Oyuncu olmak isteyen gençlere yönelik kendi deneyimlerinden oluşan Dersimiz Oyunculuk kitabını yazan Yeşim Ceren Bozoğlu kitabı yazarkenki amacım ahkam kesmek değildi diyor. Oyunculuğa dair birkaç detaya dikkat çeken Bozoğlu “Derdiniz iyi oyunculuksa iş kiloya değil ruha bakar. Ben bu anlamda kendimi her seferinde tanımadığım bir kadına dönüştürmekten çok keyif alıyorum” diyor
Dersimiz Oyuncuk kitabını oynanacak herhangi bir rol için karakter çözümlemeyi vb. örneklemek ve reel olarak sektörümüzde karşılaştığımız mücadeleleri anlatmak amacıyla, kişisel serüvenimden yola çıkarak yazdım. Oyunculuğa adım atacağınız anda kullanılabilecek pratik bilgiler ve ipuçları içeriyor. Mesela sektörümüz maalesef İstanbul dışında her yere taşra diye bakar. Çünkü sektörün kalbi İstanbul'da atar. O yüzden ben de İzmir'den yani “taşra”dan geldiğim için İstanbul'da belli bir duruş içerisinde ve oyunculuğa duyduğum aşkla sıfır sosyal çevre ve hiçbir bağlantım olmadan figürasyondan başlayıp bugünlere gelişimin hikayesini paylaştım diğer taşradan gelecek ve gelen arkadaşlarım için.
Evet, uzun bir süre oyuncu koçluğu yaptım, konservatuara öğrenci yetiştirdim ve hala yetiştiriyorum. Ancak artık yoğunluktan yetişemiyorum ve oyuncu koçluğunu bıraktım. Dersimiz Oyunculuk kitabıma öğrencilerime koçluk yaparken kullandığım tekniklerle, gerçek hayattan alınmış bir oyunculuk macerasının harmanlanmış hali de diyebiliriz. Kısaca söylemek gerekirse karşınızdakileri oynadığınıza inandırabilmek, bir oynadığınızın bir diğerine benzememesi için sahici oyunculuk diye tanımladığım tekniği anlatabilmek adına bir bilinç oluşturma fikrinden doğdu kitap. Zaten kitabımın önsözünde de belirttiğim gibi amacım ne edebi bir iddia ne de oyunculukla ilgili ahkam kesmek, temel meselem daha fazla insanla öğrendiklerimi ve tecrübelerimi paylaşmak.
Evet, öyle. Kitapta bir karakterin çözümlemesinden, oynarken gerçekten seyircinin oynadığınız rolün duygularını iliklerinde hissetmesi için yapmanız gerekenlere, setlerde ve tiyatro provalarında karşılaşacağınız gerçek engellere ve bunları nasıl daha az moraliniz bozularak, daha az yara alarak ve pes etmeden çözebileceğinize dair birçok ipucu var. Bu anlamda bu kitabı oyunculuğa ilk başladığım zamanlarda okumuş olmayı şahsen ben çok isterdim, belki daha az acırdı canım. Başınıza gelecek olan iyi ve kötü şartlarla ilgili bir bilginiz varsa yolculuk çok daha keyifli olabilir diye düşünüyorum.
Benim tercihim medyayla geç tanışmaktan yana oldu. O yüzden de sizler beni daha çok Doktorlar ve Geniş Aile dizisinden hatırlıyorsunuz. Aslında geride bir 15 yılım var ve 15 yıl kısa bir zaman mı bilemiyorum. Aslında Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü'nü tez yazarak ve oyun sahneleyerek bitirdiğimde, akademik kariyer için lisans üstü program dahilinde de kitabımı yazabilirdim. Oysa ben akademik anlamda, teorik ve pratik olarak edindiğim bilgiyi birebir sektörün içinde ve her aşamasında çalıştıktan sonra yazmayı uygun buldum. Böylece daha gerçek, deneyimlenmiş bilgilere ulaşabilirim diye düşündüm.
15 sene içerisinde de yüzlerce bölüm dizi, 14 sinema filmi ve sayamayacağım kadar tiyatro oyunundan sonra kitapta paylaştığım her bilgiyi ruhumun her hücresinden yaşanmışlıkla süzüp aktardım. Elbette ki oyunculuk bitmeyen bir öğrencilik, kitabın adı da bu yüzden Dersimiz Oyunculuk zaten, benim de öğrenme sürecim devam ediyor elbette. Yani ben de öğrenciyim hala ve sonuna kadar da öyle kalmayı umuyorum. Bir de oyunculuk camiamızda bir deyiş vardır: “Oyunculuk çok kolaydır sadece ilk 40 senesi zordur” diye.
