Almanya'nın Köln şehri, kardeş kenti İstanbul'un 2010 Kültür Başkenti oluşunu, 11-14 Kasım tarihleri arasındaki "Köln'de İstanbul Günleri" adlı kapsamlı etkinliklerle kutladı.
Resmi açılışı 12 Kasım'da yapılan "Köln'de İstanbul Günleri" etkinliklerine katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Köln ziyaretini uzatarak 13 Kasım'da da çeşitli temas ve incelemelerde bulundu. Almanya'dan başta İstanbul olmak üzere Türkiye'ye kalifiye insan göçünü değerlendiren Topbaş, "Avrupa Birliği sürecinde, bütün Anadolu insanının Avrupa'ya geleceği söyleniyordu. Türkiye geçmişte dışarıya beyin göçü verirken şimdi durumun tam tersine döndü, Türkiye'nin beyin göçü almaya başladı. Sadece Türkler değil, Almanlar, yabancılar da geliyor, İstanbul'a yerleşmeye çalışıyor. İnsanlar neresi gelişiyorsa orada olmak istiyor." dedi.
12 Kasım'da Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Jürgen Roters'in Köln'ün Tarihi Belediye Sarayı'nda onuruna verdiği resepsiyona ve bu yıl "Köln'de İstanbul Günleri" kapsamında gerçekleştirilen 3. Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Türk-Alman Ekonomi Görüşmeleri Forumu'na katılan Kadir Topbaş, aynı akşam Rautenstrauch-Joest Dünya Kültürleri Müzesi'nde düzenlenen resmi açılış törenine de iştirak etti. Burada bir Türk sanat müziği konseri veren ve yüksek alkış alan İtalyan asıllı Alman sanatçı Mario Rispo'yu bizzat tebrik eden Kadir Topbaş, tek tek dünya kültürlerini konu alan müzeyi ilgiyle gezdi.
Burada müze müdürü Prof. Dr. Klaus Schneider, Topbaş'a Türk misafirperverliğini en güzel şekilde sergileyen ve 1850'li yıllardan kalma bir Kayseri evini, Osmanlı giysilerini ve diğer ülke kültürlerini yansıtan bölümleri gezdirdi. Gecede konuşan Kadir Topbaş, metro kazıları sırasında İstanbul'un 8 bin 500 yıllık geçmişi olduğunun ortaya çıktığını kaydederek, "İstanbul, tarihin bir çeyiz sandığı gibi. İstanbul uygarlığın beşiğidir. Daha çok araştırmalar yapılmalı." dedi. Kent yönetimi olarak sanat ve kültür etkinliklerine büyük önem verdiklerini, kültür merkezlerindeki sandalye sayısını bin 400'den 25 bine çıkardıklarını anlatan Topbaş, metro istasyonlarında bile sanatın icra edilmesini sağlayarak İstanbul'u bir sanat merkezine dönüştürdüklerini aktardı.
Köln Büyükşehir Belediye Başkanı Jürgen Roters ise etkinliklerle İstanbul'un çağdaş sanatlarını Köln'de göstermek istediklerini bildirerek, İstanbul'un fikir dolu çok sayıda genç sanatçı ve eserleri yoluyla yeni bir köprü kurmayı hedeflediklerini kaydetti. Roters, "Bu yıl bir İstanbul caddesi açtık. Bu ilişkiler bu şekilde hızla ilerlerse Köln'de bir Topbaş meydanı niye olmasın?" dedi. Roters ayrıca etkinlikler çerçevesinde film gösterimleri, karagöz oyunu, konserler, resim sergileri olacağını hatırlattı. Türkiye'nin Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa ise İstanbul'u bir kaç gün içinde yansıtmak çok zor olduğu halde bunu çok iyi başaran müze yönetimine, etkinlikleri mümkün kılan, Türkiye ile ilişkilere özel önem veren Başkan Roters ve İstanbul'dan gelerek katılan Başkan Topbaş'a teşekkür etti.
