'Yürü git lan'ı çok seviyorum!

00:002/01/2010, Cumartesi
G: 2/01/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
'Yürü git lan'ı çok seviyorum!
'Yürü git lan'ı çok seviyorum!

Geniş Aile dizisinin 'kekeme coğrafya hocası Mürsel'i İlker Ayrık, dizinin çok iyi reyting almasının sırrının 'basitlik' olduğu görüşünde: “Hayat, Geniş Aile'den daha marjinal. Aslında basit olan değerlidir. Bu dizi de basit olduğu için sevildi”





Star Gazetesi'nin haberine göre, diziyi izlerken böylesine saf bir insanın bu vahşi dünyada yaşayamayacağını düşünüyorsunuz ama keşke bizim mahallede olsa da her gün yanaklarını sıksak diye de içinizden geçiriyorsunuz. Birçok insan onun Türk televizyonlarının gördüğü en iyi karakterlerden biri olduğunu düşünüyor. Her bölümde bizi göbeğimizi hoplata hoplata güldüren, yüzümüzdeki kasları gevşeten Geniş Aile dizisinin elinden cetveli düşmeyen coğrafya hocası Mürsel o... Kekemeliğiyle, cümleleri birbirine bağlarken çıkardığı 'hoopp' sesiyle, sevinçli olduğu vakit 'huuuu huuuu' efektiyle dizi izlemeyene bile dizi izlettiren bir karakter Mürsel... Bu sevimli karakteri ete kemiğe büründüren İlker Ayrık, televizyon dizisi Aslı ile Kerem, Cesaretin Var mı Aşka? ve Laf Ebeleri ile tanındı. Ayrık hem dizide rol alıyor hem de bir borcu her hafta yerine getiriyor. Oyuncu arkadaşı Aykut Taşkın ile birlikte Savaş Dinçel'in vefat etmeden önce yönettiği son tiyatro oyunu Uçurtmanın Kuyruğu'nda oynuyor. Ayrık, Müjdat Gezen'in kendi sahnesinde Savaş Dinçel adını verdiği salonda oynanan oyun için “Bu oyunu ölene kadar oynayacağım” diye konuşuyor.


• Bu dizi neden çok sevildi?

Basit bir iş olduğu için çok sevildi bence. Sırrı burada. Geniş Aile de basit bir ailenin çok da önemli olmayan dertlerinden yola çıkan ama kişilerin birbirlerine davranma meselesi üzerinden gittiği için sıcak olan bir dizi. Bu yüzden beğeniliyor. Bence hayat, Geniş Aile'den daha marjinal.


• Oyuncular kadar senaristlerin de öneminin olduğunu düşünüyor musunuz?

Elbette. Cüneyt İnan ve Kamuran Süner çok iyiler. Dizinin bu kadar iyi olmasının ardında onların mizah dünyasından gelmesi de etkiliyor. Spontan espriyi kısa süre içinde yaratabiliyorlar. Biz her hafta bir mizah dergisini bekler gibi senaryoyu bekliyoruz. Ama bunun yanında D Prodüksiyon'un da hakkını teslim etmemiz gerek.


NAZAN DEĞİL TAAZAAN DİYOR

• Oyuncularından biri Geniş Aile'nin diğer dizilerden farkını anlatırken 'Bu dizide başrol oyuncusu yok. Herkes başrolde' yorumunu yapmıştı. Mürsel de bu başrollerden birini kaptı. Buna katılıyor musunuz?


Mürsel tereddütlü konuşan bir adam. Küçük yaşta yetim kalmış. Ama hikaye günümüzde geçtiği için o eksiklikleriyle karşımıza çıkıyor. Konuşma biçimi de onun içe kapanıklılığının bir sonucu. Saf bir insan. Mürsel'in bu kadar saf olmasını tercih eden elbette senaristler. Ama ilk bölümlerden sonra benim oynama biçimim de sanırım senaristlere yön verdi. Mürsel'i ben kekeme yaptım.


• Mürsel'in en sevdiğiniz repliği hangisi?

'Yürü git lan'ı çok seviyorum. Bu da sahnede çıktı. Cevahir'in düşmanı Koyu Bilal bir sahnede Mürsel'e 'Yürü git lan pasif' diyor. Sonra ben de onun gözlerine gaz sıkıyorum. O bağırıp çağırırken az önce bana dediği 'Yürü git lan pasif' lafı o kadar ağrıma gidiyor ki onun intikamını almak için aynı biçimde karşılık veriyorum. Ama Mürsel gibi naif bir adamın 'Yürü git lan' demesi de başka olmalıydı. Koyu Bilal gibi söyleyip tekrar Mürsel'e ani bir dönüşü olmalıydı. İlk yaptığımda sette çok güldük. Sonra herkes çok sevdi.


• Bir de Mürsel Nazan'a dili dönmediği için Tazan diyor, değil mi?

Dili üst damağına yapışarak cümleye başlıyor. Nazan da öyle deforme olup 'Taazaan' diye çıkıyor.


Eşime ortaokulda aşık olmuştum
• Oyunculuğun dışında iyi ki yapmışım dediğiniz ne var şu hayatta?

Evlenmek. Sıradan bir insanım ben. İyi ki oyuncu oldum ve iyi ki sevdiğim insanla evlendim.


• Eşinizle nasıl tanıştınız?

Biz Sanem'le dört buçuk aydır evliyiz. O benim ortaokul aşkımdı. Aşkımdan haberi yoktu ama! Lise, İstanbul, oyunculuk falan derken 15 yıl sonra ortak bir arkadaşımızla İstanbul'da karşılaştım. Bihter'e ilk sorduğum şey 'Sanem ne yapıyor ya?' oldu. O da İstanbul'daymış. Arkadaşımdan bir görüşme ayarlamasını istedim. Görüştük, bir yerde oturduk. İki-üç ay işlerimiz nedeniyle bir araya gelemedik. Ondan sonra görüştüğümüz gün sevgili olduk. Altı ay sonra da evlenme teklif ettim.


• Ortaokulda aşık olduğunuzu söylediniz mi?

Evet. Ama bunu kanıtlamam gerekiyordu. Onu annemle tanışmaya götürdüm. Birlikte Balıkesir'e gittik. Annemin eski fotoğraflarının arasından benim ortaokuldaki fotoğraflarım çıktı. Orada Sanem'in iki vesikalık fotoğrafı vardı. Farklı okullarda olmamıza rağmen o fotoğrafları bulmuştum. O dönemde fotoğraf pahalı bir şeydi. Altı taneye sahip olurdunuz. Hatta bir tanesi yıpranmıştı çünkü cüzdanımda taşımıştım. Şimdi o benim hayat arkadaşım. Ölmeden hemen önce görmek istediğim insan. En son onu görüp gözlerimi kapamak istiyorum.