Hâlâ göz alıcı olan Demi Moore ve Ajan Mulder'in h
Sinemaya 35'lerinden sonra giriş yapan başarılı ressam ve grafik tasarım sanatçısı Derrick Borte'nin yönetmen olarak da kabul görme çabasının ilk ürünü 'Örnek Aile', üstünkörü bir bakışla değerlendirildiğinde Hollywood'dan gelen sürüsüne bereket aile komedilerini çağrıştırsa da gerek 'Amerikan hayat tarzı'na yönelik zekice sokuşturmaları, gerekse Demi Moore ve David Duchovny gibi kariyerlerinde artık vites düşürmeye başlamış iki kıdemli yıldızı bir araya getirmesi nedeniyle yine de belli bir ilgiyi hak ediyor.
35 mm standart pelikül film
(Randy T. Dinzler'in öyküsünden uyarlamayla) Derrick Borte
Judy-Ponder Patton-Donna M. Premick
Demi Moore (Kate), David Duchovny (Steve), Amber Heard (Jenn), Ben Hollingsworth (Mick), Garry Cole (Larry), Glenne Headly (Summer), Lauren Hutton (KC), Chris Williams (Billy), Catherine Dyer (Sylvia), Christine Evangelista (Naomi), Ashley LeConte Campbell (Mary Beth)
Bir kaç sahnesinde yüzeysel cinsellik/çıplaklık, argo diyaloglar ve küçük yaşta alkol-uyuşturucu kullanımı içerdiğinden dolayı, 15 yaşından küçük izleyiciler için uygun bir yapım değildir.
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:
Her hâl ve tavırlarıyla çevrelerine
görüntüsü saçan orta yaşlı
ve
çifti, çocukları
ve
ile Georgia eyaletinde kodamanların yaşadığı bir banliyö semtine taşınmalarının ardından, sitede oturan herkesin ilgi odağına dönüşürler. Allah, semt sakinlerinin hayatına ansızın giriveren bu dörtlüyü âdetâ bir mutluluk çemberiyle kuşatmıştır. Steve ve Kate Jones dıştan bakıldığında dört dörtlük birer ebeveyn; aynı şekilde Mick ve Jenn de terbiyeli ve yetenekli çocuklardır. Üstelik, evlerini dolduran son moda eşyaları ve reklâmlardan fırlamış gibi göz alıcı dış görünümleriyle onları gören herkeste hayranlık uyandırırlar. Ki aslında bunun şaşırtıcı bir tarafı da yoktur. Zira, Jones Ailesi gerçek bir aile değil,
isimli bir pazarlama şirketinin çalışanlarıdır. Görevleri ise mutlu aile kisvesi altında zengin mahallelere taşınarak, sattıkları ürün ve hizmetlere
yapmaktır…
Böylece Jones'ların yeni reklâm kampanyası başlar. Başta yan komşuları
ve
olmak üzere, bütün mahalle çok geçmeden Jones'larla
na tutuşur. Şirket de onlardan bir hayli memnundur; eğer grubun en yeni üyesi Steve de satış rakamlarını yükseltebilirse, “en çok kâr getiren ailelerden biri” olacaklardır. Steve, hem diğer ekip arkadaşlarıyla başa çıkmak, hem de -aslında patronu olan- sözde eşi Kate'in gözüne girebilmek için komşusu Larry'yi yakın markaja alır. Steve'in pırıltılı hayat tarzını âdetâ takıntı haline getiren Larry öylesine çılgın bir tüketime girişir ki, onun sayesinde Steve'in de satış rakamları yükselir. Bu durumda Jones'ların büyük bir terfî alması işten bile görünmemektedir.
Fakat, gerçek hayat hiçbir zaman senaryolardakine uygun bir güzergâh üzerinde ilerlemez. Ekip lideri Kate'in bütün kapitalistçe çabalarına rağmen, hayatın can acıtıcı gerçekleri Jones'ların o steril dünyasına da yavaş yavaş sızmaya başlar. Oyuncuların gerçek kişilikleri ile Jones'ların kişilikleri arasında önüne geçilemez türden çelişkiler baş göstermiştir ve bu çelişkiler de hiç beklenmedik sonuçlara yol açacaktır.
REKLÂMCILIKTAN GELEN YÖNETMEN, REKLÂM DÜNYASINI ANLATIRSA...
Seçici algımızda ilk anda, gerek televizyon kanalları gerekse sinema salonlarında neredeyse her gün yeni bir örneğine rastgeldiğimiz Amerikan malı sulu aile komedilerinin biraz daha cilalı bir örneği şeklinde kanaat uyandıran
nin en büyük erdemi, sunduğu bu yüzeysel görüntüyle yetinmeyip, üstüne gayet esaslı bir sistem eleştirisi de yüklemesi… Zaten bu sayfa yer alabilmesi de bütünüyle söz konusu erdeminden kaynaklanıyor; yoksa millet olarak artık Hollywood'un böylesi cüruflarına gerçekten hiç mi hiç ihtiyacımız yok!
