Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliğine ilişkin gerekçeli kararını açıkladı. Gerekçeli karara değişikliğin esastan incelenmesine karşı çıkan üyelerin görüşleri damga vurdu. Mahkeme Başkanı Kılıç, esasa girilmesini eleştirerek, “Esas denetimi millet yapar” dedi.
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvuru nedeniyle esastan incelediği anayasa değişikliği ile ilgili gerekçeli kararını yayımladı. Gerekçeli kararda, anayasa değişikliği teklifinin milletvekilleri tarafından verilebileceğine işaret edilerek, başbakan ve bakanların milletvekili sıfatıyla teklife imza atmasının o teklifi tasarı haline getirmeyeceği belirtildi. Anayasa değişikliklerinin ivedilikle görüşülemeyeceğine ilişkin olarak anayasada tanım bulunmadığına değinilen gerekçeli kararda, TBMM içtüzüğüne göre yapılan incelemede, son anayasa değişikliğinin içtüzüğe uygun gerçekleştiği ifade edildi. Bu karar, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Alifeyyaz Paksüt, Mehmet Erten ve Şevket Apalak'ın karşı oylarıyla oy çokluğuyla alındığı kaydedildi. Gerekçeli kararda, CHP'nin iddialarının büyük bir bölümü oy birliği reddedilirken, anayasa değişikliğinin 8., 14., 16., 19., 22., 25. ve 26. Maddelerinin Anayasa'nın 4. Maddesinde Öngörülen Teklif Yasağı Kapsamında İncelenip incelenmemesi konusu en kritik karar oldu. Bu maddelerin Anayasa'nın dördüncü maddesine göre incelenmesi kararı, 4'e karşı 7 oyla kabul edildi ve anayasa değişikliği paketinde bazı değişiklikler yapıldı. Anayasa değişikliğinin esastan görüşülmesine karşı çıkan üyeler gerekçeli kararda karşı oyları ile damga vurdu. İşte esastan görüşmeye karşı çıkan üyelerin görüşleri.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, “Anayasa'nın 148. maddesi, Anayasa değişikliklerinin denetlenmesine ilişkin tek Anayasa kuralıdır. Bu nedenle, Anayasa değişikliklerinin hangi yöntemle olursa olsun esastan denetim sonucunu doğuracak bir incelemeye tabi tutulması mümkün değildir. Mahkememiz 148. maddeye ek yaparak “yasak bir teklif”in olup olmadığı yönünden yeni bir şekil şartı öngörmüş ve buradan açtığı yolla Anayasa değişikliklerini esastan incelemiştir. Anayasa'da değişiklik yapma yetkisi tali kurucu iktidar sıfatıyla TBMM'ne verilmiştir. Yapılan Anayasa değişikliklerinde parlamentonun (5/3, 2/3) şeklindeki çoğunluk koşulu aranmasına rağmen, aşırı faraziyeler ve uç örnekler gösterilip TBMM'ne duyulan güvensizlik üzerine yorumlar yapılarak kararlar kurgulanamaz. TBMM'nin Anayasa'yı değiştirme iradesi, mahkeme üyelerinin, sınırları belirsiz, sübjektif, her an değişebilir nitelikli iç dünyalarındaki değerlerin vesayetine bırakılamaz.”
Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında, paketin en çok tartışılan maddelerinden biri olan HSYK'nın yapısı ile ilgili değişikliği övdü. Kararda şu ifadelere yer verildi: “HSYK'nın yapısıyla ilgili olarak yapılan yeni düzenlemeyle Kurulun üye sayısının artırıldığı, seçim tabanının genişletildiği, Kurul üyelerinin büyük çoğunluğunun yargıçlar tarafından doğrudan seçilmesinin kabul edildiği, Kurul'un kendi sekreteryasına kavuşturulduğu ve Teftiş Kurulunun Kurul'a bağlandığı böylece özerk yapısının güçlendirildiği görülmektedir. Cumhurbaşkanının Kurula üye atama yetkisinin sınırlandırıldığı, Adalet Bakanı'nın dairelerin çalışmasına katılmasının yasaklandığı, Bakan'ın Teftiş Kurulu üzerindeki mutlak kontrolünün kaldırıldığı, böylece yürütmenin Kurul üzerindeki etkisinin belli ölçüde azaltıldığı anlaşılmaktadır. Kurul'un kararlarının kısmen de olsa yargı denetimine açılmasının hukuk devletinin güçlendirilmesine yönelik bir adım olduğu görülmektedir.”
“Anayasa koyucunun tarihsel deneyimlere dayanan açık tercihi karşısında çoğunluğun “geçerli teklif yönünden” veya “esasın biçim yönünden incelenmesi” tarzındaki usullerle ulaşmaya çalışılan sonucun, mantıken doğru kabul edilmesi mümkün değildir. Kurucu İktidar Anayasa Mahkemesine esas denetim yetkisi vermiş olsaydı, zaten bundan farklı bir sonuç ortaya çıkmayacaktı. Bu durumda “1982 Anayasası Anayasa Mahkemesine neyi yasakladı” sorusu cevapsız kalmaya mahkum olmaktadır. Bu nedenlerle söz konusu denetimin Anayasal dayanağı yoktur.
Anayasa Mahkemesi Üyesi Engin Yıldırım, “Anayasa'nın 148. maddesine göre 'Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler.' Değiştirilemez ilkeler diğer anayasa maddelerindeki değişiklikleri incelemede kullanılacaksa, katı bir yorumla her türlü anayasa değişikliği değiştirilemez maddelere aykırı olarak değerlendirilebilir. Mahkeme herhangi bir anayasa değişikliğini 4'ncü maddeye gönderme yaparak 1., 2., ve 3'ncü maddelere aykırılık olarak değerlendirilip kolayca iptal edilebilecektir. Bunun toplumsal hayatın dinamizmini yansıtması beklenen anayasayı adeta donduracağı, ona zaman-dışılık ve metafizik bir nitelik kazandıracağı söylenebilir.”
“Burada Anayasa Mahkemesi kurulu iktidarın bir parçası olmaktan çıkıp, kurucu iktidarın alanına girmektedir. Böyle bir durumda “anayasal devlet Anayasa Mahkemesi devleti halini almıştır. Anayasanın üstünlüğü anayasa yargıcının üstünlüğüne dönüşmüştür.” Anayasa'nın açık hükmüne aykırı yorum yoluna gidilerek olmayan bir yetki ihdas edilemez.”
“Anayasa yargısı ve mahkemeleri yasamanın ve yürütmenin anayasal sınırlar içinde kalmasını sağlamak için kurulmuşlardır. Anayasa yargısının görevlerinden biri kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemektir. Kurucu iktidar yetkisi, anayasa yapma ve değiştirme hakkına sahip halk veya onun seçilmiş meşru temsilcilerine aittir. Anayasa Mahkemesi'nin Meclis'in gerçekleştirdiği anayasa değişikliklerini “şekil” adı altında esastan denetlemesi kurucu iktidarın Mahkeme'ye geçmesi sonucunu doğuracaktır. Bu sistemin adı çoğulcu demokrasi değil, jüristokrasi yani yargıçlar hükümeti olacaktır.”