Psikiyatrist Şükrü Ayalan: CHP gizli ortaklarından emir alıyor

Mehmet Gündem
00:006/07/2009, Pazartesi
G: 6/07/2009, Pazartesi
Yeni Şafak
Psikiyatrist Şükrü Ayalan: CHP gizli ortaklarından
Psikiyatrist Şükrü Ayalan: CHP gizli ortaklarından

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Halkla İlişkiler Departmanı Başkanı Psikiyatrist Şükrü Ayalan; “Hem darbeciler yargılansın diyeceksin, hem askere sivil yargı yolunu açan Meclis'in kararını eleştireceksin. CHP gizli ortaklarından emir geldiğinde kendi oylarını da hiçe sayarak isyan ediyor” diyor.

Siyasette kendini aşmak…

Herkesin yapabileceği bir iş değil. Tarihi tecrübeden aklımıza kazınan haliyle ya anormal derecede iyi ya da anormal derecede yüzsüz olmak gerek, siyasetçi kimliğini taşımak için. Bazı yanlışlar uzun süre gündemde kalsa da ömrü sayılıdır, biter, gider, sadece ibretlik hadise olarak anlatılır.

Bilginin sınır tanımadığı, bireylerin sorgulandığı, toplumun bilinçlendiği, hesap sorulan yerde siyaset herkesin yapabileceği bir iş olmaktan yine çıkar.

Siyaset kurumu nitelik kazandıkça siyasete girmek de zorlaşacaktır. Bu, toplumun seçme ve sorgulama yetisiyle alakalıdır. Seçmenin kalitesi, seçilecek olanın da kalitesini zorunlu kılar.

Normalleşme tabandan tavana doğru yaşanan gerçek süreçlerle olur.

Bozulmalar, kopmalar, kırılmalar ise tavandan tabana doğru kapalı devre üretilmiş projelerle, baskılarla, dayatmalarla olur.

Siyaset güven verdiği zaman, en güvenilir kurum olduğu zaman normalleşme başlar ve demokrasi oturur.

Bizim risk alan, akılla yöneten siyasete ihtiyacımız var. Korkutan, korkulardan, rejimden, statükodan beslenen hormonlu siyasete değil.

Yıllardır siyaset zemininde aktörlerin psikolojileri test edili-yor. Sağlıklı olanlar geleceğe kalır, ruhu ve fikri örselenmiş olanlar çürüğe çıkıyor. Netice şu ki, ancak psikolojisi güçlü olanlar, bu ülke yaşanan ve yaşanacak olan türlü türlü tuzaklara dayananlar siyasette iz bırakırlar, iktidar olurlar, toplumla yeni bir başlangıç imkanı sunarlar.

Elbette ki burada kendini aşmak ayrıca önemlidir. Kendini aşamayanlar iktidarda olsalar da toplum iktidar olamaz…

Devleti, kurumları, toplumu, insanı yönetmek psikolojilerini yönetmekten geçiyor. İnsan bazen sadece ya yönetendir ya da yönetilen. Bazen de hem yöneten hem de yönetilen. Ne olduğumuz kadar nasıl olduğumuz da önemli…

Psikiyatrisi siyasetçi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve partinin hakla ilişkilerinin başında bulunan Şükrü Ayalan ile siyaseti, algılarımızı ve psikolojimizi konuştuk…


Siz hem psikiyatrist hem de partinin halkla ilişkilerinden sorumlusunuz. AK Parti mi AKP mi?

Tabiî ki AK Parti?

Başbakan AKP diyenleri neden terbiyesiz diye tanımladı?

Başbakan'ın 'terbiyesiz' diye tanımladığı kesim başka, her AKP diyene terbiyesiz demiyoruz.

AK Parti ile AKP arasında ne fark var? AKP denildiğinde zihninizde ne uyanıyor?

Tüzükte Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kısaltılmışı AK Parti'dir. Ortalama seçmenin bir kısmı bize AKP diyor, bundan alınmıyoruz. Bazı siyasi partiler ve medya organları da AKP diyorlar. Kasıtları başka. Bize sövmek istedikleri halde sövemedikleri için bunu AKP diyerek yapıyorlar.

Niyet mi okuyorsunuz?

Niyet okuyucu değiliz, davranışlarından belli oluyor.

Başbakan, Genelkurmay Başkanı'na Başbuğ'a da AKP dediği için sitem etmişti.

Başbakan bu konuda çok hassas…

Başbuğ yine AKP diyor…

Dikkat etmedim, öyleyse Başbakan yine konuşur…

BİZİ KONTROL ETMEK ZOR

Yüzde 47'den 39'a düşmeyi psikiyatrist olarak nasıl izah ettiniz?

