"Acımız ve öfkemiz büyük, ancak bu tür terörist saldırılar karşısında itidal ve sağduyumuzu kaybetmemek, iç barış ve huzurumuzu korumak, askeri tedbirlerin yanı sıra, bölgesel kalkınmayı daha fazla hızlandırmak zorundayız"
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Başkanı Bolat, yaptığı yazılı açıklamada, bölücü teröristlerce gerçekleştirilen son kanlı saldırıların kirli ve sinsi bir oyunun parçası olduğunu belirterek, teröre verilecek en anlamlı cevabın, birleşme ve birlikte hareket ederek bölücü terörün oyununu bozmak olduğunu bildirdi.
Hükümetin alacağı ve askerlerin uygulayacağı kararların yanında olduklarını ifade eden Bolat, "Tezkere sonrası, Türkiye'yi terör yolu ile Kuzey Irak bataklığına çekme gayretleri hızlandı. Acımız ve öfkemiz büyük, ancak bu tür terörist saldırılar karşısında itidal ve sağduyumuzu kaybetmemek, iç barış ve huzurumuzu korumak, askeri tedbirlerin yanı sıra, bölgesel kalkınmayı daha fazla hızlandırmak zorundayız" dedi. Bolat, terörist eylemlerin amacının toplumun birlik ve beraberliğini bozmak,amaçlananın vatandaşlar arasında nifak tohumları ekmek, iç barışı ve huzur ortamını sabote etmek ve Türkiye'yi Kuzey Irak'taki bataklığa çekmek olduğunu bildirerek, şunları kaydetti: "Halkımız haklı tepkisini ortaya koyarken, sağduyusunu asla kaybetmeden, terörün gerçek niyetinin farkında olarak hareket etmeli, kışkırtmalara karşı uyanık ve şuurlu olmalıdır. Bölücü teröristlerle, vatanına ve milletine yürekten bağlı vatandaşlarımızı ayırt edebilmelidir. Terörün tetiklediği duygularını kontrol edebilmeyi başarmalı, 'kardeşlik hukukunu' zedeleyici tutumlardan kaçınmalıdır.
Türkiye'de 23 yıldan bu yana devam eden, maddi ve lojistik açıdan dış destekleri olan terörün ortadan kaldırılması ve şehitlerimizin kanının yerde kalmaması halkımızın ortak dileğidir. Tezkerenin ardından, geniş çaplı bir askeri operasyon dahil tüm alternatiflerin masada olduğu bu olağanüstü kritik dönemde, tüm çekişmeleri bir kenara bırakıp adeta tek yürek-tek millet olmalı, hükümetin kısa-orta ve uzun vadeli stratejik kararlar geliştirme sürecine pozitif katkıda bulunmalıyız. Terörle mücadele konusunda parti ayrımı, dernek ayrımı, zihniyet ayrımı olmadan milletçe kenetlenmeli, dimdik ayakta olmalıyız. Bu anlamda hükümet ve asker birlikte hareket etmeli, terörist saldırıların, Türk milletini, devletini ordusu ile daha bütünleştirmekten öteye gidemeyeceğini tüm dünyaya göstermeliyiz."
Ömer Bolat, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ekonomik-sosyal yatırım ve projelerine bölge halkının verdiği olumlu tepkinin, terör örgütünün bölgedeki zeminini hızla kaybettirdiği bir dönemde terörist eylemlerin artmasının dikkat çekici olduğunu ifade ederek, "Bölge halkı, devletin uzattığı şefkat elini tutmuş ve terör bölgede tasfiye sürecine girmiştir. Bölgede hızla zemin kaybeden terör örgütü yaptıkları infial uyandırıcı hain saldırılarla bu süreci kesintiye uğratmayı amaçlamaktadır" dedi.
Teröristlerin amaçlarına ulaşamaması için sağduyunun kaybedilmeden, rasyonel tedbirler geliştirilmesi gerektiğini kaydeden Bolat, "Terör saldırıları nedeniyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki ekonomik ve sosyal kalkınmanın kesintiye uğramasına göz yumamayız. Enerjimizi ve imkanlarımızı bölgeler arası gelişmişlik farkını kapatmaya yoğunlaştırmalıyız. Bölgedeki sosyal ve ekonomik kalkınmaya yönelik tedbirler kesintiye uğramamalı, aksine hızlandırılmalıdır" görüşünü aktardı.
Bolat, Türkiye'nin sahip olduğu medeniyet birikim ve tecrübesine dayanarak hem uluslararası ve yerel terör kaynak ve sebeplerinin ortadan kaldırılmasında, hem AB ile müzakere sürecinin ve diğer ülkelerle olan ilişkilerinin zedelenmemesinde, hem de içerisinde bulunulan iç istikrar ortamının sağlamlaştırılarak devam ettirilmesinde başarılı olması gerektiğine dikkat çekerek, şunları kaydetti: "Bu toprakların sahip olduğu birikim buna müsaittir. Bölgedeki vatandaşlarımız ile kardeşliğimizi pekiştirmek için 'şefkat seferberliği' başlatmalıyız. Ayrıca, dehşet verici yüzünü bir kez daha gösteren terörizmin bölge ülkelerine olduğu kadar tüm dünyaya daha iyi anlatılması yönündeki çabalarımız artırılmalıdır. Bölücü örgütü terörist bir grup olarak bilmeyen, tanımayan ülke kalmamalıdır ki, yapılması muhtemel askeri operasyonların bedeli toplumsal geleceğimizi karartmasın. İçinde bulunduğumuz NATO'nun da uluslararası boyutları olduğu bilinen bölücü teröre Türkiye'nin yanında olduğunu göstermesi istenmelidir."