1967-Almanya doğumlu Amerikalı yönetmen
, güzel sanatlar fakültesinde ressamlık, yanı sıra da reklâmcılık ve grafik tasarım eğitimleri almış bir sanatçı. 2002'den, yani hayat yolunun ilk yarısını tamamlamak üzereyken sinema sektörüne dalmış ve çeşitli şirketler için tanıtım-reklâm filmleri çekmeye başlamış. Yönetmenliğini
'in yaptığı 2002 tarihli bağımsız bir yapım olan
(End of the Bar) filmindeki senaristliğiyle başlayan uzun metrajlı sinema serüveninde ise nihayet 2009'da görece yüksek bütçeli “Örnek Aile”yi yazıp yönetme şansı yakalamış.
Reklâm estetiğine âşinâ bir adam olarak, Borte'nin filminde öyle çok da dikkat çekici biçimsel kusurlar bulabilmek zor; dahası bir ilk film için yeterince olgun bir çalışma bu. Öyle ki, ilerleyen yaşına bağlı olarak son yıllarda giderek daha az sayıda filmde ve daha geri plandaki rollerde görmeye alıştığımız (bizim gençliğimizin hayranlık uyandırıcı hatunlarından)
'u beyazperdeye taşıyış biçimine baktığımızda,
“Bu adam sinemasal ışığı ve resmi çok iyi biliyor”
diyorsunuz ister istemez; çünkü yönetmen 50'lerine merdiven dayamış durumdaki Moore'u en az bir on yaş gençleştirmiş.
Aynı şekilde, kariyeri boyunca daha pek çok film ve dizide oynamasına rağmen hatıralarımızda
(X-Files) dizisinin her türlü gizemli ve uçan-kaçan mevzûyla yakından ilgili gizli ajanı
olarak yer etmiş bulunan
de alışageldiğimizin çok dışında bir profil çiziyor öyküde… Pek umulmadık bir durum olmakla birlikte, bu sıradışı kombinasyonda Moore ve Duchovny'nin kimyasının tuttuğunu da belirtmek gerek…
“Örnek Aile” ciddiye alınması gereken bir film; çünkü anlattığı şey, yani
nın hazzını yakalamak için bir ömür boyu kendini helâk edip duran batılı (ve ona öykünen doğulu) bireyin durumuna milliyetçi bir yüceltmeyle değil, acınası nazarlarla yaklaşıyor. Borte bu manzaraya yönelik gözlemlerindeki yüksek isabet oranını ise kıdemli bir reklâmcı olmasına bağlayarak şöyle diyor:
“Uzun zaman boyunca reklâm sektöründe çalıştım. Reklâmcıların sattıkları ürünleri insanların akıllarına sokmak için kullandıkları yöntemlerin çeşitliliğine her zaman şaşıran biriyim. Sözgelimi, barlarda oturup belli bir marka sigara içmek için para alan mankenler olduğunu hepimiz duymuşuzdur. Bu sektörün kurtlarının yeni bir ürünü aklımıza sokmak için ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyordum. O yüzden de bir bara bir kız yerleştirmek yerine, lüks bir eve bir aile yerleştirdim ve 'Örnek Aile' projesi böyle doğdu.”
Evet; yönetmen bir reklâmcı olarak, reklâm sektörünün insanlara bir mal ya da hizmeti hangi akıl çelmeler ve tahrikler eşliğinde satmaya çalıştığını çok iyi biliyor; bu engin bilgisini de ilk filminde ortalama üstü bir başarıyla kullanmış. Öykünün sonunda ise baştan aşağıya kurgulanmış
ın değil yine insanın gerçek doğası ve vicdanının kazanması ise hiç kuşkusuz ki yalnızca sinema adına değil, sanat adına da takdir edilmesi gereken bir tercih. Bundan dolayıdır ki gerek resimleri gerekse fragmanıyla fazla
bir görünüm sunan bu yapıtı izledikten sonra ciddi ciddi sevdiğimi de vurgulamalıyım.
Adına
denilen illetin insanın ruhunu nasıl kirlettiğini, onu hem duygusal hem de ekonomik açıdan nasıl zorladığını ve giderek hayatın tamamını nasıl da içinden çıkılmaz bir hâle sürüklediğini gösteren anlamlı bir kapitalizm eleştirisi… En azından, bu hafta sonunun baştan sona dek şiddetle bezenmiş diğer iki filmi
ve
den çok daha hayırlı ve eli yüzü düzgün mesajlar veriyor!