Terörle mücadelede yer alacak hudut birliklerinin yapısına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek önemli ipuçları verdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 'Hudut birliklerinde görev yapacaklara' ilişkin olarak, 'Buna uygun bir hukuki statü bulacaksınız, yasal düzenlemesi yapılacak. Belli bir riski göze aldığına göre ona göre de özlük hakları vereceksiniz' dedi.
Çiçek, bu konuyla ilgili ayrıntıların henüz kararlaştırılmadığını da belirtti.
Çiçek, Habertürk kanalında gazeteci Ünsal Ünlü'nün konuğu olarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
'Siz bu hafta boyunca 4 partinin kapısını çaldınız. Beklediğiniz katkı geldi mi bu görüşmelerde?' sorusu üzerine Çiçek, bu türlü ilişkilerin sadece siyasi değil, insani ilişkiler olduğunu belirtti.
Ülkenin mutluluğu, refahı için, iyi yönetilmesi için siyasi partilerde görev yapan insanlar olduklarını ifade ederek, 'Hepimizin hedefi, statümüz farklı da olsa iktidar-muhalefet olarak, ülkenin huzurudur, barışı, kardeşliği, iyiliği içindir. Bunların zaman zaman bir araya gelmesi, konuşması tabi bir şey, normal bir şey. Buna çok fazla anlam yüklemek de doğru değil. 'Bu görüşmelerden hiçbir şey çıkmadı. Görüştüler de ne oldu?' tarzında küçümsemek de doğru değil. Her şeyi normal ebatlar içerisinde tutmakta yarar var' dedi.
Geriye dönük, çok sık görüşme olmadığını belirten Çiçek, 'Bu neden olmadı, niye olmadı? Mademki bir görüşme yapıldı, ortalıkta da hava biraz serinlemiş, geriye dönük bir tartışma açmanın da bir faydası yok. Bir tespit anlamında ifade etmek gerekir ki, bu görüşmelerin yapılması arzu edildi ama maalesef tek taraflı bu arzu olmuyor. İki taraflı bu arzu olacak ve bir yerde kesişecek. Talepler oldu. Bu taleplere karşılık, 'Kameralı, kamerasız tartışması', 'Ben görüşmem' cevapları oldu. Bunlar yan yana geldiğinde bu görüşmeler yapılamadı. Bu son yapılan görüşmeler bence faydalı olmuştur. Bu ilişkiler normalleşmiştir' diye konuştu.
'Yeni bir dönem mi başlıyor?' sorusu üzerine, Çiçek, bu ilişki tarzının ülkenin hayrına olması halinde hepsinin bu çerçeve içerisinde olabildiğince kalması gerektiğini söyledi.
Toplantıların esas konusunun terör olduğunu belirten Çiçek, terör konusunun can yakan, herkesi üzen, Türkiye'nin 40 yıldır uğraştığı bir konu olduğunu ifade etti.
Çiçek, 'Unutuyoruz sanki son 3-5 ayın meselesiymiş gibi. Burada üzülüyorum, toplumsal hafızamızın bu kadar her şeyi çabuk unutması iyi midir, kötü müdür? Ama 40 yıldır bu ülkede terör var. 1980 öncesi ideolojik terör, 1984'den sonra etnik terör, buna ilaveten din adına ortaya konmuş olan terör' dedi.
Terör denince bugünlerde akla 'etnik terörün' geldiğini ifade eden Çiçek, bu 40 yıl içerisinde çok değişik hükümetlerin gelip geçtiğini anımsattı. Hükümete yönelik eleştiri yöneltenlerin de hükümet olduğu dönemde, tespit anlamında, ideolojik terörün sonuçlarının ortadan kaldırmak için çaba sarf ettiler' diye konuştu.
Çiçek, şöyle devam etti:
'Şimdi böylesine bir konu... 'Oradaki konuşmalardan şöyle bir izlenim edildi, şu oluyormuş bu oluyormuş, özel ordu, özel birlik...' Bunların altından ne çıkıyor? AK Parti ile ilgili peşin bir yargı var. 'Bugünkü ordudan AK Parti memnun değil. Özel bir ordu kuracak.' Yani işi buraya kadar götürülebilecek bir art niyet, bir açık arama. Bu toplantılardan beklenilen faydayı da gölgeler. Bu zeminler, önyargılar üzerinden değerlendirme yapılırsa o takdirde bu görüşmeler, 'Evet bunlar bir araya gelmişler ama bunun için gelmiş, şunun için gelmiş' gibi bir sıkıntıya sebebiyet verir.'
Cemil Çiçek, 'Hudut birlikleriyle' ilgili bir soru üzerine, terörün çok dinamik bir konu olduğunu vurguladı. Çiçek, 'Hemen her gün, her saat belki hedefi değişmiyor ama kullandığı enstrümanlar, sloganlar, yöntemler her şey değişiyor. Her fırsatta lehine olabilecekse istismar etmediği konu kalmıyor, kullanmadığı alet-edevat kalmıyor. Böylesine dinamik bir olayı çözmeye çalışırken, belayı defetmeye çalışırken aldığınız tedbirler statik olamaz. İdeolojik teröre karşı aldığınız tedbirleri, etnik teröre karşı alırsanız bu eksik kalır' diye konuştu.
