AK parti, yargı erki eliyle siyasal sistemin yasama ve yürütmeyi etkisizleştirme çabalarını demokratikleşme paketi ile bozabilir. Olmazsa son seçenek erken seçim
Türkiye'de son bir kaç aydır yapılmak istenen şey, yargı erki eliyle siyasal sistemin yasama ve yürütme kısmını etkisizleştirerek kadim iktidar mücadelesinde kontrolü elden bırakmamak. Aslında İttihat ve Terraki Fırkası ile gün yüzüne çıkan fakat aktörleri her zaman 'gizli' kalan ve mücadelelerini 'gizli' sürdürerek iktidar ortaklarını, siyasal erki paylaşanları etkisizleştirme yöntemi, Cumhuriyetin kurulmasından sonra da, metod değiştirmekle birlikte devam etmektedir. Seçimler demokratik siyasal sistemlerde sık sık başvurulan bir yöntem. Türkiye'deki yasal düzenlemeler açısından genel seçimlerin öne alınmasında ve bu seçimlerin mahalli seçimlerle birleştirilmesinde bir problem gözükmüyor. Fakat burada sorulması gereken soru şu: mümkün olan bu seçimlerin erkene alınması Türkiye'nin önünü açar mı? Bu soruya verilecek farklı cevaplar bize hem bir yol gösterecek hem de muktemel gelişmelere ışık tutacaktır. Türkiye ve Türkiye'yi vatan olarak seçmiş insanların geleceklerini yakında ilgilendiren bu mücadele şimdiye kadar hiç de Türkiye'nin ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çoğunluğunun çıkarına olmamıştır. Eğer öyle olsaydı, doğal kaynakları açısından bolluk içinde, tarih mirası olarak zengin, vatandaşları olarak kendine özgüveni tam insanların yaşadığı bir ülke bügün dünyada hem siyasal olarak hem de ekonomik olarak sözü dinlenir bir yerde olurdu. AK Parti hükümeti'nin yaptıklarına bakılırsa, tam olarak 'gizli iktidar' ortaklarının arzuladıklarının dışında, onları ciddi olarak rahatsız edecek icraatları var değildir. Öyleyse neden rahatsız olmaktadırlar? İletişim teknolojisindeki değişikler Türkiye de bilgiye ulaşmayı hızlandırdığından artık bilgi tekeli ortadan kalkmıştır. Bütün bu olup bitenler 'birilerinin' yıllardır sürdürdükleri tekeli de ortadan kaldırmaktadır ki, artık görünen o ki, gelecek kontrol altına alınamayacak şekilde belirginleşmektedir. Fakat 'gizli iktidar' ortakları geleceği denetimleri altında tutmak istemektedirler.
Başta, yargı yoluyla AK Parti'nin kapatılması, siyasal sistemin yasam ve yürütme erkini kontrol eden güce karşı değil AK Parti'nin şahsına yapılmış olarak algılandığı için, AK Parti yöneticileri de bu davranışı seçmenlerinin hukukunu korumak için en uygun şekilde berteraf etmek zorundalar. Ellerinde, daha önce de ifade ettiğimiz gibi iki yol var: a) Anayasa'da yapılacak değişiklik, en azından MHP'nin desteğinin sağlanması siyasal etik açısında şart. b) erkene alınmış genel seçimler. İlk alternatif mevcut durumu tam da arzu edildiği gibi çözecek güçte bir alternatif değildir. Çünkü Anayasa'da yapılacak değişiklik aynı şekilde Anayasa Mahkemesi'nin bir bakıma onayına sunulacaktır. Bu her ne kadar eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu: 'Anayasa Mahkemesi üyeleri, önlerine gelen davaları her zaman ve her koşulda hukuka ve vicdani kanaatlere göre, her türlü etkiden uzak olarak karara bağlarlar. Bundan kuşku duyulmamalıdır.' dese de kamu vicdanını rahatlatmış olmayacaktır. Dolayısıyla ikinci alternatif hem kamu vicdanını rahatlatacak hem de Türkiye'de halkın bir kez daha hakemliğine müracaat edileceğinden mevcut siyasal sistemi güçlendirecek, ve Türkiye'nin önünü açacaktır. Tabi bu seçenek kullanılırken dikkat edilmesi gereken bir kaç noktayı belirtmek istiyoruz.
1)AK Parti adını değiştirerek seçime girmelidir;
2)Millet Vekili adayları ve Belediye başkanı adaylarını parti başkanları değil, her partinin ilgili mahalli teşkilatları belirlemelidir;
3) Seçime siyasal partiler birer taahütle, iktidarları döneminde yapacaklarını beyan ederek girmelidirler. Niçin bu noktalar önemlidir? Eğer bunlar olmazsa, halk tam olarak arzulanan siyasal dönüşümü ve değişimi sağlayamayacaktır ki, bu da Türkiye siyasal sistemi 'gizli iktidar' ortaklarından kurtulamayacağı demektir. Eğer AK Parti genel seçimleri öne alır ve Mahalli idare seçimleri ile birleştirirse, bunun anlamı Türkiye'de bütün siyasal dengelerin değişmesi ve mevcut siyasal sistemin seçilmişlerine yönelik planların akim kalması demek olacağından, bunun karşı cephede oluşturacağı tahrik gücünün çok fazla olacağı öngörülmektedir. Başka bir ifadeyle erken seçim kararı en başta kapatma yoluyla sonuç almak isteyenlerin hesap etmedikleri bir öngörü olmasından dolayı, erken seçim hamlesinin hangi hamleleri gündeme getireceği ve bunun boyutunun ne olacağı net değildir; fakat sıkıntılı ve zor bir dönem olacağını şimdiden tahmin etmek mümkündür. Her şeye rağmen yapılması gereken Türkiye'nin önünü açmaktır. Bunun yolu erken genel ve mahalli seçimlerin bir an önce yapılmasına karar vererek halkın hakemliğine başvurmaktan geçer ki, bu aynı zamanda halka rağmen yapılan planları akim bırakacaktır. Bunu bügün yapmayanların gelecek nesillerini Türkiye'sini de iktidar mücadelesine kurban verdiklerini bilmelerini isteriz. Unutmamak lazım ki, yırtıcı aslan kendisine sunulan kurbanla yetinmeyecek ayrıca bir de diş kirası talep edecektir.
*Dr. Araştırmacı-Yazar