Yunanistan ile başlayan ve Avrupa Birliği tarihindeki en büyük borç krizi nedeniyle uzun süredir düşüşte olan borsalar, G-20 toplantısından sonra hafif bir yükseliş gösterdi. Zirveden somut kararlar çıkmamasına rağmen yükselmek için bahane arayan endeksler, toplantıdaki iyimser mesajlarla yetindi ve ortalama yüzde bir oranında değer kazandı
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen ve dünyanın önde gelen 20 ekonomisinin liderini bir araya getiren G-20 zirvesinde somut önlem kararları çıkmazken Avrupa ve ABD tarafı büyüme ve bütçe kesintileri konusunda karşılıklı uzlaşma adımları attı. Zirveden çıkan en önemli sonuç, ülkelerin 2013 yılına kadar kamu açıklarını yarı yarıya azaltma ve 2016'ya kadar da borç yüklerini istikrarlı seviyeye indirme taahhüdü oldu. Zirveden piyasayı etkileyecek somut veriler çıkmamasına rağmen uzun vadede faydalı olacak ve sadece piyasaya pozitif mesaj vermek adına alınan bu karar yatırımcılar arasında endişelerin dağılmasına neden oldu. Hong Kong Borsası'nda 0,4 puan Güney Kore, Tayvan, Hindistan, Endonezya endekslerinde ılımlı yükselişler görüldü. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası ise yüzde 1.02 değer kazanarak 57 bin sınırını zorladı.
G20'nin bundan önceki üç zirve toplantısında sağlanan uyumun tersine bu kez liderler, ülkelerin kendilerine uygun hızlarda ilerlemelerine ve "farklı ve kendisine özgü" politikalar belirmelerine razı oldular. Ülkelere, bu hedeflere ulaşma konusunda kendi şartlarına uygun yöntemleri devreye sokma esnekliği tanındı. Toronto'da hafta sonunda gerçekleşen zirveden çıkan bu karar, teşvik paketlerinin geri çekilmesi konusuna ciddiyetle yaklaşıldığına yönelik uluslararası piyasalara ve ülkelerin kendi kamuoylarına verilen bir işaret olarak da algılandı.
ABD, bütçe açıklarının hızlı şekilde azaltılması ve teşvik harcamaların geri çekilmesinin yeni bir resesyon riski oluşturabileceğini savunuyordu. Öte taraftan, başta Almanya olmak üzere Avrupa, önlemlerin alınmasında geç kalınmasının sürdürülebilir olmayan borç seviyelerine, yüksek faiz oranlarına ve hatta ülke iflaslarına yol açabileceğine dikkat çekiyordu. Bütçe açıklarının yarı yarıya azaltılma kararı, Avrupa'nın da uzun süredir tasarruf tedbirleri ile gerçekleştirmeye çalıştığı amaçlardan bir tanesiydi. Bu anlamıyla zirveden çıkan bu karar Avrupa'nın ABD'ye karşı kazandığı zafer olarak nitelendiriliyor.
Rusya ve Türkiye, G-20 2013 zirvesine evsahipliği konusunda karşı karşıya geldi. Rusya Devlet Başkan Dimitriy Medvedev'in danışmanlarından Aleksandır Dvorkoviç Rusya'nın 2013 yılında G-20'nin evsahipliğini yapmak istediğini ancak Türkiye'nin de aynı yıl evsahipliği yapmak istemesi nedeniyle bu konuda nihai bir kararın alınamadığını söyledi. Dvorkoviç, bu konudaki görüşmelerin Kore Zirvesi'ne kadar süreceğini belirterek, 'Zirveye kimin evsahipliği yapacağı kararının Kore Zirvesi'nde açıklanacağını tahmin ediyorum' diye konuştu. G-20'nin gelecek yılki zirvesinin Fransa'da yapılacağını kaydeden Dvorkoviç, 2012 zirvesinin Meksika'da olacağını kaydetti. Zirve diğer taraftan küresel finansal krizden sonra dünya ekonomisinin yeni bir aşamaya geçtiğini de gösterdi. Kriz sonrası hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler ekonomilerini canlandırmak için teşvik paketlerini uygulamaya koymaya odaklanmıştı. Ancak şimdi ise ülkeler artan bütçe açıkları ve borç yükleri ile boğuşuyor.
Çin, sonuç bildirisinde para birimi yuanı daha esnek hale getirme kararına "olumlu manada" dahi değinilmesine karşı çıktı ve bunun üzerine son dakikada Yuan ile ilgili kısım metinden çıkarıldı. IMF Başkanı Kahn, sonuç bildirisinde bu hususa yer verilmemesinin "çok da önemli olmadığını" belirterek, "Önemli olan Çin, bu hareketiyle (para birimini esnek hale getirme kararı), küresel ekonominin yeniden dengelenmesi yolundaki toplu çabanın bir parçası olmak istediğini gösterdi" diye konuştu.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, G-20 ülkelerinin 2013 yılına kadar bütçe açıklarını yarı yarıya azaltma hedefinden öte, bu ülkelerin borçlarını düşürmek için hayata geçirdikleri önlemlerin daha önemli olduğunu söyledi. Kahn, devlet borçlarını azaltmaya dönük ortak hedef koyulmasının sorunu "fazla basitleştirdiğini" savunarak, "Bütçe açıklarının yarı yarıya azaltılmasından konuşmak sorunu fazla basitleştiriyor, çünkü bu ülkeden ülkeye değişen bir şey. Ülkelerin doğru tedbirleri hayata geçirmesine daha fazla ilgi gösteriyorum" dedi.
ABD Başkanı Barack Obama, bütçe açıklarının düşürülmesi konusundan memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Obama, zirve öncesinde liderlere tasarruf tedbirlerinin resesyon riski oluşturduğunu ve bundan önce ekonomik büyümeye odaklanılması gerektiğini dile getirmişti. Alınan kararların Obama'nın zirveden buruk ayrılmasına neden olduğu belirtiliyor.