Annesini kaybetti, babası alkolik çıktı, abisi uzaklara kaçtı. 16 yaşında kendisini öyle yalnız hissetti ki, hasretiyle kavrulduğu annesinin mezarını elleriyle kazıp toprağa sarılıp uyudu. Madde bağımlısı genci, okuduğu bir kitap intiharın eşiğinden kurtardı.
Annenin ansızın vefat etmesi, ardından alkol bağımlısı babanın sahip çıkmaması, 16 yaşındaki bir çocuğun hayatını kararttı. Annesini kaybettikten sonra hayatla yalnız başına mücadele etmek zorunda kalan Adanalı D.G, küçük yaşta alkol ve uyuşturucu maddeye sığındı. Bir yandan mezarını kazıp sarılmayı deneyecek kadar büyük olan anne hasreti, diğer yandan alkol ve uyuşturucu bağımlılığının verdiği acıyla intihar girişimine kadar uzanan bu zorlu hayatı bir kitap değiştirdi.
D.G, annesinin 2 yıl önce aniden vefat etmesi ve kötü arkadaş çevresinin de etkisiyle uyuşturucu madde bağımlısı olmuş bir genç. İçine düştüğü kötü durumdan kurtulmayı birçok kez denese de başarılı olamamış. Anne hasreti ve madde bağımlılığının verdiği acıyla intihar girişiminde bulunmuş. Uyuşturucu madde alıp memleketi Adana'daki bir köprüden kendini sulara bırakan D.G, hayata veda etmek istediği o kötü anı şöyle anlatıyor: "Hap almıştım. Hiç iyi değildim. Kendimi köprüde buldum. Unutmak için ölmek istedim ve suya atladım. Annem öldükten sonra kendimi çok yalnız hissettim." D.G, yaşadığı dramı ise, "Babam gitti. Abim uzaklaştı. Arkadaşlarım al şunu iç, unutursun dediler. Unutmak için alkol aldım. Madde bağımlısı oldum. Annemi çok özlemiştim" sözleriyle dile getiriyor.
Hayata tutunmaya çalışan D.G, intihar girişiminin ardından hasretine dayanamadığı annesinin mezarına gitmiş. Annesinin mezarını kazmaya çalışan D.G, "O kadar çok özlemiştim ki, anneme sarılmak istedim" diyor. Fakat mezarı elleriyle kazmayı başaramadığını anlatıyor. D.G, bu bunalımlı dönemi okuduğu bir kitapla atlattığını belirtiyor. D.G, yazar Şadiye Furkan Demirtaş'ın kaleme aldığı “Beyaz Ölüm” kitabını okuduğunu anlatıyor. Uyuşturucu madde bağımlısı bir gencin ibretlik hayatını anlatan kitabı okur okumaz "Son çarem sensin" diyerek Şadiye Furkan Demirtaş'a telefonla ulaşmış.
Alkol ve madde bağımlılığıyla sorunların kesinlikle çözülmediğini söyleyen D.G, "Uyuşturucu insanı gittikçe bataklığa itiyor. Ben bataklıktan kurtulmak için Şadiye ablanın yanına geldim. Şadiye ablanın 'Beyaz Ölüm' ve Yaşar Alptekin'in 'Yeniden Doğdum' kitabını okuduktan sonra hayata bağlandım" diye konuşuyor. Tedavi için memleketi Adana'dan ayrılarak kendi deyimiyle 'Şadiye ablasının' yanına gelen genç, uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulma kararının ardında yatan asıl etkeni ise şu soruyla dile getiriyor: "Bizi Allah yarattıysa, bu canı Allah verdiyse ölünce onun emanetine zarar vermiş insan olarak huzuruna nasıl çıkarız?"
Madde bağımlılığından kurtulmak isteyen D.G'nin geçtiğimiz Cuma günü kendisine telefonla ulaşarak durumunu anlattığını ifade eden yazar Şadiye Furkan Demirtaş, olayı şöyle aktarıyor: "Onun çok zor durumda olduğunu anladım. Adana'dan aradığını söyledi. Telefonda bana her şeyi anlattı. Çok üzüldüm. 'Son çarem sensin Şadiye abla, beni kurtar bu hayattan' dedi. Ben de hemen İstanbul'a yanıma gelmesini istedim." D.G'nin çok zor günler geçirdiğini anlatan Demirtaş, "Tedavi olması için elimden geleni yapacağım. Sonra onu okula göndereceğim' diyor.
Annesini çok özlediğini sık sık dile getiren D.G, “Cennet annelerin ayakları altındadır” Hadis-i Şerif'ini hatırlatıyor. Hayattayken annelerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini anlatan D.G, “Anneniz öldükten sonra onu altın tabutla defnetseniz de faydasız. Ailenize sahip çıkın onlardan ayrılmayın. Onları incittikten sonra kaybedince çok pişmanlık yaşıyorsunuz ki. Anne baba çok önemli. Onları kaybetmeden önce değerlerini bilin. Onlar gidince hiçbir şeyin anlamı kalmıyor” şeklinde konuşuyor.