Müze müdürü Prof. Dr. Schneider ise, "Restore edilerek üç hafta önce açılan müzemize finans sağlayanları üçte biri Köln'de yaşayan, çalışan ve vergi ödeyen Türklerdir. Elbette onlara dönük etkinlikler düzenleyeceğiz. Burada sürekli olarak sergilenen Kayseri evi, Türk misafirperverliğini en güzel şekilde yansıtıyor. 3 yıl sonra Topkapı Sarayı ile birlikte bir sergi düzenlemek istiyoruz, bunun için görüşmeler yapıyoruz." dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş gezisinin ikinci gününde Leverkusen DİTİB Camii ve Köln'deki DİTİB Merkez Camii'nde vatandaşlarla buluştu. Vatandaşlardan yoğun ilgi gören Topbaş onların sorunlarını dinledi, sorunları yetkililere ileteceğini kaydetti. Vatandaşlar ve DİTİB yönetiminin kendisini, inşaatı süren DİTİB Merkez Camii ve Kültür Merkezi'nin açılışına davet ettiği Topbaş, "Açılışa mutlaka gelmek istiyorum. Önümüzdeki Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum." dedi.
Başkan Kadir Topbaş, Leverkusen'deki toplantının ardından, Köln'de Türk eğitimci ve girişimciler tarafından açılan ve aynı gün velilere açık kapı günü düzenlemiş olan Özel Diyalog Lisesi'ni (Gymnasium Dialog) ziyaret etti. Burada okulun kurucusu olan Türk Alman Akademisyenler Birliği Derneği (TDAB) İdari Müdürü Genç Osman Esen ve Lise'nin idari müdürü Seyitahmet Tokmak'tan okulun verdiği modern eğitim hakkında bilgiler alan Topbaş'a öğrenciler de çiçek verdi. Okulun inşa edilecek olan yeni binasının maketini de ilgiyle inceleyen Topbaş, kendisine yoğun ilgi gösteren öğrenciler ve velilerle de yakından ilgilendi, fotoğraf çektirdi.
Topbaş ayrıca DİTİB'in Köln'de inşa ettirmekte olduğu ve Avrupa'nın en modern cami ve külliyesi olacak olan DİTİB Merkez Camii ve Kültür Merkezi inşaatını gezerek incelemelerde bulundu. Aynı zamanda mimar olan Topbaş inşaatı, DİTİB Genel Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında gazetecilere değerlendirdi.
Topbaş son olarak DİTİB Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıya katıldı. Başkonsolos Basa, Din İşleri Ataşesi Zekeriya Bülbül'ün de katıldığı toplantıda DİTİB mimarlarından Sinan Çelik, inşa edilen camini simülasyon gösterileri eşliğinde yapıyı anlattı. Topbaş burada ziyaretini değerlendirdi, gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Topbaş, "Başbakan Erdoğan kendi başkanlığı döneminde yerel diplomasiye çok önem verdi ve çeşitli işbirlikleri, kurumların kurulmasına öncülük etti. Bunların ne kadar önemli olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor. Yerel diplomasiye ciddi önem veriyoruz. Dünyada yerel yönetimlerin önemi ve yetkileri artıyor. Köln ile 1997 yılından beri kardeş kentiz, belki en etkin proje gerçekleşmiş oldu." dedi. Almanya'nın da Türkiye'nin öneminin farkına vardığını ve Türkiye ile ilişkileri geliştirmek istediğini kaydeden Topbaş, hızla büyüyen Türkiye'ye 'Avrupa'nın Çin'i' benzetmesi yapıldığını, Alman yöneticilerin Türkiye ziyaretlerini hatırlattı.
