Kriz, her şey gibi İnsan Kaynakları'nı (İK) da tartışmaya açtı. Çünkü en modern İK uygulamalarını gerçekleştiren şirketler de krize yenildi. Bazı şirketlerin İnsan Kıymetleri'ne (İK) geçmesi, insanın kaynak mı, yoksa kıymet mi olduğunu tartışmaya açtı
Dünya ekonomisindeki küresel sarsıntı, her şey gibi insana, çalışana bakışı da tartışmaya açtı. Dünya ekonomisindeki eksen kaymasının en modern İnsan Kaynakları (İK) uygulamalarını gerçekleştiren dev şirketleri de vurması, bu süreci hızlandırdı. Çünkü her şey insanla mümkün veya değil. Türkiye'de İnsan Kaynakları yerine İnsan Kıymetleri kavramını resmen ilk kullanan firma olarak Bersay İletişim Grubu dikkat çekiyor. Bersay'ın kurucusu Ali Saydam'ın diğer şirketlerinde aynı uygulama hayata geçirilmiş durumda. Grubun çalışan politikası “İnsan kaynağının 'Kıymet' olduğu bilinci ve ömür boyu eğitime olan inancı ile şekillendirilmiştir” diye özetleniyor.
İnsan Kıymeti yönetiminde üç alana yatırım yaparak çalışan memnuniyetini yüzde 100'e çıkarmayı hedefleyen Bersay bunları şöyle sıralıyor: “Çalışanlarımızda, 'değişim' konusunda katılım ve kararlılığı artırıyoruz, çalışanlarımızın iş süreçlerindeki 'verimlilik' ve 'kârlılığı'nı artırmak amacıyla entelektüel katma değer üretmesini sağlıyoruz, çalışanlarımızın etkililiğini arttırıyoruz.”
'İnsan Kıymetleri' kavramı, Bersay Grubu'nun müşterilerinden İttifak Holding ve Boydak Holding'in kurumsal dokümanlarında da geçiyor. Fakat bunu bir politikaya dönüştürmüş değiller. Öte yandan Ali Saydam'la yolunu ayırıp Manifesto İletişim Danışmanlık'ı kuran Ozan Özkan da iş hayatında maddiyatın her şey olmadığını, çalışanın bir kaynak veya değerden çok aslında 'Kıymet' kelimesi ile daha doğru ifade edileceğini kaydediyor.
Kocaeli Üniversitesi İİBF İşletme Bölümü Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş, İnsan Kıymetleri kavramının kullanılmasını 'Olumlu bir çağrışım' olarak nitelendirdi. Ancak fonksiyonu konusunda tartışmanın sürmesi gerektiğini vurguladı.
İnsan Kaynakları Yönetimi kavramının kullanılmaya başlandığı son otuz yıllık süreçte, insan kaynakları yönetimi isimlendirmesinin hep sorgulanır olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş, şöyle devam etti: “İnsan ile kaynak kavramlarının yan yana kullanımı ve özellikle 'kaynak' kavramının kullanımı çok benimsenmiş olmak yerine, daha iyi başka bir kavram geliştirilemediği için kullanılmak durumunda kalınmış hissi vermiştir. Bu çerçevede, kullanılan kavramların dünyayı ve olayları nasıl algıladığımızı etkilediğini kabul edersek, insanı bir kaynak olarak tanımlamak, insanları başkaları tarafından kullanılan pasif nesneler olarak görmeye götürebilir.
“İnsanı bir kaynak yerine kıymet olarak kabul etmek, insan kaynaklarının ruhuna daha uygun bir yaklaşımdır” diyen Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş, şunları kaydetti: “İnsana bakış ve insan konusunda olumlu bir çağrışım ve algılama oluşturmaktadır. Ancak, bir sistem ve departman olarak bu fonksiyonun nasıl isimlendirileceği konusu tartışılmaya devam edilmelidir. Bu fonksiyonu isimlendirirken bulunacak kavramın, olumlu çağrışım ve algılama yanında, fonksiyonun içeriğini de yansıtması gözetilmelidir. İnsanın kıymet olmasında, söylem yerine, insanın kıymetini gösteren sistem ve uygulamaların artırılması ve geliştirilmesi üzerinde durmakta yarar var. Yoksa çok kıymetli (!) varlıkların kıymetinin olmadığı uygulamaların artarak devam etmesi riski var.”