Yaşanmışlıklar bazen çok daha öğretici olabiliyor. Kendi hikayemi paylaşırken en büyük hayalim oradaki deneyimlerin bu meslekle ilgili insanların ruhlarını daha az acıtarak ve daha kolaylıkla kendi yollarını bulmalarına yardımcı olmaktı, bilgiyi ve tecrübeyi paylaşmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Kitabın içinde hayat kurtaran dersler var.
O çok önemli ve öğrenilmesi elzem olan bir ders mesela. Ben yaşadım ve gelen bir bilgi yardımla ayakta kalabildim. Bu kitabı okuyan bir oyuncunun belki de kariyeri kurtarabilecek cinsten bir ders. “Rolünün matematiği kur” da çok önemli bir ders. Ve “Ustanı doğru seç” belki de en önemli ipucu derslerden biri. Bunun gibi dersler aynı zamanda hayattaki duruşla da ilgili tabii ki. Örnek olmak çok ciddi bir sorumluluk, kendi adıma ben ustalarımı örnek almaya devam ediyorum. Oyunculuğun ilk adımındaki arkadaşlarım da beni örnek alacaklarsa bundan onur duyarım.
Usta-çırak ilişkisi zaten bu anlamda mayın tarlalarından koşarken kendinizi nasıl koruyacağınızı anlatmaktır biraz da. Bu anlamda benim ustalarım kitaptaki hikayelerde de paylaştığım gibi beni uyardı. Uğur Yücel, Mahmut Gökgöz, Yücel Erten, Nihat İleri, Zafer Algöz, Meral Okay gibi isimlere gönül borcumu bu nedenle ödeyebilmem mümkün değil. Tiyatro ve özellikle televizyon dizilerinde bu jenerasyonların buluşması ne mutlu bize ki samimiyetle yaşanıyor. Cüneyt Türel, Tomris İncer, Rasim Öztekin, Meral Çetinkaya, Sermin Hürmeriç, Macit Koper gibi isimlerle gerek tiyatroda gerek setlerde karşılıklı oynama ve onlarla aynı havayı soluma şansı elde ettiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Hayatımın her dönemecindeki bütün ustalara borçlu olduğumu düşünüyorum.
Oyunculuk hayatın her alanından öğrenilen ve beslenen bir iştir. Kitaplar bu bağlamda zihinsel engellerimizi fark etmemiz ve onları değiştirmemiz anlamında çok ama çok değerli. Oyunculuk ve kitap okumak arasında bir ilişki olmasaydı herhalde bu bağlamda oyunculuk akademilerinde üniversal anlamda eğitim süreci de mümkün olmazdı. Oyunculuğun bir eğitim işi olduğu muhakkak. Bunu ister okul kavramı içerisinde, ister sektörün göbeğinde gerçekleştirin, her iki durumda da oyunculukta başarıyı hedefliyorsanız çok ama pek çok çalışmanız ve kendinizi bu aşka adamanız şart. Kötü oyunculuğun okullusu alaylısı olmaz.
Beni şaşırtan ve daha önce oynadığım diğer 25 kadına benzemeyen ve ruhuma dokunan her şeyi oynamaktan zevk aldım.
Derdiniz iyi oyunculuksa iş kiloya değil ruha bakar. Ayrıca fiziksel görüntünüz rolünüz neyi gerektiriyorsa ona uygun belirlenmelidir. Ben bu anlamda kendimi her seferinde tanımadığım bir kadına dönüştürmekten keyif alıyorum.
Teşekkür ederim, Sevim çok eğlenceli bir kız ve komedi performansı açısından da çok renkli bir karakter. Enerjisinin yüksekliği, masumiyeti, vicdanı, çok komik olması ve sevgili seyircilerimizin de diline pelesenk olan 'aşkitom' repliği onun bu kadar sevilmesine sebep oldu sanıyorum... Geniş Aile, Türkiye'nin ailesi olduğu için seyircilerimiz Sevim'e evlerinin kızı muamelesi yapıyorlar. Bunun keyfini sürmekte oyucu olarak bana kalıyor ve bu yüzdende Sevim'i çok seviyorum ve onu oynadığım için çok mutluyum. Sizin vesilenizle bizi izleyen ve destekleyen bütün izleyicilerimize de buradan kucak dolusu sevgilerimi iletmek isterim.