Bundan bir yıl önce elim bir kazada hayatını kaybeden BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu suskunluğunu Yeni Şafak'a bozdu. 'Muhsin Başkan'ın kazaya mı suikaste mi kurban gittiğinin araştırılmasını isteyen Yazıcıoğlu " Ucunda ölüm olsa da bu işin peşini bırakmayacağım" dedi
BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, helikopter kazasında arkadaşlarıyla birlikte vefat edeli bugün bir yıl oldu. Başkan, Keş dağlarının beyaz örtüsüne gömüleli 365 gün geçti. Onun kazasıyla ilgili olarak bugüne kadar çok kişi konuştu, yazdı, çizdi. Ancak eşi Gülefer Hanım yaklaşık bir yıldır suskunluk içerisindeydi. Ama ölüm yıldönümünde kapılarını Yeni Şafak'a açan Gülefer Hanım, Muhsin Başkan ile ilgili hem özel samimi duygularını dile getirdi hem de kaza sonrasındaki gelişmelerden duyduğu rahatsızlıkları anlattı. Muhsin Başkan'sız bir yılın nasıl geçtiğini sorduğumda Gülefer hanım şu cevabı veriyor: “Başkan herhalde sürekli dışarıda olduğundan 'gelecek' duygusuyla yaşıyorsunuz. İnancınız size metaneti ve sabrı çok güzel öğretiyor.”
Kaza sabahı Sivas'tan kendisini telefonla aradığını belirten Gülefer Hanım, kendisine 15 dakika sonra helikoptere bineceğini söylediğini belirterek, şunları aktardı: “Özel şeyler konuştuk. 15-20 dakika içinde de Maraş'a gideceğiz dedi.”
Kaza haberini arkadaşları ve medya aracılığıyla aldığını belirten Gülefer Yazıcıoğlu, “Önce Helikopter düştü dediler. Daha sonra ayağı kırık, kaburgası kırık dediler. Yaşıyor diye çok sevinmiştim. Şöyle düşündüm; helikopter yumuşak bir iniş filan yaptı da, daha doğrusu başkanın ayağı kırık, kaburgası kırıksa, başkan hayatla mücadeleyi çok iyi bilen bir insandı. Ümit ettim, yaşar dedim” ifadelerini kullanıyor. Arama kurtarma çalışmalarını da tam bir fiyasko olarak değerlendiren Gülefer Hanım sözlerini şöyle sürdürdü: “Maalesef tam bir fiyaskoydu. Morgda gördüğümde eyvah dedim. Böyle kendisiyle konuştum zaten. Başkan sen yaşamışsın dedim. Başkan'ın çok üzüldüğü zaman, çok şaşırdığı zaman olan bir yüz ifadesi vardı yüzünde. Bu beni o kadar üzdü ki?”
Türkiye'de canın çok ucuz olduğunu belirten Yazıcıoğlu, “Biliyodum da bir kez de biz kendimiz yaşamış olduk. Sonunda ölüm olsa bu işin peşini bırakmayacağım. Kaza mı, suikast mi? Tüm milletin kafasında hala soru işaretleri var. O 6 tane canın nasıl gittiğini, ne olduğunu, ne bittiğini bu devlet bize açıklamak zorunda.” Devletin araştırmalarını komisyonlar ve denetleme kurullarıyla yaptığını belirten Yazıcıoğlu, “İnşallah bu araştırmalardan bir şeyler çıkar. Oradan da bir şey çıkmazsa kendileri vicdanlarda mahkum olurlar. Çünkü benim gibi milyonlarca insan elini açıyor şöyle dua ediyor. Bunu cumhurbaşkanına da başbakana da söyledim. İhmali, kastı, kusuru artı bir de göz yumanı varsa, çok beter acılar çeksin ya rabbi diye dualar ettim. Bir başkasının başına böyle bir şey gelseydi. Muhsin Başkan o dağları yırtardı. Dünyayı ayağa kaldırırdı” diye konuşuyor.
Gülefer Hanım, Muhsin Başkan'ın yazdığı şiirleri bir kitap yapmayı planlıyor. Bilinen ve bilinmeyen şiirlerini toplayacak olan Gülefer Hanım, “Cezaevinde aldığı çok güzel notlar var. Saman kağıdından kendisi yapmış defterini. Günlüğünü askeriyeden almışlar Mamak'ta. Bir takım şiirleri varmış, onları da almışlar. O notların bir takım bir şeyleri aydınlatacağına inanıyorum. O düşünceler çok güzel. Onları da bir kitap haline getirmeyi düşünüyorum. Bize kaza sonrasında üzerinden çıkan eşyaları teslim edildi. Çantası teslim edilmedi henüz. Çantası kayıp, ayrıca telefonunun da hafıza kartı yok. Çantasında silahı olurdu, partiyle ilgili dosyalar, ne oluyor bitiyor, kanun teklifi hazırlıyor onlar falan. Hafıza kartının müşmesi de mümkün değil.Telefonun şarj kapağı yok. Ama bataryası var yani hafıza kartının düşmesi mümkün değil. Ama onun dışında bilmediğim bir şey varsa onu da ben bilmiyorum. Tipi, kar diyorlar ya o helikopter düştüğünde nereden çamur olacak üstü başı o zaman. Ayakkabısının altında da böyle böyle çamur, hala saklıyorum ben onu. Pantolonun paçaları hep çamur" diyor. Gülüfer Hanım, eşinin ölümüne neden olan helikoptere nasıl uçuş izni verildiğini ise şöyle sorguluyor: Uçan bir tabutu ruhsatlandırmışlar ve uçurmuşlar.”
'Muhsin Başkan' ismini teleffuz edince gözleri dolu dolu olan Gülefer Hanım eşinin özellikleri şöyle sıralıyor: “Bu dünyada bir Muhsin Yazıcıoğlu vardı, bir daha Muhsin Yazıcıoğlu gelir mi bilmiyorum. Çok hoşgörülü, merhametli, sabrı dağlar kadar olan, çok duygusal, gönül insanıydı Muhsin Yazıcıoğlu.İyi bir eş, merhametli, sabırlı, iyi bir eşti.” Gülefer Hanım, Ürdün'den bir milyon hatmin indirildiğini ve duasının mezarı başında yapılacağını da ekliyor.
Muhsin Başkan'ın çok sevildiğini dile getiren Bayan Yazıcıoğlu, cenaze törenini hafta arasında olmasa daha kalabalık olacağına inandığını belirtti. Düğününün de eşinin cenazesinin de Kocatepe Camii'nde olmasını Gülefer Hanım, “Hayata attığım ilk adımı da orada attım, vedayı da orda yaptım” diyerek değerlendiriyor. Kazadan sonra çok sayıda ihbar mektupları da aldıklarını ve hepsini ilgililere ilettiklerini belirten Yazıcıoğlu "Muhsin Başkan'ın hassasiyetleri vatan, millet, din idi. Şimdi Muhsin Başkan ismine en ufak bir leke gelmemesi için elimden gelen her mücadeleyi yaparım" diye konuşuyor.