Müftüzade Gülcü İsmail Efendi'nin 1888 yılında Bulgaristan'ın Kızanlık kentinden bastonunun içinde getirdiği ve Isparta topraklarıyla buluşturduğu gül fidanı, bugün dünya parfüm devlerinin markalarında hammadde olarak kullanılıyor.
Güzel kokusu, tıbbi değeri ve beslenmedeki yeri dolayısıyla antik çağlardan beri efsanelere konu olan, aşk, sevgi ve barışın sembolü gül, parfüm sektörünün de vazgeçilmez unsurlarından biri. 122 yıl önce Isparta'nın Gülcü Mahallesi'ne dikilen gül fidanları, damıtılma sistemiyle oluşan gül yağı ile parfüm sektörüne hammadde sağlıyor. Mayıs ve Haziran aylarında çiçek açan gül, önce bölgeyi, sonra da gül yağı ile tüm dünyayı eşsiz kokusuyla büyülüyor. Parfüm sektöründe gül esansı için kullanılan Isparta gülünü diğer 150 çeşit gülden ayıran özellik ise eşsiz kokusu ve kokusunun kalıcılığı...
Isparta Gül ve Gül Ürünleri Kooperatifi (GÜLBİRLİK) Genel Müdürü Bolat Tamer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyaca ünlü parfüm devlerinin esanslarının her damlasında Isparta gülünün bulunduğunu söyledi.
Isparta'nın tüm dünyaya gül kokusu yaydığını belirten Tamer, 'Gucci, Chanel ve Christian Dior gibi parfüm devleri, koku sabitleyici olarak kullanılan gülyağını Isparta'dan karşılıyor. Dünyanın dört bir yanına parfümler sayesinde Isparta'nın gül kokusu yayılıyor' dedi.
Kentte gül çiçeğinden elde edilen gülyağının dünya parfüm sanayisi için 'olmazsa olmaz' diye nitelendirildiğini anlatan Tamer, dünya parfüm sanayisinin ihtiyacının yüzde 65'ini Isparta'dan, yüzde 35'ini ise Bulgaristan'dan karşıladığını kaydetti. Dünya markalarının Isparta gülüne 'çok şey borçlu olduğunu' ifade eden Tamer, 'Birisinin yaşamdan gittiğinde ardında bırakabileceği en önemli iz, gülün yarattığı esrarengiz koku' diye konuştu.
Tarihte güzel kokunun peşinde olanlar için gülün vazgeçilmeyen bir çiçek olduğunu hatırlatan Bolat Tamer, dünyada 150 kadar gül türü bulunduğunu ama hiç birinin Isparta gülü kadar güzel kokulu ve pembe renkli olmadığını ifade etti. Isparta gülünün Mayıs, Haziran aylarında çiçeklendiğini ve yağını veren tek gül olduğunu anlatan Tamer, 'Görsel olarak fazla albenili olmayan Isparta gülü, güçlü bir kokuya sahip. Yaklaşık 3,5 ton çiçekten 4 bin 500 avro değerinde 1 kilogram gül yağı alınır. Bu gülden elde edilen yağlar, kokusu yanında sabitleyici özelliği sayesinde de parfümlerde tercih ediliyor. Isparta gülü, kokusu yanında diğer kokuların kalıcılığını da artırıyor' dedi.
Tamer, hasat döneminde güllerin sabah erken saatlerde toplanarak tesislere getirildiğini, bakır kazanlarda kaynatılıp, damıtıldığını, böylece gül çiçeğinden yağ oluşturduklarını dile getirdi. Bu işlemin Haziran ayı sonuna kadar devam ettiğini söyleyen Tamer, yağın dinlendirildikten sonra dünya parfüm piyasasına sunulduğunu aktardı.
Dünyanın yıllık 3 ton gülyağı ihtiyacı bulunduğunu ve bunun büyük bir bölümünü Ispartalı gül üreticilerinin karşıladığını kaydeden Tamer, gülyağından yılda yaklaşık 10 milyon dolar gelir sağlandığını bildirdi.
Bolat Tamer, Isparta'da 8 bin ailenin yılda yaklaşık 8 bin ton gül çiçeği elde ettiğini, Gülbirlik çatısı altında üretilen ürünlerin de Fransa, Almanya, İsviçre ve Kanada'da bayiler kanalıyla satıldığını anlattı.
Isparta'da bu yıl 5 bin ton gülün işlendiğini belirten Tamer, bunun 1400 tonunu Gülbirlik'in işlediğini, yapılan çalışmalarla 400 kilogram gül yağı, 638 kilogram gül konkreti elde edildiğini açıkladı. Elde edilen gül yağının tamamının parfüm için dünya piyasasında satıldığını söyleyen Tamer, 'Gülyağı esansı ile sadece Isparta değil, dünya Isparta gülü kokuyor' dedi.
Tamer, Gülbirlik bünyesinde oluşturdukları Rosense markası adı altında da gül yağından 4 kadın, 3 de erkek parfümü oluşturduklarını sözlerine ekledi.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, 1840 yılında Isparta'nın Yalvaç ilçesinde doğan ve 1888'de Bulgaristan'ın Kızanlık şehrinde hariciye görevlisi olarak çalışmaya başlayan Müftüzade İsmail Efendi, 'Gül Vadisi' olarak da bilinen bu kentin, doğup büyüdüğü Isparta'ya çok benzediğini fark eder.
İsmail Efendi önce gül ve gülyağı üretimini gözlemleyerek öğrenir. O yıllarda Bulgaristan, gül konusunda çok hassas davranmakta ve gül çeliklerinin Bulgaristan dışına kaçırılıp üretilmesini engellemek için Gül Vadisi'ni koruma altında tutmaktadır.
İsmail Efendi bir tek gül çeliğini bastonunda saklayarak Isparta'ya getirir. Görevi nedeniyle üstü aranmaz. Getirdiği gül çeliğini, bugün Gülcü Mahallesi olarak tanınan, Hacı Ayvaz Mahallesi'ndeki evinin bahçesine diker. Buradan elde ettiği gül çelikleriyle 30 dönümlük arazisinde gülcülüğe başlayan İsmail Efendi, daha sonra imbik adı verilen basit sistemle ilk gülyağını 1892'de üretir.
Müftüzade İsmail Efendi'nin gülyağı için kullandığı basit yöntem, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Isparta'ya gelişinde verdiği talimatla modern tesislere taşınır. Atatürk'ün verdiği talimatla İktisat Vekaleti tarafından 1935'te kurulan modern gülyağı fabrikasında sanayi tipi gülyağı üretimi başlar.
Gülbirlik'in 1958'te kurduğu İslamköy Gülyağı Fabrikası ve 1976'da kurulan diğer gülyağı tesisleriyle gülyağı üretiminin şekli tamamen değişi ve köy tipi gülyağı üretimi, yerini tamamen sanayi tipi gülyağı üretimine bırakır.