Sonunda bahar geldi. Mutluluk... Gülümseme... Coşku... Sevinç... Heyecan... Sevgi... Ve dünyanın en güzel çiçekleri.... Bembeyaz papatyalar… Her yer bembeyaz ve güneş tatlı tatlı gülümseyerek içimizi ısıtıyor. Bu enerji beni, Ali'yi hatta Pamuk'u bile etkiledi. Hepimiz tüm haftayı yemyeşil parkta geçirdik. Ben arkadaşlarımla bisiklete binerken, Ali de kendi arkadaşlarıyla papatyalar arasında yuvarlanıyor, kopardıklar çiçekleri saçlarına takıp birbirlerine gülüyorlardı. Arada da Pamuk'u parkın en güzel kedisiyle beraber çimlerin üstünde bir oraya bir buraya koşarken yakalıyorduk. Yani hepimizin keyfi pek yerindeydi. Ta ki Ali'nin onlarca çocuk arasında ağlayan sesini farkedene kadar. Ali hıçkırıklar arasında:
-Sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyoooooooooooooooor, yine sevmiyor çıktı yine yaaaaaa...
diye bağırıyordu.
Ben önden, arkadaşlarım arkadan hemen Ali'nin yanına koştuk. O, herkesin başına toplanmasından utanmış, kafasını önüne eğip, ıslak gözlerini elleriyle saklıyordu. Bilirim ki Ali, düşüp bir yerini incitmemişse, yani bir yanına bir şey olmamışsa, birine kızmıştır ve sorularımıza asla cevap vermez, ta ki kendi isteyene kadar. Bu yüzden konuşmak için Ali'nin sakinleşmesini bekledim. Birazdan ağlaması sona erdi ve artık sadece içini çekiyor, koca gözlerini benimle karşılaştırmamak için sürekli başka tarafa çeviriyordu. Sonunda kızgın kaşlarıyla bakışlarını bana çevirdi.
-Noldu Ali, neden ağlıyorsun?
-Yok bir şey…
-Var bir şey?
-Sen beni sevmiyorsun.
-Yoo, bunu da nerden çıkardın?
-Sevmiyorsun işte papatya falında çıktı, kaç kere yaptım, hepsinde sevmiyor çıkıyor.
-Aaa, sen yoksa o fala inandın mı? Hahaaa…
-Neden gülüyorsun? İnanırım tabii, arkadaşlarım da öyle söyledi, hem sen bana beni sevdiğini hiç söylemedin ki, demek ki sevmiyorsun!
Ve işte benim en zayıf noktam. Ali haklıydı bu konuda, birini ne kadar çok sevsem de sevgimi her türlü belli etmeye çalışsam da ben kimseye 'seni seviyorum' diyemiyordum. Utanıyor muydum acaba? Yooo… Her şeyi rahatça söyleyen ben, neden sevdiğimi söylemekten çekinecektim ki? Belki de alışamadım. Hayır, hayır, galiba ben bundan utanıyordum. Ama sevgiden utanılır mı hiç? İnsan sevdiklerine sevdiğini söylemezse, onları nasıl mutlu edebilir? Bak, ne kadar çok sevsem de şimdiye kadar 'seni seviyorum Ali' diyemediğim için benim minik kardeşim, sevgimden şüphe ediyor. Buna izin veremezdim. Ali'ye:
-'Ben seni seviyorum Alicim, hem de çok seviyorum. Sen bir tane daha papatya kopar, bak nasıl ortaya çıkacak seni sevdiğim.'dedim.
Islak yanaklarını koluyla silerken bir yandan da burnunu çeken Ali:
-Gerçekten mi?
diye atılıp, yerden bir papatya daha kopardı. 'Seviyor' diye başladık papatya falına. Çünkü papatya yaprakları hep tek yapraklıdır ve nasıl başlarsan öyle biter. Aliciğim bunu henüz fark edemediğinden ve 'sevmiyor' diye başladığından falında hep 'sevmiyor' çıkmış. Canım benim, şimdi son yaprağa yaklaştıkça daha çok heyecanlanıyor ve meraktan tırnaklarını ağzına götürüyordu. Ve… Son yaprak 'Seviyor' çıktı.Ali, bu sefer de sevinçten bağırıyordu:
-Gördün mü Hakan, gördün mü? Seviyor çıktı bende de. Benim ablam da beni seviyor, hem de kendisi de söyledi, duydunuz az önce.
Anlaşılan biraz önceki papatya toplantısında herkes kendi ablasının sevgisini ölçmüş. Ali'nin falında 'sevmiyor' çıkması ise onu epey bozmuş. Şimdi ise mutluluktan havalara uçuyor. Çünkü her seferinde 'seviyor' diye başlayıp öyle bitirmeyi öğrendi.
Günün sonunda tüm gün başımızda taşıdığımız papatyadan taçlarla eve döndük. Annem ve babam için hazırladığım güzel taçları da akşam babam gelince verdim ve o günden öğrendiğim gibi sevdiklerime sevgimi utanmadan söyledim: 'Seni seviyorum anne..' 'Seni seviyorum baba..', 'Seni seviyorum Ali…' 'Sizi çok seviyorum...'
10-11-17-18 Nisan 2010 tarihlerinde Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi'nde; 15 Nisan'da ise Ümraniye Sahnesi'nde Bilet tel: (0212) 455 39 00
Konusu: Yer altı ülkesinin yarı insan, yarı yılan hükümdarı Şahmeran ve halkı, dostları Bilge Danyal' a insanları iyileştirecek ilaçların sırrının yazılı olduğu bir kitap vermişlerdir. Bilgiden korkan yeryüzü hükümdarı Keyhüsrev kitabın peşine düşer. Bilge Danyal kitabı koruması için oğlu Camsap' a emanet eder. Bu kitap Camsap' a yer altı ülkesine giden yolu açacaktır. (7-77 yaş) grubu
Yazar: Sevinç-Salih Sevinç
Yayınevi: Çilek yayınları
Kitap hakkında: "Arkadaşlar!.. Askerler!.. Ben, Emre'nin bize katılmasını kabul ediyorum. O, çok cesur bir arkadaş. Sizler ne dersiniz?" Herkes birbirine baktı. İsa atıldı: "Komutanım, madem öyle uygun buldunuz, ben de kararınıza uyarım." Diğer çocuklar da aynı şeyi söylediler. Emre, öyle bir sevinç çığlığı attı ki tepelerde yankılandı: "Yaşasın!.."
Yazar: Hikmet Ulusoy
Yayınevi: Çilek Yayınları
Kitap hakkında: Yardımseverlik, sevgi, saygı, tutumluluk, arkadaşlık, paylaşma, komşuluk" gibi temel insanî değerler öne çıkıyor. Hikâyelerin sonlarına eklenen etkinlikler; hikâyelerin anlaşılmasını daha da kolaylaştırıyor. Öte yandan evde ebeveynlerle, okulda öğretmenlerle gerçekleştirdikleri bu paylaşım, onları hem verimli, hem de mutlu kılıyor.