Köln'deki cami inşaatını değerlendiren Topbaş, "İnançlara saygı gösterildiğinde o toplumlarda, huzur, barış ve mutluluk yeşerir. Ülkelerin gelişmişliği inançlara gösterdiği saygı ile ölçülür. İstanbul'da asırlardır bir sokakta sinagog, kilise ve camiyi yan yana görmek mümkündür. Bu da İstanbul'u asırlardan beri gerçek bir barış kenti yapmıştır. Bunun başarıldığı yerlerde yönetimlere karşı saygı gelişiyor. İnsanlar kendini daha fazla o toprakların, o yörenin mensubu hissediyor. Mabet inşaatına izin verilmeyen yerlerde yönetime karşı tavırlar oluşuyor" ifadelerini kullandı. Aynı zamanda mimar olan Topbaş, bir külliye şeklinde olan projeyi etkileyici bulduğunu kaydetti.
Ziyaret ettiği Özel Diyalog Lisesi'nin, bir partinin il yönetimi yüzünden bazı sorunlar yaşadığı hatırlatılan Topbaş, "Ben dünyanın birçok ülkesinde, gittiğim yerlerde bu okulları ziyaret ediyorum. Tokyo ziyaretimde, Tokyo valisi, iki okul verdiğini ve çok başarılı olduğunu, hatta diğer eğitim birimlerini de bu yönetime vermek istediğinden bahsetti. Bu önemli bir örnekti. Tanzanya'da bile okula gittik. Buradaki okul da gerçekten başarılı. Yöneticilerden bilgi aldık. Hükümetin kabul ettiği, öğrencilerin nitelikli yetiştirildiği bir okul olması münasebetiyle çok önemsiyorum, çok başarılı. İnanıyorum ki; bu problemler ortadan kalkar. Kendinizi ispat etmek çok kolay değil, bir zaman istiyor, bu sürecin geride kaldığına inanıyorum. Dün, okulla ilgili bir ufak problemden bahsettiler. Ben Sayın Başkana durumu ilettim. Sayın Başkonsolosumuz da devreye girdi, bunun çözülmeyecek bir problem olmadığını gördük. Bunlar aşılıyor tüm dünyada. Dünya kimsenin kimliğine bakmıyor, davranışına, katkılarına bakıyor. Yetişmiş insan gücüne ihtiyaç var, Almanya'nın da ihtiyacı var. Burada yetişecek çocukların bir kısmı başka bir ülkeye gitse bile, bir kısmı burada kalacak. Başarılı bir çalışma var, eğitimcileri kutluyorum. Yarışma projeleri hayata geçince inanıyorum ki, çok daha iyi bir eğitim kompleksi olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Kendisine Almanya'da yetişmiş kalifiye Türklerin başta İstanbul olmak üzere Türkiye'ye geri dönmesi ve bunları Türkiye'nin hızlı kalkınmasına katkısı da sorulan Başkan Topbaş, şöyle konuştu: "Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği müzakereler sürecinde, serbest dolaşım haklarından tedirginlik vardı, sanki Anadolu'daki insanların tamamı Avrupa'ya gelecek diye. Şimdi tersini konuşuyoruz. Demek ki bir olgu var. Dünyada insanlar nerede huzuru, iş imkanını buluyorsa, neresi gelişiyorsa orada olmak istiyor. Türkiye geçmişte beyin göçünden mustaripti, göndermemeye çalışıyordu, şimdi insanlar Türkiye'ye gelmek istiyor. Hatta Almanlar, yabancılar da geliyor Türkiye'ye. İstanbul'da yerleşmeye çalışıyorlar. Ciddi anlamda yerleşme başladı. Dünyada küresel ve bölgesel aktörlerin değişmesiyle ortaya çıkan yeni güç dengeleri oluşuyor ve Türkiye bunun merkezinde. Ona doğru bir geliş var. Bunlara müdahale edilemez, görmezden gelinemez. Onlara fırsatlar vereceksiniz. Sanatçılar, işadamları gelsin istiyoruz, bu yönde bir gelişme var. İstanbul artık yetişmiş insanların tercih ettiği bir merkez haline geliyor."