Temmuz 2005'te 'Vahdettin hain değildir' çıkışını yapan Bülent Ecevit, hazırlamakta olduğu 'Osmanlı Tarihi' kitabıyla ilgili sorular üzerine, “Ben Vahdettin için hiçbir zaman hain demedim. Çünkü ne kadar zor koşullar altında padişahlık yaptığını biliyorum. Ülke işgal altındaydı. Ordusu kalmamış. Bu koşullar altında bile bir çok önemli iş yaptı” açıklamasında bulunmuştu. Ecevit'in bir resmi tarih klişesiyle ilgili olarak yaptığı bu çıkış üzerine DSP'den istifalar gelmiş, istifa furyasına Zekeriya Temizel, Hikmet Uluğbay, Mehmet Kocabatmaz, Suat Çağlayan, Aydın Tümen, Erdoğan Toprak, eski Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Ali Ercan ve GATA Öğretim Üyesi Prof. Nurettin Özcan da katılmıştı. Çağlayan ve Toprak istifa gerekçelerini “Partinin 'din elden gidiyor' ve Vahdettin'le ilgili tarihi gerçeklerle bağdaşmayan açıklamalara taraf olması DSP'nin kimliği ile bağdaşmaz” şeklinde gösteriyorlardı. Bu istifacıların tamamına yakını daha sonra CHP'ye katıldı.
Cumhuriyet Kitap ekinde, Ecevit'in Vahdettin'le ilgili sözleri üzerine şu ifadeler yayınlanıyordu: “Bir zamanlar “Umudumuz Ecevit”ti o! O umudun yıkılmış olması, aydınlanmaya giden yolda yeni bir umut ışığıdır. Belki de elli yıl sonra bir tarihçi çıkacak, Ecevit'in bu tutumunu, solun birleşmesini sağlayan
bir eylem olarak değerlendirecek. Vahdettin neredeyse Milli Mücadele kahraman haline getirilirken, tükenmiş insan Ecevit, neden solu birleştiren bir kahraman olarak anımsanmasın? O, kendini 'İki Yüzlü Adam' olarak niteliyor ama, içine düştüğü çelişkileri, yanlışları açıklamak için 'iki yüzlü' olmak yetmez. “