Bir yandan, son bir haftadır incelediğim 'Hür Adam'ı göstermeyi reddeden sinema salonları listesi'ne, diğer yandan da televizyonlardaki tartışma programlarında, gazetelerdeki köşelerinde üç kuruşluk yarım yamalak tarih bilgileriyle öfke içinde çığıran gözü dönmüş tiplere bakıyorum. Dincinin de solcunun da laikçinin de en bağnazını böylesine dostça kolkola girmiş, 'Hacı Fellini' lâkaplı Mehmet Tanrısever'e koro hâlinde saldırırken gördükçe, 'Minyeli Abdullah'tan sonra bir kez daha tarih yazmayı başardın be çılgın adam, helâl olsun sana!' demekten kendimi alamıyorum.
Yapımcılar görevini yaptı, dağıtıcılar görevini yaptı, benim gibi sinema yazarları da görevini yaptı…
İlkine göre çok daha yüksek yapım standartları gerektiren bu ikinci filmin gerçeğe dönüşebilmesi içinse öncü filmin sinema salonlarında hak ettiği maddî ve manevî karşılığı bulması şart…
Bu bilgileri de sinema üzerine yazıp çizen aşırı heyecanlı bebelerimizin henüz bilmedikleri küçük, fakat önemli ayrıntılar olarak, hem sayfalarımıza hem de tarihe not düşmüş olalım.