Politikayla kirletilen yeşil bölge

Naz Emel Koç
00:002/05/2010, Pazar
G: 1/05/2010, Cumartesi
Yeni Şafak
Politikayla kirletilen yeşil bölge
Politikayla kirletilen yeşil bölge

1980 ve 90'lı yıllarda Vietnam Savaşı Amerikan sinemasının favori konuları arasında yer alıyordu. 2003 yılında ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından Vietnam filmleri popülaritesini yitirdi, yerini Irak filmleri aldı. Ölümcül Tuzak filmiyle bu yılki Oscar ödüllerine de damgasını vuran işgal, bu hafta vizyona giren Yeşil Bölge filmiyle farklı bir yüzüyle karşımıza çıkıyor. İşgalin bu yüzü kimileri için muhalif bir duruş, kimileri için günah çıkarma, bana göre ise bir tür aldatmacadan ibaret!

Filmin konusu şöyle: 2003 yılında Bağdat işgali sırasında ABD önderliğindeki bir grup asker kitle imha silahlarının peşine düşmüştür. Aldıkları istihbarat doğrultusunda hareket eden askerler bir türlü aradıkları silahları bulamazlar. Askerlerden biri, Çavuş Roy Miller işin içinde bir tuhaflık olduğunu sezip meseleyi irdelemeye başlar. Kitle imha silahlarına ulaşamasa da çok daha derin bilgilere ulaşacaktır.


FATURAYI KİME KESELİM?

Filmde işgalle ilgili önemli bir veri seyirciyle paylaşılıyor, itiraf ediliyor. Ama itiraf edilen gerçek kimsenin bilmediği bir şey değil. O halde herkesin bildiği bir şeyi yüksek sesle söylemenin anlamı ne? Bir tür vicdan azabı mı dersiniz? Hiç zannetmiyorum. Bana kalırsa mesele, zaten ortada olan bir hatanın sorumluluğunun birilerinin üstüne yıkılmasından ibaret. ABD vakti zamanında kitle imha silahları bahanesiyle tüm dünyayı ayağa kaldırıp Irak'ı işgal için kendine bir neden üremişti. Bir türlü ulaşılamayan silahlar ABD işgalinin gerçek yüzünü tüm dünyaya alenen göstermiş oldu. Bu fiyaskonun faturasının elbette birilerine çıkartılması gerekiyordu ve o birilerinin ABD yönetimi olmayacağı ortadaydı. Hükümet her konuda olduğu gibi bu konuda da en iyi bildiği işi yaparak bir filmle derdini anlatmış oldu.


İYİ POLİS KÖTÜ POLİS OYUNU

Yeşil Bölge'de Amerikan ordusunun bir kısmı kitle imha silahı fiyaskosunda parmağı olan grup olarak suçlanırken, gerçeğin peşine düşen karakter Roy Miller üzerinden ordunun geri kalanı aklanıyor, iyi niyeti teyid ediliyor. Yalanın faturası polis, medya ve ordu arasında paylaştırılırken ABD hükümeti yapılan hatadan kendini kurtarmış oluyor. Yani mesele Amerikan filmlerinden iyi bildiğimiz bir tür iyi polis kötü polis oyununa benziyor.

Amerika işgalini meşrulaştırmada Irak'ın iç karışıklıkları ve halkın durumundan da istifade etmeyi ihmal etmiyor. Kendini Freddy olarak tanıtan Iraklı bunu yapmayı sağlayan önemli unsurların başında geliyor. İran-Irak savaşı gazisi olan Freddy Amerikan askerlerine yardım ederken halkına iyilik yapmak gibi bir mazereti var. Iraklıların kötü yaşam koşullarından bahsederek Amerikalıların kendilerine yardım edeceği yalanını doğruluyor ve İran'la yapılan savaşa gönderme yaparak Irak'ın zaten savaşlarla uğraştığına dair bir tür önerme sunuyor. Yani Iraklıların Amerika'ya ne kadar ihtiyacı olduğunu (!) bir Iraklının ağzından dillendirilmiş oluyor. Bunun yanında birbirine düşmüş Sünni, Şii ve Kürt gruplar yardımıyla ülkedeki iç karışıklıklara gönderme yapılıyor. Amerikalılar ise bu karmaşayı sanki körükleyen değil de, engellemeye çalışan grup olarak takdim ediliyor.

Film boyunca gördüğümüz yıkık şehir Bağdat filmde söylenen “Irak'ı yeniden inşa edeceğiz” sözüne anlam katıyor. Ardından söylenen “Ortadoğu'ya değişim gerekiyor” sözleri ise ABD'nin Ortadoğu üzerindeki uzun vadeli planlarına dair bir tür işaret niteliği taşıyor adeta.

Yazıya dair sunduğum önermeleri bir tür komplo teorisi gibi değerlendiren kimseler olacağını tahmin etmek zor değil. Ancak nasıl ki bir sözü bağlamından kopardığınızda anlamı değişiyorsa; filmi de yapıldığı dönem, sosyal ve siyasal koşullardan bağımsız düşündüğünüzde filmin sunduğu önerme tam olarak anlaşılamayacaktır. Filmin başrol oyuncusu Matt Damon'un kendisiyle yapılan bir röportajda verdiği cevap filme dair sunduğumuz önermeyi doğrular nitelikte. Kendisine bu filme neden katkıda bulunduğu sorulduğunda Damon “Çünkü ahlaki itibarımızı yeniden kazanmaya ihtiyacımız var” diye karşılık veriyor. Yeşil Bölge'nin ABD'nin ahlaki itibarını kurtarmaya yetip yetmeyeceğine karar vermek ise seyirci olarak bizlere düşüyor.


Filmin yönetmeni Paul Greengrass anlatımda gerçekçiliği sağlama adına figürasyonda oyuncu kullanmak yerine Irak'ta savaşan askerlere yer vermeyi tercih etmiş. Matt Damon da kullandığı gerçek asker teçhizatı ile inandırıcılığa katkı sağlamaya çalışmış. Ortaya çıkan sonuca bakıldığında Greengrass'ın amacında başarılı olduğunu söylemek mümkün.


NEDEN SEYRETMELİ

Savaş ve gerilim atmosferi yaşamaktan hoşlanıyorsanız…


NEDEN SEYRETMEMELİ

Filmin atmosferi bunaltıcı olduğu için… Savaşa politik açıdan değerlendirip konuya olan duyarlılığınızı yitirmemek için...


Yönetmen : Paul Greengrass

Senaryo : Brian Helgeland, Rajiv Chandrasekaran

Tür : Dram, Gerilim

Yapım : ABD, Fransa,

İspanya 2010