlı olduklarını söyledi. Durumun vahametini dikkate alan Türkiye'nin, İsrail saldırılarının başladığı günden beri yoğun diplomatik temaslarını sürdürdüğünü anlatan Aydın, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın temasları ve görüşmeleri hakkında bilgi verdi. Aydın, “Bütün bu gayretlerimiz tek bir amaca yöneliktir; Bu da İsrail saldırlarının durdurulması ve Gazze'deki Filistinli kardeşlerimizin kıyımına son verilmesidir. Bu amaçla, tüm olanaklarımızı seferber etmiş durumdayız. Çözüm üretmeye çalışmaktayız ve çalışmalarımızı ilgili devletlerle ve taraflarla da istişare halinde sürdürmekteyiz. Bu çerçeveden olmak üzere, Gazze'de ateşkesin tesis edilmesi, İsrail'in askeri harekatına derhal son verilmesi, Gazze'den çekilmesi, Gazze'ye uygulanan ambargonun kaldırılması ve insani yardım geçişlerinin hiçbir engelle karşılaşılmadan yapılabilmesi için her türlü kolaylığın sağlanmasıdır. Ondan sonraki aşamada ise tesis edilen ateşkesin denetlenmesi için gözlemci misyonunun oluşturulması gelmektedir” diye konuştu.
Çözümün temel unsurlarından birinin de Filistinliler arasında uzlaşı ve birliğin sağlanması olduğuna inandıklarını ifade eden Aydın, “Burada esas olan bağımsız bir Filistin devletinin bir an önce kurulmasıdır. Başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere Filistin'e komşu olan bütün ülkeler niyetlerini, iradelerini ve siyasi çabalarını bu hedef üzerinde yoğunlaştırmak durumundadır. Unutulmamalıdır ki genelde Arap ülkeleri ama özelde Filistinliler arasındaki ayrılıklar, gayrılıklar sadece Filistin ve Filistin davasına zarar vermektedir” dedi.
BM'nin duruma etkili şekilde el koyması için Güvenlik Konseyi Geçici Üyesi olarak Türkiye'nin BM çatısı altında da yoğun çabalarını sürdürdüğünü anlatan Aydın, Güvenlik Konseyinin sadece olup bitenleri değil, dünya barış ve istikrarı, geleceği dikkate alarak yaşanan trajediye son verecek şekilde, daha cesur ve daha tutarlı kararları gecikmeden ortaya koymak zorunda olduğunu söyledi.
Aydın, Gazze'deki sivil halka yardımcı olmak üzere olayların başladığı günden beri bölgeye 250 ton gıda, 20 ton civarında ilaç ve tıbbi malzeme yardımında bulunulduğunu, yaralıları tedavi için Türkiye'ye getirmek üzere bir uçağın da Mısır'a hareket etmek üzere hazır bekletildiğini, ayrıca çok sayıda ambulansın da bölgeye gönderildiğini ifade etti.
Türkiye'nin Filistin sorununa tarihsel, insani ve jeopolitik sorumluluğa sahip olduğunu ve bunun gereğini her zaman yerine getirme çabası içinde bulunduğunu kaydeden Aydın, bugün de aynı sorumluluk içinde hareket ettiklerini, bütün dünyaya da bu doğrultuda hareket etme çağrısında bulunduklarını söyledi. “Bu esasen bir insanlık ve vicdan borcudur” diyen Aydın, Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyi Geçici Üyesi olarak çatışmayı değil barışı, insan hakları, demokrasinin küresel hayatta tesisi yolunda katkı sağlamayı hedef alan bir ülke olarak çabalarını bundan sonra da kararlılıkla sürdüreceğini kaydetti. Aydın, “En büyük dileğimiz; yıllardır zulüm çeken, zulüm altında inleyen Filistinli kardeşlerimizin hak ettikleri bağımsız bir Filistin devletini yakın zamanda kurabilmesidir. Türk halkı her zaman olduğu gibi, Filistinli kardeşlerinin yanında yer almaya devam edecektir ve Gazze'de yaşanan trajedinin sona erdirilmesi için elinden gelen gayreti göstermeye devam edecektir” dedi.