Esrarengiz bir cinayete kurban giden Mardin Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden'in eşi Tomris Özden Yeni Şafak'a şok açıklamalar yaptı. Özden 'Cinayetten sonra evimde 10 gün kalan 'Ebu Süfyan' kod adlı kişi bulunursa, çok şey aydınlanır dedi” Tomris Özden, Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün bir düğünde “Mardin'de rahat mısın?” diye sorduğunu, eşi Rıdvan'ın da “Sayenizde hiç de rahat değiliz paşam” cevabını verdiğini anlattı.
Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden, 1995 yılında, suikast silahı Kanas'la öldürüldü. Albay Özden'in ölümü resmi kayıtlara “PKK ile girdiği çatışmada şehit düştü' şeklinde girdi. Ancak Özden'e eşinin ısrarına rağmen otopsi yapılmaması, bir PKK itirafçısının 'çatışmada ölmedi' açıklaması ve askerlerinden birinin “Komutanımızı yanındaki asker öldürdü” itirafı Özden'in suikaste kurban gittiği şüphelerini doğurdu. Albay Rıdvan Özden'in İstanbul'da ve Mardin'de JİTEM ile PKK'nın uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarması, daha önce de kendisine kurulan pusudan kurtulması şüpheleri arttırdı.
Ergenekon savcılarının görüşerek bilgi aldığı Rıdvan Özden'in eşi Tomris Özden cinayetle ilgili Yeni Şafak'a çarpıcı açıklamalar yaptı. Savcıya yaptığı başvuru üzerine, cinayetin 13 yıl sonra Ergenekon dava dosyasına girmesini sağlayan Tomris Özden, eşi Mardin'de görev yaparken, kendisinin çocuklarıyla Kuşadası'nda oturduğunu belirterek şunları söyledi:
“Son günlerinde eşim bizi telefonla aradığında, hep çocukluk arkadaşı olduğunu söylediği 'Ebu Süfyan' adlı kişiden bahsederdi. Hatta kocamla memleketi Kayseri'nin Pınarbaşı İlçesi'nden çocukluk arkadaşı olduğunu söyleyen bu adam da beni her gün telefonla arıyor, bir ihtiyacım olup olmadığını soruyordu. Eşim öldürüldükten sonra bir iki gün, 'Ebu Süfyan' bizi aramadı. Hatta biz, 'Neden bu adam bizi hiç aramadı' derken, iki gün sonra askerler bizim lojmana bir adamı getirip bıraktı”
'Ebu Süfyan' kod adını kullanan ancak gerçek kimliğini açıklamayan bu kişiyi 'kısa boylu, yuvarlak yüzlü, hastaneden yeni çıkmış gibi kötü görünen bu adam' şeklinde tarif eden Tomris Özden, “Emekli öğretmen olduğunu söyledi. Eşimin cenazesine katıldı. Hatta definden sonra mezarın üzerine ilk suyu da o döktü ve televizyonlarda yayınlanan haberlerde de bu adam vardı” dedi.
Evinde on gün kalan bu adama 'Cilalı İbo' lakabını taktıklarını söyleyen Tomris Özden, “Ortalık duruldu ama bu adam hala evimizden gitmiyordu. Sonunda kendisini uyardık ve gönderdik. Bu adam o günden sonra bir daha hiç ortaya çıkmadı. Kim olduğu araştırılır ve sorgulanırsa Rıdvan Özden suikastı ve Ergenekon soruşturması ile ilgili önemli bir mesafe kat edilir” şeklinde konuştu.
Uçak kazasında şehit düşen eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ekibinden olan Albay Rıdvan Özden, İstanbul'da kaçakçılık faaliyetlerinin üzerine gitti. Akaryakıt kaçakçılığında kullanılan araçların Jandarma'ya ait tesislerden birinde saklandığını belirledi. Olay yargıya taşındı. 1994 senesinde tayini Mardin'e çıktı. Mardin'de görev yaparken sınırda JİTEM'in PKK ile koordineli yaptığı kaçakçılık ve uyuşturucu sevkıyatını ortaya çıkardı. Bazı görevliler hakkında dava açılmasını sağladı. Kasım 1994'te Mardin'de resmi aracına kurulan pusudan kurtuldu. 12 Ağustos 1995'te iki koruması ile birlikte öldürüldü.
Eşinin ölümünden kısa bir süre önce Adapazarı'nda bir düğüne gittiklerini anlatan Tomris Özden, eşi ile arka sırada oturan Ergenekon sanığı Veli Küçük Paşa arasında geçen bir diyaloğu anlattı. Tomris Özden 'Veli Paşa eşimin kulağına eğilerek 'Rıdvan Mardin'de rahat mısın?' diye sordu. Eşim de “Sayesinizde rahat değiliz Paşam” cevabını verdi' şeklinde konuştu. Tomris Özden 'Bu dialogdan eşim ile Küçük Paşa'nın arasının bozuk olduğu sonucuna vardım” dedi.
Tomris Özden, eşine Veli Küçük ve çevresinden 'JİTEM'e gir' baskısı yapıldığını ileri sürdü. Özden, “Eşim JİTEM'de çalıştı mı tam olarak bilmiyorum. Bir kere Kuzey Irak'a kod adı kullanarak göreve gitmişti. Ancak, Veli Küçük ve ekibinin kendisine JİTEM'e gir yönünde baskı yaptığını ima etmişti” diye konuştu.
Tomris Özden, eşi Kuşadası'nda görev yaparken, Bahçelievler katliamı ve Kemal Türkler cinayeti zanlısı, ülkücü Ünal Osmanağaoğlu'nun arandığı yıllarda jandarma korumasında saklandığına tanıklık ettiğini ileri sürdü. Özden, “Alt katımızda oturan bir adam vardı. Orada bir kamp vardı, çadır kiralama işi ona verilmişti. Jandarma personeliyle çok samimiydi. Kocam bana, onun, Bahçelievler katliamı ve Kemal Türkler cinayeti zanlısı olduğunu, ondan uzak durmam gerektiğini söylemişti. Adam her yerde aranıyordu ama orada korunuyordu. Bu adam, beni kocam öldükten sonra tehdit etti' diye konuştu. Osmanağaoğlu, Bahçelievler katliamı davasında zaman aşımının dolmasına bir yıl kala yakalanmıştı. 20 yıldır aran Osmanağaoğlu, kardeşi Tamer Osmanağaoğlu'nun kimliği ile Kuşadası'nda 10 Nisan 1999'da yakalandı. Zaman aşımı süresinin dolmasına bir kaç ay kala yakalanan Osmanağaoğlu, 7 kez idam cezasına çarptırıldı.
Ergenekon savcıları Albay Rıdvan Özden'in eşi Tomris Özden'den suikastle ilgili bilgi aldı. Albay'ın günlüklerini eşinden alan savcılar cinayet dosyasını Ergenekon davasına ekledi.