Bersay'ın yukarıda sözü edilen politikaları, bilinen İnsan Kaynakları uygulama ve yaklaşımlarından çok da farklı değil gibi duruyor. Bunun nedeni, sözkonusu açılımın henüz başında olmamız ve sürecin devam etmesi. Aynı zamanda yazar olan Ali Saydam'ın yazılarında da bu arayışı görebiliyoruz: “İnsan 'para' gibi, 'zaman' gibi, 'hammadde' gibi yönetilmesi gereken bir kaynak mıdır, yoksa 'değerler' gibi, 'hedefler gibi', 'özel müşteri (client)' gibi, 'hissedarlar' gibi, 'itibar' gibi yönetilmesi gereken 'kıymet (asset)' mi?.. Tüm diğer süreçlerin yönetimi, bu konudaki karar ve tutuma bağlıdır” (18 Kasım 2009, Akşam)
İstanbul Ticaret Üniversitesi (İTİCU) öğretim üyelerinden Dr. Nihat Alayoğlu ise, bu tartışmanın gerçeğe ulaşmak için bir başlangıç olabileceğini söyledi. Aynı zamanda İTİCU Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü olan Dr. Nihat Alayoğlu, insanın bir araç değil, amaç olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Evrendeki her şey insan içindir. Küçük bir evren olan insan, büyük evrenin merkezindedir. 'İnsan kaynak' dediğimiz zaman onu merkezden çıkarmış, dolayısıyla araca dönüştürmüş oluyoruz. Dolayısıyla insanı yerli yerine koymak için bence bu olumlu bir gelişme.”
“İnsan kaynağı” kavramının sömürge döneminden kaldığını hatırlatan Dr. Nihat Alayoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Batıdaki sermaye birikiminin temelinde sömürü vardır. Özellikle kadın ve çocuk emeği sömürüsü… Dolayısıyla 'İnsan kaynağı' tanımlaması, bu uygulamaların bir yansımasıdır. Şimdi ise yeni bir süreçteyiz. Global krizle birlikte finansal mimariden şirket yapılarına her şeyi yeniden yapılandırdığımız bu günlerde, geçmişin tanımlamalarını da işin ruhuna uygun olarak yenilemeliyiz. Sadece tanım yenilemek yetmez, politikalarını da üretmeliyiz.”
Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması, '2010 Eylül Dönemi Sonuçlarına (Ağustos, Eylül, Ekim 2010)' göre, Türkiye'de Eylül döneminde işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 2,1 puan düşerek yüzde 11,3 oldu. 2009 eylülünde 3 milyon 396 bin olan işsiz sayısı 462 bin azalarak 2 milyon 934 bin kişiye düştü. İşsizlik oranı bir önceki yıl aynı dönemde yüzde 13,4 seviyesinde idi. Tarım dışı işsizlik yüzde 14,3 olurken, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 21,2 olarak hesaplandı. 2009 yılı Eylül ayında 3 milyon 396 bin kişi olan işsiz sayısı, bu yıl söz konusu dönemde 2 milyon 934 bin kişi oldu. İstihdam ise 22 milyon 20 binden, 22 milyon 973 bin kişiye çıktı.
Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği İstanbul'da: 19. Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresi İstanbul'da yapılacak. 11-15 Eylül 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan kongrenin ev sahipliğini ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı üstlenmiş durumda. Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenmesi planlanan zirveye dünyanın her tarafından katılımcı bekleniyor.
İnsani Derinlik, Dr. İlhami Fındıkçı: İnsanla ilgili tanımlamaları tartışırken insanın derinliğine de inmek gerekiyor. Bu açıdan Dr. İlhami Fındıkçı'nın İnsani Derinlik isimli eseri görülebilir. Yazara göre İnsani derinlik; gönlümüzde ötekilere de yer açmak, insanlara değer üretmek diye tanımlanıyor. Kişiliklerin yeniden inşası ve inadına "insan" kalmaya ulaşmanın yol haritası veriliyor.