Essential / Seçkiler albümüyle birbirinden değerli türküleri piyano eşliğinde seslendiren genç sanatçı Cem Adrian “ Türküleri piyanoyla söyleyerek dünya formatına soktum” diyor
Cem Adrian'ı anlatmaya başlarken söylenecek ilk şey onun ses tellerinin bize göre üç kat uzun olmasıdır herhalde. 6.5 oktavlık sesi onu bizden ayıran en büyük özelliği. Sahip olduklarının ne kadar önemli olduğunu bilse de bunu çok çok üstün bir meziyet gibi anlatmıyor. Hatta ona göre bu sesleri herkes çıkarabilir. Bir kafede falcılık yaparken, tanıştığı Fazıl Say'ın sayesinde özel öğrenci statüsüyle Bilkent Üniversitesi'nde müzik okumaya başlayan Cem Adrian bugüne kadar üç albüm çıkardı. Yeni albümü Seçkiler'de türkülerin coverlarına yer veren Adrian türküleri kendine has üslubuyla yeniden yorumlamış. Cem Adrian'la yeni çıkardığı albümü Essential / Seçkiler'i konuştuk.
Cem Adrian albümüyle ilgili olarak “İnsanların da benden bir talebi vardı. Benim de bu türküleri kaydetmek gibi bir planım vardı. Sevdiğim ve söylemekten büyük keyif aldığım türküleri okudum.” diyor. Söz ve müziklerini yaptığı albümleri de çıkarmaya devam edeceğini ifade eden genç sanatçı “Cover yaptığım türküleri albümüme koymak istemedim. Çünkü ben her albümümde bir hikaye yazarım. Türkülerin coverları da o albümdeki hikayede anlamsız durabilirdi” şeklinde konuşuyor. Albümde bir de ilahiye yer veren Adrian bu durumu şöyle açıklıyor: “Albümün adı etnik. Etnik köken müziği anlamına geliyor. İlahi de bir etnik müzik ve bunu albümde koymakta hiçbir sakınca görmedim.”
Adrian'a göre türküler kimsenin değil ve nasıl yorumlanacağına da kimse karar veremez. Albümde bağlama yerine piyano kullanan genç sanatçı “Türkülerin bestelenme şekli tek enstrümandır. Ben türküleri ruhundan ödün vermeden söyledim. Bağlama yerine daha Avrupai bir enstrüman kullandım. Bu türküyü dünya formatına soktu. Aslında ne kadar büyük melodik yapıları olduğunu anlaşılır hale getirdim. Türküler kimsenin malı olmadığı için kendi payıma düşen hakkımı kullandım” diyor. Şarkı söylemeye küçük yaşta başlayan ve bir oyunmuş gibi sürdüren Adrian şarkılarını başkalarına dinletene dek kendisinde özel bir durum olduğunu fark etmemiş. Aileniz bu durumun farkında mıydı diyorum, Adrian cevaplıyor: “Ailemde zaten müzikle ilgilenen birisi olmadığı için onlar da çok fazla üzerime düşmedi. Yugoslav asıllı olduğumuz için evdeki müziğin yapısı biraz daha farklıydı. Evde hiç bir zaman arabesk ve türk sanat müziği dinlenmedi. Daha çok Balkan müzikleri dinlerdik.”
Türküleri radyoculuk günlerinde keşfeden genç sanatçı o güne kadar hiç türkü dinlememiş. Fakat bir kez dinledikten sonra da bir daha vazgeçememiş. “Türk toplumunda türkülerin avama hitap ettiği yönünde bir yanılgı var. Ama aslında türkü dediğiniz şey bir kültürün temelidir” diyen genç sanatçı, "Say'ın gölgesinde kalıyorum" gibi bir düşünceniz var mı diye sorunca sözlerini şöyle sürdürüyor: “Fazıl Say'ın gölgesi büyük bir gölge. Çok şey borçlu olduğum biri. Öyle bir kaygım yok. Fazıl Say bana hep saygı duymuştur.”
Adrian ses tellerini nasıl koruduğunu sorduğumuzda ise eskisi kadar sigara kullanmadığını vurguluyor. Konserlerinde şarkılarını söylerken bambaşka bir ruh haline bürünen ve gözlerini kapatarak şarkı söyleyen genç sanatçı bu durumu şöyle açıklıyor: “Sahne benim için önemli. Gözlerimi kapatırım ve insanlara hikayeler anlatırım. Başka hikayelere, dünyalara göç gibi. O bir mekandır orada insanlar bir şeyler yer içer ve para öderler. Para sesi duyarsınız. Bunları görmemek için de gözlerinizi kapatırsınız.” Adrian bundan sonra Seçkiler'in caz ve klasik müzik serisini çıkaracak. Kasım'ın ortasında da Emir albümünü yayınlayacak. Proje olarak Abdullah Oğuz'un Sıcak filmininmüziklerini yapacak olan Adrian ayrıca o filmde bir cami müezzinini canlandıracak.
1980 yılında Edirne'de doğan Adrian Yugoslav kökenli bir ailenin ikinci çocuğu. 18 yaşında başladığı 6 yıllık radyoculuk hayatında stüdyoda yaklaşık 250 şarkı kaydeder. 2003 yılında İstanbul'da Serkan ve Efkan Erdal'la kurdukları Mystika isimli etnik müzik grubunda solist ve dansçı olarak çeşitli mekanlarda sahne almış.