G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantılarında, kur konusu da dahil olmak üzere uygulanacak yöntemler liderlere bırakıldı. Küresel ekonomiyi sarsan ticari dengesizliklere yönelik kritik kararlar ise gelecek ay yapılacak zirveye kaldı
Güney Kore'nin Gyeongju kentinde geçtiğimiz hafta yapılan G-20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantılarında yetkililer, yüksek cari açık ve ticaret fazlalarının kontrol altına alınması için uygulanacak politikaların çerçeveleri üzerinde anlaşsa da özel hedefler belirleyecek öneriler sunmadı. G20 maliye bakanları ve merkez bankası toplantılarından para birimlerini devalüe etmeme kararının yanı sıra, Türkiye'nin IMF yönetimine girebilecek ülkeler arasında öne çıkması diğer bir önemli karar olarak öne çıktı.
Toplantılar çerçevesinde en önemli kararlardan birisi de uygulamaların esasları belli olmasa da kur savaşlarında ateşkes ilan edilmesi oldu. G-20 ekonomi kurmayları, rekabetçi devalüasyon yapılmaması ve kurların piyasaların belirlediği değerden işlem görmesi gerektiğini kaydetti. Maliye liderleri ayrıca, dünya ekonomisindeki kırılgan toparlanmanın sürdürülebilmesi ve küresel dengesizliklerin düzeltilmesi için uluslararası işbirliğinin önemine dikkat çekti. G20, ABD'nin "cari dengelerde rakamsal hedef belirleme" önerisini ise onaylamadı.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın "IMF tarihinin en büyük reformu" olarak nitelendirdiği kararlarla, Avrupa, 24 sandalyeli icra kurulunda sahip olduğu sandalyelerden 2'sini gelişen ülkelere bırakmaya razı oldu. Toplantılarda halen 340 milyar dolar civarı olan IMF kotasının ise iki katına çıkarılmasına ve kotaların yüzde 6'sından fazlasının gelişen ülkelere verilmesine karar verildi. Gelişen ülkelerin oy hakkı artışına ilişkin çalışmaların, 2012 IMF toplantılarına kadar tamamlanması hedefleniyor. Toplantıların ardından, avro/dolar paritesi Asya'daki işlemlerde 1.40'ın üzerine çıkarak son bir haftanın en düşüğüne geriledi.
Para biriminin daha hızlı değerlenmesi ve yüksek miktardaki ticaret fazlasını azaltması yönünde Çin'e baskı yapan ABD amacına ulaştı. ABD Hazine Bakanı Timothy Geithner, toplantıların ardından, “Toplantılarda elde ettiğimiz en büyük başarı, önümüzdeki dönemde ticari dengesizliklerin önüne geçecek bir politika çerçevesi konusunda anlaşmamız oldu” dedi. Ancak yetkililer bu çerçeveye yönelik herhangi bir detay vermezken, toplantıya katılanlar ABD'yi uyguladığı gevşek para politikasının gelişmekte olan ülkelere sıcak para akışını artırdığı konusunda uyarmaktan geri kalmadı. ABD ve Güney Kore, ticaret fazlaları konusunda rakamsal hedeflere yönelik bir fikir birliğine varırken, özel hedefler belirlemeye yönelik öneriler, Almanya, Brezilya ve Japonya'nın sert muhalefetine takıldı. Toplantılarda Almanya ve Çin'in, ABD'yi ABD Merkez Bankası'nın (FED) uyguladığı para politikaları nedeniyle eleştirmesi dikkat çekti. Almanya Maliye Bakanı Rainer Brüderle, FED'i piyasaya verdiği bol likiditeyle kuru dolaylı yoldan manipüle etmekle suçladı. Çin Maliye Bakanı Xie Xuren de, gelişmiş ülkeleri politikalarını belirlerken daha sorumlu davranmaya çağırdı.
Toplantılarda, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) yapısı konusunda da önemli ilerleme kaydedildi. Bu bağlamda, Avrupa'dan gelişmekte olan Çin ve Brezilya gibi ülkelere güç aktarımı gerçekleşti. Analistlerinse toplantıların ardından sessiz kaldıkları görüldü. Eski bir IMF yetkilisi olan ve şu anda ABD'deki Cornell Üniversitesi'nden öğretim görevlisi olan Eswar Prasad, “Cari açığı yüksek seviyelerde olan ülkelerin daha sıkı IMF kontrolünden geçmesini öngören politikada büyük başarılılar elde edilmese de böyle bir denetim tehdidinin olması, ülkeleri daha fazla önlem almaya itecektir” dedi. Citigroup analistlerinden Todd Emler, “Toplantı, ABD'nin dolara sürekli değer kaybettiren müdahaleci tavrını sonlandırması konusunda herhangi bir baskı unsuru ortaya çıkarmadı. Asya'daki para politikalarının daha esnek olması yönünde çağrı yapılmadı ve Japonya gibi ülkelere piyasalara müdahale ve sermaye kontrollerine yönelik açık kapı bıraktı” diye konuştu.