AK Parti kurulduğu günden beri Türkiye'nin gündemindeki en önemli olay. Çıkış ve inişlerini basit parti analizi ile ortaya koyamayız. Sadece ekonomik, etnik değişkenlerle, seçmenin duygusal tavrındaki değişikliklerle de kontrol edemezsiniz. AK Parti hem bu geniş coğrafyaya hem de Türkiye'ye hitap eden bir harekettir. Ancak mevcut bütün değişkenlere hükmedebildiğiniz zaman AK Parti'yi kontrol edebilirsiniz.

Yüzde 47'ye gelelim…

Seçmenin bazı beklentilerine tam cevap veremedik.

AK PARTİ ERDOĞAN'A BENZİYOR

Bir partiyi böyle büyük ölçekte algılama abartı değil mi?

Kendinizi fazla büyütüyorsunuz denilebilir ama öyle değil. Küçük düşünmemizi istiyorlar. Biz buna, Türkiye'nin hem tarihi misyonunun hem de bölgesel ve reel gücünün farkına varmak diyoruz. AK Parti her alanda liderliğe oynuyor. Bunu Sayın Başbakan da şahsında temsil ediyor.

Bütün yükü liderin çektiği bir yapı…

Bu coğrafyanın özelliği bu. Lidersiz çaplı bir hareket yoktur.

39'a düşmenizde teşkilatın tembelliği, işi lidere yıkması gösterildi.

Doğru. Kampanyamızda Erdoğan'dan başka akılda kalan bir şey yok. Bu bir strateji değildi, şartlar öyle oluştu. Lidere olan büyük güven teşkilatları atalete sevk etti. Şimdi yeni bir canlanma sürecine girdik.

Yine de işin merkezinde lider var…

Liderin ağırlığı büyük. Bu parti Erdoğan'ın misyonu ve vizyonu ile var oldu. Erdoğan kendisini hem bölge ülkelerine hem dünyaya kabul ettirdi.

Erdoğan Çankaya'ya çıkarsa parti ne olur?

Çıkabilirdi ama çıkmadı. Şimdi planı nedir bilmiyorum, ama Köşk'e çıkması durumunda partide yeni bir oluşum kendisini gösterecektir.

CHP DEVLETİN GİZLİ ORTAĞI

Türkiye'de en kurumsal parti CHP'dir, devletle paralel örgütlendiği için gelenin, gidenin pek bir anlamı yoktur.

CHP her zaman devletin gizli ortağıdır.

Hangi devletin?

Millete rağmen her zaman iktidar olan devletin. Onun için sandıktan çıkmak gibi kaygısı yoktur. AK Parti iktidarına kadar bütün sağ hükümetler döneminde CHP kendini devletle iktidar ortağı olarak hissettirmiştir. Sağ siyasetçiler de millete verdikleri iktidar sözünü unuttular.

AK Parti “iktidar” sözünü ne ölçüde tutabiliyor, yani CHP'nin gizli iktidarlığını bitirebildi mi?

CHP belli ölçülerde gizli ortaklığını devam ettiriyor. Son dönemdeki çıkışları da elinden kayıp gitmek ihtimali artan iktidar olgusunu korumaya dönüktür. AK Parti bütün baskılara rağmen millete verdiği sözü Ankara'da yerine getirmeye çalışıyor. Bu bir demokrasi mücadelesidir.

Süreçte CHP ile uzlaşıp demokrasi adına bir şey yapabildiniz mi?

CHP uzlaşma değil, dayatmalarına boğun eğilmesini istiyor. Geçici 15. maddeyi kaldıralım, 12 Eylül darbecilerini yargılayalım derken bile birtakım ayak oyunları peşinde. Hem darbeciler yargılansın diyeceksin, hem de askere sivil yargı yolunu açan Meclis'in kararını eleştireceksin. CHP gizli ortaklarından emir geldiğinde kendi oylarını da hiçe sayarak isyan ediyor. CHP tabanını CHP'nin bu ruh hali kışkırtıyor. Bizim iktidar partisi olarak, güven verip CHP tabanını da rahatlatmamız gerekiyor.

BAYKAL GERİLİMDEN ZEVK ALAN ÖZEL BİR İNSAN

CHP için “menopoz etkisinde” demiştiniz? Nedir siyasi menopoz?

CHP'ye bakın görün. CHP her açıdan yeni bir şey üretemiyor, sadece mevcut konumunu sürdürme derdinde ve anahtar kavram olarak sürekli rejim diyor. CHP ve bazı bürokratlar bunu yaşam biçimi haline getirmişler. CHP'nin üst düzey polit bürosunun yaş ortalaması 60'ın üzerinde. Oradan kolay kolay yeni bir heyecan, fikir ve risk alma hali çıkmaz.

