Allah'a ibadetle büyüyen genç: Dünkü yazımızda mahşerde hiçbir gölgenin bulunmadığı zaman Allah'ın, Arş'ın gölgesi altında gölgelendireceği yedi sınıf insanı ve bunlardan birinci sırada olan Adaletli devlet başkanını ele almıştık. Bugünkü yazımızda ikinci sırada yer alan "Allah'a ibadetle büyüyen genç" konusu ile ilgili değerlendirmelerde bulunmaya çalışacağız.
Günümüzde gençlerin Allah'a ibadeti hayatının bir parçası olarak görüp yaşamasına vesile olacak böyle bir büyüme şekline ne kadar da muhtacız. Zor işler başarıldığı takdirde mükafatları da büyük olmaktadır. Hadis-i şerifteki müjdenin büyüklüğü de buradan kaynaklanmaktadır. Böyle bir büyüme şeklinin zorluğunu ortadan kaldırmanın sırrı Allah Rasulü'nün vermiş olduğu çocuk eğitimi metotlarında gizlidir. En önemli metotlardan biri "öğretiniz, kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz" hadisinde dile getirilmiştir. Yine çocuklara yedi yaşına kadar namazın öğretilmesi ve on yaşından itibaren de kılmaları için çaba sarfedilmesi gerektiği Allah Rasulü tarafından vurgulanmaktadır.
Ancak bütün bunlardan önemlisi eğer çocuğumuzun ibadetle büyüyen bir genç olmasını istiyorsak, onun karşısında ibadeti hayatının bir parçası haline getirmiş anne, baba, abi, abla vs. olmalıyız. Bu sebeple "terbiyede ya da iletişimde temsil mi önce gelir takdim mi?" sorusunun cevabı bence "temsil"dir. Öyle güzel yaşamalı ki, çocuk, büyüklerinin namaz kıldıklarını, oruç tuttuklarını, yalandan, dolandan uzak dürüst bir çizgide bulunduklarını göre göre büyümeli. Okula gidinceye kadar çocuğun gözünde dünyanın en iyi, en güzel, en ideal insanları anne-babasıdır. Okula gittikten sonra anne-babanın yerini öğretmen alır. Öyleyse anne-baba ve öğretmenlerin mesuliyetleri son derece ağır ve önemlidir.
Değer yargılarımız gittikçe aşınmakta, bize ait olmayan değerler gün geçtikçe en mahremimiz olan ailemizde dahi yayılma istidadı göstermektedir. Dolayısıyla topluma yansımaktadır. Batı'nın şiddete, ateşe, vurmaya, kırmaya, öldürmeye dayalı çizgi filmleri çocuklarımızın körpecik beyinlerini sürekli tahrip etmekte, muhteşem medeniyetimizin ulvi değerlerine yabancılaştırılmaktadır. Bunların yerine ahlakı, merhameti, sevgiyi, cömertliği, barışı, kardeşliği, tevazuyu, hoşgörüyü, inceliği, nezaketi, yumuşak huyluluğu, ibadetle geçen hayatı, özetle değerlerimize ait tüm erdemleri anlatan çizgi filmler ve dizi filmler yapmalıyız. Başta peygamberimiz olmak üzere diğer peygamberlerden, alimlerden, ariflerden, Allah dostlarından medeniyetimizde iz bırakmış olan büyük insanlarımızın hayatlarını yazılı ve görsel basın yoluyla onlara tanıtmalıyız.
İyi ve güzel temsilin insan hayatında ne kadar etkili olduğunu asla unutmamak gerekir. On kere anlatmaktan, bir kere iyi temsil daha etkilidir. Güzellikleri hayatının bir parçası haline getirmiş bir kimsenin yürüyüşü bile tebliğdir. Eğer çocuklarımızın "Allah'a ibadetle büyüyen gençler" olmasını istiyorsak önce kendi yaşantımıza çeki düzen vermeli ve sonra da diğer tedbirleri almalıyız. Esasında Sezai Karakoç "Ey Müslüman! İslam'ı öyle yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin" sözüyle bir mütefekkir olarak söylenilmesi gerekenin en güzelini söylemiştir.