100'ü gülüyor!

Aa
00:0029/03/2008, Cumartesi
G: 29/03/2008, Cumartesi
Yeni Şafak
100'ü gülüyor!
100'ü gülüyor!

En gencili 60, en yaşlısı 100 yaşında olan Çanakkale Daniş Acar Huzurevi sakinlerini, yalnızlık ve yaşlılık, aynı çatı altında bir araya getirdi.

Gözlerinde yılların yorgunluğu, yüzlerinde hayatın derin izleri. Yıllar geçtikçe çocuklaşan yürekleriyle, onların tek derdi yalnızlık. İnsanoğlu için kaçınılmaz bir süreçtir yaşlılık. Ömrün hazan mevsimi, beraberinde gelen yalnızlık korkusu ve ilgi arayışları. Çanakkale Daniş Acar Huzurevi, içlerinde bu duyguları barındıran 52 yaşlıyı bir araya getiriyor.

Dost sohbetleri, çay saatleri, yemek molaları, televizyon keyfi derken yaşlılar burada, kendilerini saran yalnızlıktan uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Yine de, yılların izlerini taşıyan yüzlerde ışıldayan gözler, kapıdan içeri girecek bir yakının yolunu gözlemekten kendini alamıyor.

Kimi, kendi köşesine çekilip anılarını hatırlayınca hüzünleniyor. Kimi ise, yaktığı bir sigarayla efkarını dağıtmaya çalışıyor.

100 YAŞINDA İKİ DİL BİLİYOR

Daniş Acar Huzurevi'nin en yaşlı sakini olan Hüsniye Batu, bir asrı devirmenin gururunu yaşıyor.

İstanbul'da yaşamını sürdürdükten sonra, yakınları tarafından Çanakkale'deki huzurevine gönderilen Batu, görme ve duyma özelliklerini biraz olsun yitirse de ilerlemiş yaşına rağmen unutmadığı İngilizce ve Fransızcası ile misafirlerini karşılıyor.

Zaman zaman İngilizce şarkılar söyleyerek, yan odada bulunan arkadaşlarını kendisine kulak misafiri eden huzur evinin “halası” Batu, “bir asrı devirmek, Allah'ın bana bir lütfu. Çok şükür, aklım başımda. Tek rahatsızlığım, düşmem nedeniyle oluşan kalçamdaki ağrı. Onun dışında hiç bir hastalığım yok. İlaç kullanmıyorum. Her şeyi yeyip içiyorum. Yalnızlığımı ise burada benimle aynı kaderi paylaşan arkadaşlarımla unutuyorum” dedi.

“ANNEMİN EN BÜYÜK KIZIYIM, YAŞIM 70”

Huzurevinin en neşeli karakteri Ayten Köse. Beş yıldır kaldığı Daniş Acar Huzurevi'nde çevresindekilere neşe saçan Köse, gençleri adeta imrendiren enerjisiyle de dikkat çekiyor.

“Annemin en büyük kızıyım, yaşım 70” derken bile yüzündeki çizgilere aldırmadan, hayata “inadına” sarıldığını bir kez daha kanıtlıyor. Kendisiyle barışıklığı, kimi zaman utangaçlığı onun karakterinin en belirgin özelliğini taşıyor.

“ALIŞAMADIM YALNIZLIĞA”

52 kişinin yaşamına devam ettiği huzurevinde, yalnızlığa alışamayanlar da var, 82 yaşındaki Mehmet Sevim gibi.

İstanbul'da uzun yıllar et ürünleri imalatında çalıştıktan sonra, memleketine dönen Mehmet Sevim, 6 ay önce huzurevine yerleşmeye karar vermiş.

Çocuklarından ve evinden uzakta, yaşamını sürdüren Sevim, “Alışamadım yalnızlığa. Sohbet edecek kimseyi bulamıyorum. Zaten biz atılmışız, itilmişiz. Kim bakacak bu saatten sonra” diyerek, yalnızlığını dile getirdi.

“DİKİŞ DİKEREK ÇOCUKLARIMI OKUTTUM, ŞİMDİ BURADAYIM”

Eşini 32 yıl önce kaybettikten sonra, çocuklarını meslek sahibi edebilmek için hayata sarıldı 80 yaşındaki Hikmet Özbilen. “Dikiş dikerek çocuklarımı okuttum. İkisini de meslek sahibi ettim ama şimdi buradayım” diyen Özbilen, 8 ay önce huzurevine geldiğini anlattı. Huzurevinin güler yüzlü personelini görünce, burada kalmaya karar verdiğini anlatan Özbilen, sosyal hayattan kopmayıp, eski dostluklarını devam ettirerek daha mutlu bir hayat sürdürdüğünü ifade etti. Örgü örmenin kendisi için en iyi stres atma yolu olduğunu belirten Özbilen, “ev hayatına alıştığım için ilk başlarda huzurevinde kalmak bana çok zor geldi. Ailemden uzakta ama eski dostlarımla hep bir aradayım. Yaşım 80. Sağlıklı yaşamımı, sigara içmemeye, yoğurt yemeye ve süt içmeye borçluyum” dedi.