“Yeni Şafak-Sinema”da yepyeni bir köşe: “24 Kare/Saniyelik Hayatlar”

Ali Murat Güven
00:0012/07/2009, Pazar
G: 12/07/2009, Pazar
Yeni Şafak
“Yeni Şafak-Sinema”da yepyeni bir köşe
“Yeni Şafak-Sinema”da yepyeni bir köşe

Bu haftadan itibaren, Yeni Şafak -internet- sinema sayfasında yeni bir köşenin daha yayınına başlıyoruz.
Üç yıldır sürekli olarak yapmaya çalıştığımız üzere, ülkemiz basınındaki diğer sinema sayfalarında bulamayacağınız türden bir yaklaşım ve onun tamamlayıcısı konumundaki “nadide” görsellerden oluşacak bir bölüm bu…
Sinemanın, çağımızda her geçen gün biraz daha mekanikleşen ve insanın “ruh” boyutunu inkâra yönelen üretim/tüketim yapısı içinde, kimi zaman film karelerinin arasında, kimi zamanda da o filmlerin üretildiği setlerde, “saf insan”ı aramaya yönelik inatçı bir arayışın sonucu doğdu “24 Kare/Saniyelik Hayatlar”…
Bazıları kişisel arşivimizden gelen, bazıları sinemasever dostlardan ödünç alınan, bazıları da haber ajanslarının abonelerine yolladıkları (pek çoğu basın-yayın organlarında hiç kullanılmadan gelip geçen) fotoğraflar arasından özenle ayıklanmış kareler eşliğinde, sizleri “sinema insanları”nın dünyasında sıradışı bir yolculuğa çıkartacağız. Gidebildiği yere kadar gitmesini umduğumuz “insanî” bir yolculuğa…
Amacımız, sinema sektörü ve onun yerli-yabancı kahramanlarının herkesçe bilinen yönlerini bu sütunlarda bir kez daha tekrar eden cümleler kurmak değil; kamuoyunun günlük medyada defalarca duyduğu ve gördüğü “bilgi”nin çok daha derinlerine nüfuz etmek; oralarda yakaladığımız kimi ilginç ayrıntıları sinemasever okurlarımızla paylaşmak…
Umarız, birlikte çıktığımız bu yolculuktan sizler de hoşnut kalırsınız.
* * *

'Canım babacığım benim…

'


1970'lerin popüler televizyon dizisi “San Fransisco Sokakları” ile başlayıp çağdaş sinemanın “Borsa”, “Oyun” ve “Trafik” gibi başyapıtlarına uzanan, yaklaşık kırk yıla yayılmış parlak bir kariyer…

Sinemaseverlerin belleğinde unutulmaz izler bırakan nice büyük oyunculuk gösterisi…

Bu rengarenk meslekî serüvenin karşılığında gelen, 2'si Oscar olmak üzere 25 dolayında irili ufaklı ödül…

Ve ömrün olgunluk çağında Hollywood'un en güzel kadınlarından biriyle gerçekleştirilen dillere destan bir evlilik…

Ancak, bu saydıklarımızın hiç biri, insanı -Allah'ın büyük bir lütfuyla- 60'lı yaşlarına kadar yalnız bırakmayan ve daima destekleyen fedakâr bir babayı yanağından sevgiyle öpmek kadar büyük bir keyif olmasa gerek…

Nitekim, Amerikan sinemasının saygın aktörlerinden Michael Douglas da böyle düşünüyor olmalı ki, kendisine yalnızca bu dünyaya gelişini değil, aynı zamanda -genetik bir miras olarak- oyunculuk yeteneğini de borçlu olduğu sevgili babası Kirk Douglas'ı her türlü “rol kesme”den uzakta, bütün içtenliğiyle kucaklayıp doyasıya öpüyor.

Ansızın, içinden geldiği gibi…

Şimdiye kadar kamera karşısında üzerine giydiği bütün o sinemasal karakterlerden tamamen arınmış ve en “kendisi” olduğu hâliyle…

Yani, ihtiyar Kirk'ün, ona hayran oğlu Michael olarak…

Bu hesapsız kitapsız sevgi gösterisinin yaşlı babayı ne denli mutlu ettiğini anlamak için de gözlerinde beliren ışıltıya bakmak yeterli…

Yandaki iki kare fotoğraf, geçen yıl ABD'deki bir film festivalinde çekildi.

Michael Douglas bugün 66 yaşında ve sinema sektöründe aktif olarak çalışmayı sürdürüyor. 92 yaşındaki babası Kirk Douglas ise kendisini sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından birine dönüştüren yarım yüzyıllık görkemli bir meslek hayatından sonra, 1990'ların başlarında beyazperdeden emekli oldu. Michael, onun dört oğlundan en büyüğü. Ayrıca, oynadığı filmlerin jeneriklerinde hiç geçmeyen ikinci bir adı daha var ki o da -tıpkı babasınınki gibi- “Kirk”…

Büyük Kirk, küçük Kirk'ü ilk gençlik yıllarında aktörlük konusunda öyle pek fazla desteklememiş ve yalnız ona değil, diğer üç oğlu Joel, Peter ve Eric'e de “Ruhlarınızın Hollywood tarafından kirletilmesini istemiyorum. O yüzden, ne yapın edin, bu acımasız piyasadan uzak durun” demiş. Ancak, dört genç adam da 1960'ların sonlarından itibaren ardı ardına sinema sektörüne girince pes etmiş ve sonraki yıllarda onları bu alanda elinden geldiğince yetiştirmeye, koruyup kollamaya çabalamış. Zamanla, Michael dışındaki diğer üç Douglas biraderler ise daha ziyade yapımcılık alanında uzmanlaşmayı yeğlemişler.

2000 yılından bu yana Hollywood'un gözde aktristlerinden Catherine-Zeta Jones ile evli olan Michael “Kirk” Douglas, artık yavaş yavaş bunama belirtileri gösteren babasına, sayısız başarılarla bezenmiş bu uzun ömrü huzur içinde tamamlaması için yıllardır her türlü maddî ve manevî desteği veriyor.

Vefasızlığın ikili ilişkilerde standart davranış biçimine dönüştüğü Hollywood çevrelerinde büyük bir gıpta ve takdirle izlenerek…