İşin operasyonel boyutunda bir değerlendirme yapılırken stratejik boyutunda da bu değerlendirmelerin yapılması ve tedbirlerin güncelleştirilmesi gerektiğini anlatan Çiçek, Türkiye'deki mevzuata göre il ve ilçelerde güvenliğin, kamu düzeninin sağlanmasından polis teşkilatının, kırsal kesimde ise genelde jandarmanın, ihtiyaç olduğu zaman TSK'nın diğer unsurlarının bu mücadelede görev aldığını söyledi.
'Bugüne kadar olan yapı bu. Geldiğimiz noktada artık bu işin profesyonel bir ekipçe yürütülmesinde fayda görülmüştür' diyen Çiçek, şunları söyledi:
'(Benim çocuğum 20 günlük eğitimden sonra gönderildi) deniyor. Bir kısmı 'Yeterli eğitim almadan gönderildi' diyor. Bir spekülasyondur gidiyor. TSK da bize her defasında 'Biz, o bölgelere gönderdiğimiz insanlara dünyadaki standartların üzerinde bir eğitim veriyoruz' diyor. Bu eğitimin nasıl yapıldığını göstermek adına bizi de komando eğitiminin yapıldığı yere götürdüler, hakikaten orada önemli bir eğitim yapılıyor. Bu görevleri yapacak insanlara üst düzey bir eğitim veriliyor bu anlamda. Kabul etmek gerekir ki, bunun yetmediği de ortaya çıkıyor. Nereden ortaya çıkıyor? Neticede bu komanda eğitimi alan insan bir süre sonra terhis olacak.
Bizim son ziyarette, yaralı Mehmetçiklerle yaptığımız görüşmede, bir tanesi özel hayatında berber, biri tesisatçı. Biri 28 günü, diğeri 54 günü sayıyor. Bu insan terhis olduktan sonra 'Nerede iş bulacağım?' derdinde. Belli ki vatan görevinin yanında bir de geçim derdi var. Bir aile kurma derdi var. Bu insanlar dağ başlarında ama öbür taraftaki de o yöreyi biliyor, eğitimini o bölgeden almış. Önemli bir kısmı o coğrafyadan gelmiş. Dolayısıyla bu eksiklikleri giderecek bir yapılanmaya ihtiyaç var. Bunu kim yapacak? Devletin mevzuatı içerisinde, mevcut organları içerisinde bu eğitim verilecek. Ayrı bir ordu değil, ayrı komutana bağlı değil... İşte düşünülen, tartışılan... Oraya gelecek olan insanların bu geçim derdi bir tarafta olacak. İyi eğitim alacak. Orada görev yapacak insan diyecek ki 'Ben bu dağlarda 5 yıl kalacağım.' Görev yapacağı yeri avucunun içi gibi bilecek.'
5 yıl lafının telaffuz olarak söylendiğini belirten Çiçek, 'Bu tartışılır, neticede buna ilişkin düzenleme yaparken bunu uzatabilirsin, artırabilirsiniz. Buna uygun da bir hukuki statü bulacaksınız, yasal düzenlemesi yapılacak. Belli bir riski göze aldığına göre ona göre de özlük hakları vereceksiniz. Ama herhalde hareket kabiliyetinin yüksek olduğu bir yaş sınırı içerisinde olacaktır. Bu görevi bitirdikten sonra tazminat verilebilir, sözleşmeli olabilir' dedi.
Bu konuyla ilgili ayrıntıların henüz kararlaştırılmadığını belirten Çiçek, 'Genelkurmay Başkanlığı zaten belli bir süreden beri çalışıyor. Bu insanların eğitimi de iki, üç aylık değil. Buna uygun program, alt yapı... Zaten bir çalışma belli bir ölçüde var' diye konuştu.
Çiçek, konuşulan tedbirlerin sadece dün ve bugün konuşulan tedbirler olmadığını ve bir süre aldığının altını çizdi.
'Özel harekatçılar' ile ilgili bir soru üzerine ise Çiçek, terörle mücadelede tecrübenin son derece önemli olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
'Pratik, teorik bilginin yanında insan ilişkileri, teröristle o bölgede yaşayan masum insanları ayıracak iyi bir eğitim... İşte bütün bu çalışmaların konusunda şüphesiz bu var. Özel harekatın çok iyi görev yaptığı bir dönem oldu. Sonradan da hepimizin rahatsız olduğu hususlar oldu. bunların hepsinden bir ders çıkarılması lazım. Bu konuda devletin uzunca bir zamandır hassasiyeti var. 2007'den bu tarafa TSK hudut ötesi operasyon yapıyor. Şu ana kadar bir tek sivilin burnu kanamadı. Bu neyi gösteriyor? TSK olarak da Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak da yaptığımız işin farkındayız. Teröristle vatandaşın ayrılması noktasında azami gayreti gösteriyoruz. Bir yasal düzenleme yapılacak bu ve benzeri mücadele birimlerinin oluşturulması söz konusu olduğunda. Bir işte olumsuzluk olacak diye getirebileceği faydaları göz ardı ederek bir şeye karşı çıkarsanız, o zaman hiç bir konuda tedbir geliştiremezsiniz.'