Türkiye'de belli noktalarda yoğunlaşmış yaşlılık problemi yok mu?

Genç Türkiye'ye hükmetmek isteyen bir yaşlı grup var. Bazı noktalara çöreklenmişler, milletimizin hareket kabiliyetini engelliyorlar. Yaşlandıkça korkuları artıyor, hırçın hale geliyorlar.

Fanatizm de artıyor mu?

Maalesef öyle…

Fanatizmi ne besler?

Gerilimler. Örneğin Baykal gerilimden beslenen ve zevk alan çok özel bir insan.

Kendisi farkında mıdır?

Psikiyatrik bir görüşme yapmadım ama bana göre bilerek yapıyor. En hararetli tartışmalarda bile gerilimi kalbinde hissetmiyor, sadece kullanıyor, iyi rol yapıyor.

KÖYLÜYE TEPKİ GÖSTERİLİYOR

CHP'nin fanatik bir tabanı var, AK Parti fanatikleri de oluştu mu?

Başbakan sürekli vurguluyor, biz bölgesel, etnik ve dinsel milliyetçilik yapmayacağız diyor. Fanatik seçmen kitlesi ülkeye zarar verir, çünkü rasyonel bir siyaset yapamazsınız.

Kürt sorunu, Alevilik açılım, Kıbrıs, AB reformları… rasyonel siyasetin sonuçları. Tabanınızdan hiç tepki gelmiyor mu?

Engel seviyesinde değil. Bunda lidere güven, teşkilatın olan biteni anlatması etkili

Bir de yaşam tarzı endişesi duyan kesimler var. Oradaki korkuyu anlayabiliyor musunuz?

Bu tür endişeleri elbette ciddiye alıyoruz. İktidara geldiğimizde bir kesim yaşam biçimlerine müdahale edileceğini düşünüyordu. Zamanla oran düştü ama cumhuriyet mitingleri korkuyu yeniden besledi.

Tetiklenmiş olsa da bu tür korkularla yaşayan bir kesim var…

Bizim iktidar olarak bu korkuya hiçbir katkımız olmadı ama nasıl gideririz diye düşünüyoruz.

Kentli elitler için ne yapacaksınız?

Demokrasi ve özgürlük bütün alanlara yansıyor. CHP'nin fanatik tabanı dışında kentli grubun endişeleri azalıyor. Yaşam biçimlerinin tehdit altında olduğuna eskisi kadar inanmıyorlar. Bir kısmının da tepkisi iktidara değil köylülere. Köylülerin yaşam alanlarına girmesine tepkililer.


Başbakan'da korumacı bir refleks var mı?

Bir liderde ne kadar olması gerekiyorsa o kadar var.

Zahit Akman olayında çok öne çıkmadı mı?

Birİne inanıyorsa sonuna kadar sahip çıkar. İkna olana kadar böyle davranır.

Tesir etmek kolay mı?

İstişareye çok açıktır. Çok iyi bir dinleyicidir. Buyurgan değildir, tartışır. Bazen söylediklerinize itiraz eder, ısrar ederseniz tartışmaya başlar, ya siz ya da o ikna olur.

Lider olarak otoriter mi?

Liderlik duruşu çok farklı ama otoriter değil. İş noktasında disiplinli ve takipçi, beşeri münasebetlerde çok rahat…

Karizmasını neye bağlıyorsunuz?

Kişiliğine. Tamamen kişiliğinin gereğini yapıyor, her yerde ve her ortamda kendi olarak davranıyor.

Bir iletişim grubu şekillendirseydi…

Bugünkü gücümüzde olamazdık. Böyle bir müdahale hasbiliğini yitirir, vatandaşta bu seviyede hüsnü kabul görmezdi. Türkiye dışında da Sayın Erdoğan'ın bu tavrı kabul görüyor.


AK Parti tabanı mağduriyetler yaşamış bir kitle. Şimdi iktidarda kaybolma tehlikesi yok mu?

2002 seçimleri sonrası gazeteler Anadolu ihtilali diye başlık atmışlardı. O ihtilali yapan insanlar inanılmaz hoşgörülü. Ne Kürt ne de Alevi açılımına tepki göstermediler. İktidar sarhoşluğuna gelince, lider iktidar sarhoşu olmadığı sürece ne parti yönetimi ne de taban o yola giremez.

İktidarın nimetlerinden istifade ederken kendini kaybedenler yok mu sizde?

Hepimiz hata yapabiliriz, ama AK Parti iktidarında kurumsal anlamda, bir suiistimal, yolsuzluk, hırsızlık yoktur. Bireysel olarak olabilir. Öyle olanları da tasfiye ediyoruz. Ülkeyi düşünenler, hasbi olanlar nimetleri kendileri için kullanmazlar.